İnsanoğlu kuş misali bugün burada yarın başka yerde. Ağaç değiliz ki yerimizi değiştirmeyelim. Tatilimin son durağı Gelibolu yarımadası idi. Tarih kokan sokaklarında gezmek, eski Rum evlerinin mistik yapısı ile modern yaşamın inşası evler çok düşünceye sevk ediyor insanı.
Yazlık evimize yakın olan Saruca Paşa türbesi Osmanlı imparatorluğunun ilk Kaptan-ı Deryası imiş. Mekanı cennet olsun.
***
Bayraklı baba türbesini gezdik. Gelen herkes bir bayrak getirip bağlıyor veya asıyor. Dua edende var, dilek tutanda. Düşman askerlerinin geldiğini görünce bayrağı parçalayarak yutan bayraklı baba Gelibolu tepesinin en güzel tepelerinden birine defnedilmiş. Mekanı cennet olsun.
***
Ahmedi ve Mehmedi Bican’ın çilehanesini ziyaret ettik. Her ikisi de Hacı Bayram Veli’nin öğrencisidir. Çanakkale de o kadar çok evliya vardır ki, şehitlikleri bekleyen. Mehmedi Bican ve Ahmedi Bican kardeşler bunlardan sadece ikisi. İnsanlardan ayrılıp çilehane denilen yere kendilerini kapatarak zikir ve dua ederek geçirirlermiş.
İki hücreli bir kayadan oyma bir minik pencereden ışık alıyordu. Yerde seccade ve küçük kilimler vardı.
Burada Mehmedi Bican “Muhammediye” kitabını yazmış ve halen bütün İslam aleminde onunan bir kitap.
Ahmet Bican ise; Envarü’l Aşıkin isimli eseri telif etmiş ve halen okunmaktadır. Günümüzde eserleri Çelik Yayınevi yayınlamaktadır.
Babaları Yazıcı Salih ise ilk hocalarıdır ve Yazıcıoğulları olarakta bilinirler.
Yazıcı kardeşler sadece dini ilimlerle meşgul olmamaışlar,aynı zamanda vatan savunmasında da bulunmuş ve yine ikisi de gazi ünvanlıdır. Mekanları cennet olsun.
***
Çanakkale Gelibolu ayrıca boğaz havası ve temiz havasıyla dikkat çekmekte. Denizi çokta durgun değil, dalgalı. Dalgalı deniz sevenler için uygun.
Gelibolu yarımadasında dikkat çeken ayrı bir husus ise eski Rum Evleri. İki Katlı ve bahçeli bu evlerin rengi kaybolmuş, sahipsiz ve gri ile kara arası bir renge bürünmüş. Satış yasak ve yenilenemiyorda.
Gelibolu’ya her gittiğimde bir Rum Evi bana da verseler, çiçek yaparım çiçek diyorum. Olmayacak hayal işte.
Peynir tatlısı çok meşhur. Fırınlanmışı var, fırınlanmamışı var, sade. Her ikisi de güzel lakin ben fırınlanmamışını tercih ettim. Daha doğal geldi, bana.
Sardalya fabrikası var, uygun fiyata konserveler alınabiliyor.Gelibolu sardalyası ile de meşhur.
Sakin, yaşanılası bir yer. Bu gezi için beni konuk eden Sertaç Şener kardeşime de teşekkür ederim.
Kalın sağlıcakla…