İlk bakışta bu, çok az bir süre gibi görünebilir. Fakat takip eden 5 yıl boyunca neler yaşayacağımız, nasıl bir yönetim anlayışıyla muhatap olacağımız ve şehrimizin neye dönüşeceğinin ipuçlarını da bu süre zarfında gördük, görüyoruz. Kahramanmaraş özelinde seçim, demokratik açıdan örnek alınması gereken bir şekilde neticelendi. 11 ilçemizin 4’ünü CHP, 3’ünü AK Parti, 3’ünü Yeniden Refah Partisi ve 1’ini İYİ Parti kazandı. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin yeni başkanıysa Cumhur İttifakı adayı Sayın Fırat Görgel oldu. Ancak öyle bir şey oldu ki, 31 Mart’ta yapılan seçimin sonucu, 17 Nisan’da öğrenilebildi…
Öyle sandık!
En son ne zaman sandığımız oldu Allah aşkına? Yerel seçimlerde sonuçlar açıklanana, mazbata alınana kadar oy isteyeni hep “öyle sandık”. İstanbul’un Fatih ilçesinde Sanki Yedim Camii adında ilginç bir yer var. Bu camiyi 17. yüzyılda Osmanlı’nın küçük esnaflarından Keçeci Hayreddin, canı bir şey çektikçe yemeyip “sanki yedim” diyerek biriktirdiği parayla yaptırmış. Bizim “öyle sandık”lıseçimlerin hikâyesi de buna benziyor. Fakat “öyle sandık” diyerek atılan oyların karşılığında, değil cami, taş üstünde taş görene aşkolsun!
Her seçimde bir ezberimiz vardır bizim: belediye başkanları Ankara’da seçilir, teşkilatlarda tasdik edilir, sokak tarafından onanırdı. Bu defa öyle olmadı! Başkanları sokak seçti bu defa. Neden böyle söylediğimi 17 Nisan tarihine bakarsanız anlayacaksınız. Seçimden sadece 2 hafta sonra Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel’in ilk işi ilçe belediye başkanlarını istişareye davet etmek oldu. Ne vakur bir hareket! Bravo! Ancak bir alkışı da bencedavete icabet edenler hak ediyor. Koray Kıraç, Erkan Gürbüz, Selim Cüce, Harun Vicdan, İlhami Bozan, Ahmet Gökşen, Hanifi Toptaş, Mehmet Akpınar, Yemliha Göktaş, Mehmet Karaca ve Haydar İkizer; yani 4 farklı partiden 11 belediye başkanı tüm farklı siyasal kimliklerine rağmen Görgel’in ev sahipliğinde Kahramanmaraş için bir araya gelebildi. Ezcümle bu hamle, Kahramanmaraşlıya ilk kez “sandığının” doğru olduğu sinyalini verdi.
Sözümü duyan var mı?
Başkan, yaşadığı şehri ve insanı mamur edecekse evvela âşık olmalı. Yahya Kemal’in İstanbul’a duyduğu aşk gibi olmalı bu… Yahut Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir’indeki gibi tutkulu bir sevda… Hem aşksız insan mı olur? Yunus Emre söylüyor işte şu mısralarında:
“Aşksızlara verme öğüt öğüdünden alır değil
Aşksız âdem hayvan olur hayvan öğüt bilir değil
Ten fanidir can ölmez, can gitti geri gelmez
Ölür isen ten ölür canlar ölesi değil”
Kahramanmaraş’a âşık olacak o kadar çok şey var ki… Suyuna, toprağına, iklimine, mutfağına, insanına… Ama en çok, en çok da sözüne… Hem suspus bir şehrin kime ne faydası olur ki? Biliyor musunuz? Travma sonrası ilk belirtilerden biri suskunlukmuş. Deprem denen bu kitlesel travmanın da belirtisi sanırım aynı. Çünkü Kahramanmaraş, epeydir sessiz. Örneğin Türkiye Yazarlar Birliği’nin “dükkân” adıyla maruf şubesi ne zamandır kımıldamıyor. Türk Ocakları Kahramanmaraş Şubesi de doğrulmaya çalışıyor yerinden ama mecali kalmamış. Anadolu Gençlik Derneği’nden Atatürkçü Düşünce Derneği’ne, Ülkü Ocakları’ndan Milli Türk Talebe Birliği’ne kadar Kahramanmaraş’ta şubesi bulunan tüm STK’lar aynı süreçten geçiyor. Peki ya konferans salonları, tiyatrolar, düşünce kuruluşları, kütüphaneler? Onlar da aynı. Suskunlar, sessizler, yorgunlar. Kayıpları çok büyük çünkü. Sandığımızdan çok, çok daha büyük. Peki ne yapmalı? Bu şehrin sözünü, sesini duyan var mı?
Sayın Başkanım,
Bu açık mektubu zât-ı alinizden muradımı ifade etmek üzere yazıyorum. Bu her bakımından ulvi ve bereketli şehrin “Şehremini” oldunuz, tebrik ederim. Muvaffak olduğunuz bu görev, omuzlarınıza büyük, çok büyük sorumluluklar yüklüyor; Yüce Allah’tan size yardım etmesini niyaz ederim.
Malum olduğu gibi deprem sırasında şehrimizden birçok yazar, şair, düşünce insanı hayatını kaybetti. Sivil toplum kuruluşlarının yapıları ya yerle bir oldu ya da kullanılmaz hale geldi. Şehrin düşünce merkezleri, fiziki şartları müsaade etmediği için insan yetiştirme görevini ifa etmekte zorlanıyorlar. Kahramanmaraş’ımızın şiir ve edebiyatta, düşünce insanı yetiştirmede ne kadar zengin bir mazisi olduğunu biliyorsunuz.
Zât-ı alinizin çalışmalarını kamuoyundan iftiharla takip ediyorum. Gece gündüz sahadasınız. Vatandaşın hemen yanında, yanıbaşındasınız. Herkesle kucaklaşıyor, herkesin sorununu dinliyor, çözüm bulmaya çalışıyorsunuz. -Kabul buyurup dinlerseniz- memleketine gurbetten hasretle bakan genç bir kardeşiniz olarak birkaç şey de ben arz etmek isterim:
- Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin çıkarmış olduğu Evelahir, Yitiksöz ve Berdücesi gibi müstesna süreli yayınlar ile şehre ilişkin kitapların devamlılığını sağlayın,
- Uluslararası Şiir ve Edebiyat Günleri, Kitap Fuarı, Kıraathane Sohbetleri vb. etkinliklerin akamete uğramasına engel olun,
- UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na yapılan ve büyük emek harcanarak önemli bir noktaya taşınan müracaatın neticelenmesini sağlayın,
- Kısmen ya da tamamen yıkılmış olan sivil toplum kuruluşlarının ihya edilerek eski günlerinden daha faal şekilde şehrin menfaatine çalışmalarına olanak tanıyın,
- Vefat eden şair, yazar ve düşünce insanı hemşehrilerimizin adlarının cadde, sokak ve bulvarlarımıza verilmesi için meclise teklif sunun,
- Varlığıyla bize güç ve ilham veren meslek büyüklerimiz başta olmak üzere, gazetecilerimizin ihtiyaçları noktasında yardımınızı esirgemeyin.
Umuyorum ve inanıyorum ki, ilçe belediyelerimizin de katkılarıyla yapacağınız hizmetler, Kahramanmaraş’ın yeniden söz söylemesine imkân sağlayacaktır. Görevinizde başarılar diliyor, saygılarımı sunuyorum.