Sütçü İmam
Milletin namusuna uzanan ellerin nasıl kırılacağını göstermiştir.
Vezir Hoca
Talebeleri ve gönül verenleri ile beraber mahalle teşkilatının liderliğini üstlenmiş ve bilfiil çarpışmalara girmiştir.
Muallim Hayrullah
Mustafa Kemal ile temasa geçmiş ve Fransızların Maraş'a geleceği haberleri üzerine onu haberdar etmiş ve Mustafa Kemal'den gerekli talimatları almıştır.
Ali Sezai Efendi
Maraş şehrinin bilgesi ve maneviyat öncüsü rolünde halkın sesi olmuş, Ermeni yalanlarını çütütmüş, mücadele içinde katalizör görevi görmüştür.
Avukat Mehmet Ali Kısakürek
28 Kasım 1919 sabahı kalenin karşısındaki evinden, kalede dalgalanan Türk bayrağını göremeyince ''Alem-i İslam'a Hitap'' adıyla bir beyanname hazırlayarak Maraş halkının heyacanını şahlandırmıştır.
Rıdvan Hoca
Ulu Camii İmamı Rıdvan Hoca Maraş halkının Türk Bayrağının Fransız askerleri tarafından kaleden indirilmesi ile ilgili duygularına tercüman olmuş; ''hürriyeti elinden alınan bir milletin Cuma namazı kılmasının dinen uygun olmadığını'' dile getirmiştir.
Doktor Mustafa Köker
Fransız'lara karşı ilk müdafaa fikri Doktor Mustafa tarafından ortaya atılmıştı. Fransızlar Maraş'a gelmeden iki gün önce Ulu Camiinde ikindiden sonra bir konuşma yaparak, Ermenilerin Adana'daki cinayetlerini burada da sürdüreceklerini anlatmış, halkı işgalcilere karşı silahlanmaya davet etmiştir.
Ali Arslan Bey(Aslan Toğuzata)
Maraş'ta Kuvay-ı Milliye'nin kurulması ve savunma teşkilatında önemli görev üstlenmiştir. Mustafa Kemal Paşa tarafından desteklenen Maraş Müdafaai Hukuk Cemiyeti Başkanı Arslan Bey, Maraş'ın işgal altında olmasından dolayı direniş kuvvetlerinin başına geçerek Fransızlara karşı oluşan ''Milli Direnişi'' örgütleyerek Maraş'ın düşman işgalinden kurtulmasında birinci amil olmuştur.
Abdal Halil Ağa
Fransız işgal güçlerinin Maraş'a gireceği gün kesinleştiğinde Ermenilerin en zengin, hatırı sayılan en nüfuzlu kişisi olan ve aynı zamanda da eski Maraş milletvekili olan Agop Ağa geldiğinde, Agop Ağa ona ;
- Etba'ını topla gel. Ordusunun başında gelen büyük Fransız kumandanını karşılamaya gideceği'' dedi.
- Öteden beri, Hırlakyan Agop Ağa'nın emrine amade olan ve onu eğlendirmek için kırk takla atarak davul çalan Abdal Halil Ağa, bu defa, Agop Ağa'nın bu davetine itiraz ederek:
- ''Olmaz gelemem'' dedi.
- Abdal Halil Ağa'dan beklemediği bu ret cevabı karşısında, Agop Ağa:
- Kasnağını altınla dolduracağım gelirsen, dedi.
- Uzun sakalını avucunun içinde tutan Davulcu Halil Ağa'nın, Agop'a verdiği cevap çok ilginçtir.
- Belli bilirim. Hemi de doldurursun, davulumu değil, evimi bile altınlarla doldurursun'' dedi. Ve sözlerine devam etti. '' Amma bu din bahsi... Bir çomak bile vuramam cevabını verdi.
Kılıç Ali Bey
Mustafa Kemal Paşa tarafından Maraş ve Antep bölgesinde milli kuvvetleri teşkilatlandırmakla görevlendirildi. Mustafa Kemal, 1 Kasım 1919 tarihinde Kılıç Ali Bey'i Maraş ve Antep havalisi Kuvay-ı milliye kumandanlığına tayin etmiştir. Kılıç Ali Bey, Yörük Selim ile beraber Elbistan, Göksun ve Pazarcık teşkilatını kurmuştur. Maraş'ın kurtuşunun ardından Antep'in kurtuluşu için de mücadele etmiştir. 12 Şubat 1920 sabahı Maraş'ın kurtuluşuna müteakip, aynı gün Mustafa Kemal; '' Maraş Müdafaayı Hukuk Cemiyetine, Maraş Belediye Başkanlığı'na, Maraş'ta Kuvayı Milliye Komutanı Kılıç Ali Bey'e'' şeklinde başlayan bir kutlama telgrafı çekmiştir.
Senem Ayşe
Maraş'ın Fransızlar tarafından işgal edilmesi ve hemen arkasından Maraşlılarla birlikte yaşayan Ermenilerin de Fransızlarla birlikte hareket ederek taşkınlıklar yapmaya başlaması üzerine halk Kuva-i-Milliye anlayışı ile mahalle örgütlenmesine başlamıştır. Bu örgütlenme sürecinde, Senem Ayşe'nin kocası Ramazan da kendisine bağlı aşiret mensupları ile Kümbet ve Kayabaşı mahallerinde çete örgütlenmesi yapmıştır. Harbin beşinci günü Kümbet cephesinde Senem Ayşe’nin kocası Ramazan şehit düşmüştür. Senem Ayşe Kocası Ramazan'ın şehit olduğunu duyunca, göz yaşlarıyla şehit kocasının baş ucuna gelerek, kanını alnına sürmüş ve onun çete kıyafetlerini giyerek silahlı mücadeleye bıraktığı yerden devam etmiştir.
Maraş'ın kurtuluşuna karınca kaderince bir şeyler katıp, vatanı ve namusu için savaşmayı bir görev bilen Senem Ayşe, 1954 yılında Duraklı mahallesindeki evinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ruhu şâd olsun.