Cemil Meriç'in benim yanımda ayrı bir değeri var. Büyük üstadın en çok sevdiğim sözü de, düşünce ve fikre yönelik söylemiş olduğu şu sözdür: "Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bir ülkede düşünce ve fikir adamı mı yetişir?"
Maraş'ın Yedi Güzel Adamını bilir misiniz?Hani şu TRT'de dizisi de yayınlanmıştı. Cahit Zarifoğlu,Erdem Bayazıt,Akif İnan,Necip Fazıl Kısakürek,Alaaddin ve Rasim Özdenören..İşte ben bu güzel insanlara Cemil Meriç'i de eklemek istiyorum. Kendisi Maraşlı değil ama olsun. Akif İnan da Maraşlı değil, Urfalıydı. Maraş'ı çok severim ben. Toprağından mıdır suyundan mıdır bilmem ama, sokaktaki üç vatandaşından ikisi ya şairdir veya yazardır.
Cemil Meriç, her düşünce ve fikirden insanın nasipleneceği bir havzadır. Dindarı da sever Cemil Meriç'i, liberal ve laikler de. Nurettin Topçu ve Cemil Meriç dendiğinde, oturup biraz tefekkür etmek gerekiyor. Bu insanları ve fikirlerini anlamadan yaşamak, bana göre bu ülkeyi anlamamak demektir.
Cemil Meriç â'ma idi. Maddi gözü görmezdi ama manevi dünyası oldukça zengin ve hitabeti güçlüydü. Gözleri gördüğü halde dünyadaki gelişmelere bigane ve Fransız kalmaktansa â'ma olmak tercih edilmelidir.
Gören göz, gördüklerinden sorumludur. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. Cemil Meriç'i yakından tanıyanlar anlatıyor. Evinin neredeyse tamamı kitaplarla doluymuş. Hatta evine gelen misafirlerine kendisi bir â'ma olmasına rağmen "Yavrum, kalk, soldaki duvardan, üçüncü raf, beşinci kitabı eline al, sahife 123’ü aç, oku bakayım, dermiş.
Meriç'in ideolojilerle arası iyi değildir. Bu konuda da şunları söylemiştir;
"-Evladım, bu ülkede sağcı solcu yok, namuslu insanlarla namussuzlar var!”
Batı'yı çok iyi tanıyan Meriç, bir İslam bilgini ve bilim adamı değildi ama çok güçlü bir mütefekkir, İslam'ın dünya görüşünden haberdar bir düşünce adamıydı.Dostyoveski’den Tolstoy’a, Kavabada’dan Balzac’a varıncaya kadar okuyan bir insan bana göre bir Nurettin Topçu,Sezai Karakoç ve Cemil Meriç'i de okumalıdır. Nuri Pakdil'i bilmeyen, tanımayan bir insan Gazze ve Kudüs'ü anlayamaz
Batı’nın sömürgeci, kibirli, bencil ve gaddar ruhuna neşter sallayan Cemil Meriç'i rahmetle anarken, sizleri ondan derlediğim güzel sözlerle başbaşa bırakıyorum:
"Sosyoloji bir toplum buhranını tespit etmez, tarih tespit eder
Sosyoloji Fransız ihtilalinden sonra teknolojinin getirdiği problemler sonucu doğmuş sahte bir ilimdir
1774 ilk buhranımız, 1839 Tanzimat, 1908 Meşrutiyet ve 1923 en son süratli buhranımız doğmuştur
Buhranın izahı için ya tarih sosyolojisi, ya da Marksizm
Osmanlı imparatorluğunun yıkılışı burjuvazinin zaferidir. Toprak köleleri prensler ve keşişlerin el ele verilip kazanılmış
Yenilen şeref, iman ve vicdandır, yenen kapitalizm ve burjuvazidir
Bu buhran ya Marxizm’in metoduyla burjuvazinin çıkışı tespit edilir ya da örf ve adetlerden, dinden uzaklaşma ile izah edilir.
Sosyoloji Batı’dan değil, İbn Haldun’dan doğmuştur. Sosyoloji umran ilmidir. Umran cemiyetin geçirdiği bütün değişiklikleri inceler. Bu değişiklikler medeniyet merhaleleridir.