Doğalgaz, elektrik, ekmek, su, benzin, mazot, kira, ev, otomobil, meyve, sebze ve temel besin maddelerine gelen ateş pahası zamlar,
Ekonominin asgari ilkeleriyle çelişen ekonomik adımlar,
En ufak bir muhalif fikre dahi tahammülü olmayan erk ve kitleler,
Her yerinden ciddiyetsizlik akan, toplumla alay edercesine yapılan laubali açıklamalar,
Liyakatsiz atamalar,
Muazzam bir sinmişlik…
Ülkede fiyatı iki-üç katı artmayan hiçbir şey kalmadı.
Kamuoyunda güvenilirliği tartışılan TÜİK’in açıkladığı rakamlar dahi içler acısı.
Asgari ücretli, emekli, kamu çalışanı, esnaf, işçi, çiftçi TÜİK’e göre bile açlık-yoksulluk sınırının altında.
Maaşlar, enflasyon ve zamlar karşısında çöp oldu.
Ev sahibi olmak lüks iken kirada oturmak lüks hale geldi.
En basit bir araç almak dahi hayal oldu.
Elektrik faturaları, ev kiralarıyla eş değer hale geldi.
Otobüs-uçak biletleri fırladı.
İstanbul-İzmir ve Antalya vb büyük şehirlerde turistler hariç ülke insanının yaşaması imkansız hale geldi.
Herhangi bir ülkenin vatandaşı, ülkemizin cennet sayılabilecek en güzel muhitinde kolaylıkla yaşam kurabilirken, kendi vatandaşlarımız için ortalama bir Anadolu şehrinde asgari şartlarda yaşamak dahi zorlaştı.
Antep-Urfa-Hatay-Mersin ve Maraş’ta düzensiz göçler ve hayat pahalılığı hasebiyle kiralar aldı başını gitti.
Kimse durumun ciddiyetinde değil ama Maslow primadinin en alt basamaklarından olan barınma ihtiyacının karşılanamayacağı evreye gelindi.
Halihazır da bir barınma kaosu mevcut.
Mülteciler ucuz iş gücü olarak görüldüğü için işsiz ordusu artıyor.
Kontrolsüz göçler hasebiyle demografik yapısı değişen şehirler ciddi sorunlara gebe.
30-40 yıllık çalışma neticesinde, tatil beldelerinde eşiyle huzurlu bir yaşamın tadını çıkarması gereken emekliler, ucuzluk sıralarında hayata tutunmaya çalışıyor.
Bırakın yılda bir iki gün tatili, ortalama bir restoranda yemek yemek dahi lüks hale geldi.
Tek maaşla aile geçindiren memurlar artık çift maaşla ev kirası ve faturaları zor ödüyor.
Kendi vatandaşı için ateş pahası olan ülkemiz, yabancılar için ucuzluk cenneti.
Tatil beldelerinde Türk görmek neredeyse imkansız.
Dünyanın öbür ucundan gelen yabancılar, ortalama bir bütçe ile ülkemize aylarca tatil yapabilirken; kendi vatandaşımız dibindeki denizinde bile tatil yapma imkanından yoksun.
Bunca yoksunluğun ve yoksulluğun arasında siyasal ve ideolojik kutuplaşmalar/kutuplaştırmalar had safhada.
Yabancı para birimleri karşısında en alt seviyede olması hasebiyle gideceği başka yeri olmayan TL’sı için atılan adımların da beyhude olduğu görülüyor.
Yüksek zamlar ve enflasyon karşısında takati kalmayan halkın sorunlarını gündeme getirme noktasında Twitter muhalifliğinden öteye gidemeyen muhalefet ve sendikalar…
Kısır siyasal çekişmelerden uzak, ülkenin tek gündemi; hayat pahalılığı ve fahiş fiyatlar olmalıdır.
Bu coğrafyanın, Mezopotamya’nın Anadolu’nun güzide insanları bu yaşamı hak etmiyor.
Yaşamı; savaşlarla, yoksullukla, yoksunlukla geçmiş bu halka bunca kaynağın arasında refah bir yaşam sunmak bu kadar mı zor?