Prof. Dr. Bodur, yer altı kaynakları bakımından zengin olan Hakkari'de jeotermal kaynakların potansiyelinin belirlenmesi için yürüttüğü çalışmayı 3 yıl önce tamamladı.
Bu kaynaklardaki ısı değişimleri ile deprem arasındaki bağlantıya ilişkin de araştırma yürüten Bodur, Hakkari-Van kara yolundaki Erziki ve Karasu mevkileri ile Hakkari-Van Başkale sınırındaki sıcak su ve gaz çıkışlarının olduğu noktalarda belli aralıklarla incelemelerde bulundu.
Bodur, fay üzerinde açığa çıkan sıcak su kaynaklarında ölçüm yaparak yerin hareketliliğiyle ilgili ileriye dönük tahmin yürütebildiklerini söyledi.
Fay zonu üzerinde belirledikleri farklı sıcak su kaynaklarında her ay, bazen de 15 günde bir hem fiziksel hem kimyasal açıdan su parametrelerini ölçmeye çalıştıklarını anlatan Bodur, "Bu verileri periyodik olarak değerlendirdik. Bunun yanı sıra bu noktalarda açığa çıkan gaz parametrelerini de ölçtük. Özellikle hidrojen sülfür, karbonmonoksit ve oksijen yetersizliği gibi verileri ortaya çıkarmaya çalıştık. Yaklaşık 3 saat boyunca 2-4 saniye aralıklarla ölçüm yaparak bu verileri toparladık." dedi.
Yaptıkları değerlendirme sonucunda Yüksekova-Şemdinli fayı etkisinde kalan ve bu kuşağı açısal olarak kesen tali faylarda açığa çıkan sıcak su kaynaklarında bölgenin hareketli olduğunu tespit ettiklerini dile getiren Bodur, bölgenin tektonizmasına ilişkin ayrıntılı bilgilere ulaşmak için hem jeolojik hem jeokimyasal hem de jeofiziksel açıdan daha detaylı araştırmalar yapılması gerektiğini ifade etti.
"ŞEHRİN ZEMİNİNDE YAPILAŞMAYA UYGUN OLMAYAN ALANLAR VAR"
Bölgenin bindirme kuşağı üzerinde yer aldığını söyleyen Bodur, "Arap Plakası"nın "Anadolu Plakası"nı ittirmesi sonucu oluşan sıkışmanın etkisiyle meydana gelen ana ve tali kırılmaların bu tür sıcak su kaynakları ve çatlak sırtları oluşturduğuna dikkati çekti.
Yaptıkları anlık ölçümlerde yaşanan değişikliklerin göz önünde bulundurulmasıyla bölgenin kısmi olarak aktivitesini sürdürdüğünü vurgulayan Bodur, şöyle konuştu:
"Bölgede paleosismik ya da sismolojik açıdan bir sismik boşluk oluştuğu biliniyor. Bu boşluğun uzun yıllardan beri enerji biriktirerek bölgeyi daha sıkıntılı hale getirdiğini söyleyebiliriz. Elde ettiğimiz veriler daha ayrıntılı bir çalışma yapma gerekliliğini ortaya koyuyor. Hakkari birinci derece deprem bölgesi. Bindirme zonu üzerinde yer alan ve sıkışmaya maruz kalan kayaçlar arasında yer alan bir şehir. Bu şehrin zemininde yapılaşmaya uygun olmayan alanlar var. Öncelikli olarak yapılaşmaya uygun yerleri belirlememiz, sonrasında zemine uygun yapı projeleri yapmamız lazım. Tüm bunlar yapılırken de yasa ve yönetmelikler doğrultusunda kontrol ve denetimin elden bırakılmaması gerekiyor."
"KENTİN ZEMİNİNDE PROBLEM VAR"
Kahramanmaraş merkezli 6 şubat 2023'teki depremlerden yaklaşık 1,5 yıl önceden yaşanan değişik büyüklüklerde ve sürekli depremlerin büyük depremlerin öncüsü olarak değerlendirilebileceğini belirten Bodur, Hakkari ve çevresinde son yıllarda meydana gelen küçük çaplı depremlerin de bu anlamda değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bodur, "Bölge, 500 yıldan beri ciddi anlamda tehlike geçirmemiş. Burada bir enerji birikimi söz konusu olmuş. En son 1930'da İran'ın Salmas kentinde meydana gelen deprem bölgeyi ciddi olarak etkilemiş, Hakkari'de 2 binin üzerinde insan ölmüş, 3 binin üzerinde yapı yıkılmış. 3, 4, 5 büyüklüğündeki depremler yavaş yavaş geliyorum diye sanki haber ediyor. Kentin zemininde problem var. Kaya ve toprak kayma riskini göz önünde bulundurmak gerekiyor." ifadelerini kullandı.
2018'de sonbahar aylarında yaptığı çalışmada kaynaklardaki su ve gaz parametrelerini ölçerken zaman zaman ani inişler ve çıkışlar olduğunu gözlemlediğini, geçen yıl yaptığı ölçümlerde de aynı parametrelerin elde edildiğini aktaran Bodur, şu değerlendirmede bulundu:
"2-3 saatlik çalışmada 2 saniye aralıklarla yaptığımız sıcaklık ölçüm değerlerinin 15 ile 43 santigrat derece arasında değişiklik gösterdiğini tespit ettik. PH değerlerinde 3,7 ile 6,2 arasında değişiklik saptayarak asitik karakterli olduğunu belirledik. Oksijen indirgenme potansiyeli değerlerinin 41 ile 63 milivolt arasında, çözünmüş oksijen değerlerinin 7,2 ile 44,9 miligram/litre, iletkenlik ölçüm değerlerinin ise 0.791 ila 1.661 milisaniye aralığında değişimler gösterdiğini saptadık. Erziki bölgesinde hidrojen sülfit değerinde 10,3 PPM (parts per million) ile 699,5 PPM aralığında değişim gösterdiği tespit ettik. Bu değişiklik bölgede ve yakın civarda mikro ölçekte depremlerin olabileceğine ya da o anda olduğuna ilişkin bize bilgi verebilir. Bu değişiklikler mikro depremin etkisiyle meydana gelmiş olabilir. Fay zonlarında bu tür ani değişimlerin olması bölgenin kısmi olarak bir hareketlilik içinde olduğunun da habercisidir. Daha önce 2-3 saatlik zaman diliminde ölçtüğümüz değerlerde ani inişler ve çıkışlar oldu. Arkadaşlarıma bir şeylerin olabileceğini söyledim. Yaklaşık 11 saat sonra bölgede 3,1 büyüklüğünde bir depremin olduğunu kayıtlardan öğrendik."