Başkasının Yaşam Standardını Belirlemek

Başkasının Yaşam Standardını Belirlemek

İnsanların yaşam standardı, sadece aylık kazancıyla alakalı değil. Yaşam standardı, temelinde kazanç olan ama genellikle bir kültürle alakalıdır. Aylık gelir ve kültür eşleştiğinde ise kişi, özlediği, dilediği yaşam standardına kavuşur. Pekisiz, başkasının yaşam standardını beliyor olsaydınız ne yapardınız?

İslam dinin özünü belirleyen hadis-i şeriflerden birisinin “Sizden biriniz kendisi için istediği şeyi din kardeşi için de istemedikçe (kâmil manada) iman etmiş olmaz.” olduğuna inananlardanım.

Hayatın her alanını bu hadise göre dizayn etme şansımız olsa, dünyada yoksulluk da kalmazdı, muhtaçlık da, sefalet de, cehalet de…

Ancak, ne yazık ki böyle bir şansımız yok.

İnsanlar “hep bana” derler, “Rabbena” demeyi de ihmal etmezler.

Herkes bir nalıncı olmuş, keseri kendine doğru yontmaya başlamış…

Belki de hepsinin niyetini merhum Necip Fazıl Kısakürek, Destan şiirinde özetlemiş;

Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;

Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

***

2025 yılı için Asgari Ücret açıklandı.

Gerçekten de çok asgari kalmıştı.

Olabildiğince en az, minimum, mini mini minnacık, ufacık, tefecik, içi boş limoncuk.

Bundan daha ne kadar az olabilir diye hesap edilmiş, kitap edilmiş ve ortaya bundan daha asgarisi de olmaz ki kardeşim diye bir rakam çıkmış.

Ve bu rakam, hiçbir asgari ücretliyi değil ama bütün işvereni sevindirmiş.

Gökten üç elma düşmüş, üçünü de kurt kapmış, posası üstümüze atılmış!

Bunda bir yanlışlık olmalı diye düşünecek de olmadığı için, böyle böyle idare edip gideceğiz.

Çünkü insanlar, kendi yaşam standardını belirlerken ki tavrıyla, bir başkasının yaşam standardını belirlerken ki tavrı aynı değildir.

Sanmayın ki Asgari Ücret Tespit Komisyonunda siz olsanız farklı olacak, onlar olsa farklı olacak, diğerleri olsa farklı olacak?

Hiçbir şey farklı olmayacak…

60 yaşındayım, “cuk oturdu” diyeceğim hiçbir dönemde, hiçbir asgari ücret olması gerektiği gibi olmadı.Emekli maaşı da olmadı, memur maaşı da olmadı, işçi maaşı da olmadı.

Hiçbir siyasi partinin, hiçbir döneminde, hiçbir iktidarda hak edene, hak edileni veren görülmedi.

Hatta iktidarın asgari ücretini eleştiren muhalefetin, genel merkezinde çalışan çaycısına asgari ücreti bile reva görmediği, işçisinin SGK’sını bile yatırmadığı görüldü.

Bu nedenle olaya siyasi yönden değil, insani yönden bakmayı daha uygun buluyorum.

Şuna kesinlikle inanın ve bu sözümü bir yere not edin; Sizden yana siyasetçi yoktur; kendinden yana siyasetçi ise pek çoktur!

Üstelik Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçi ve işveren kesimi de var. Devleti temsilen, bir hakem görevi gören Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı temsilcisi ise bir uzlaşı merciidir.

İşçi kesimini temsil eden Türk İş masadan kalktığı için, işveren kesimi bir fiyat belirledi, uzlaşı makamındaki de uzlaşacak kimse bulamayınca “tamam” dedi.

Sanmayın ki, işçi kesimi “ben buna imza atmam” demek için değil, “bakın imza atmadım” demek için masadan kalktı. Yoksa fiyatta anlaşmamak, rakamı kabullenmemek diye bir şey söz konusu değil. Bu, ne yazık ki insanımızın doğasına aykırı. Söz konusu kendi maaşı olsaydı, bu rakama, o masada bir tek Allah’ın kulu kalmazdı!

Bu da insani yönümüzü gösteriyor; başkasının yaşam standardını belirlerken ki umursamaz tavrımız, kendi yaşam standardımızı belirlerken ki hoyratlığımızdan kaynaklanıyor.

Ve şunu da hiç unutmamak gerekiyor; yerde elinizden beslenen kuşlar, uçunca üstünüze pislerler!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri