Gazze ve Doğu Türkistan bugünün meselesi değildir.
Siyonist gizli diplomasi ve şeytani üst akıl Gazze ile ilgili ilk somut adımını 1897 Basel Konferansı ile attı. Alınan kararlarda 1. Dünya Savaşı’nın çıkartılması, Osmanlı Devleti’nin savaşa sokulması ve yıkılması; sonra da İsrail devletinin kurulması ile Arz-ı Mev’ud’un (vadedilmiş topraklar) gerçekleştirilmesi vardı.
Milletler uyurken 1897’de şeytani akıl, önündeki yüz yılı yaptığı gizli-açık anlaşmalarla nasıl şekillendireceğini plânlıyordu.
Büyük Siyonist Kongreler yüz yılda bir toplanır ve bazen savaş; bazen komünizm, faşizm gibi sosyal, askeri, ideolojik hareketler oluşturulup dünya bunlarla yüz yıl meşgul edilir. Daha sonra da yeni gündemler oluşturulur.
Her tür ‘’-izm’’in arkasında Siyonist aklın, sermayenin, gizli diplomasinin olduğunu dünyadaki aydınların, sosyologların çoğu anlamadı.
Sözgelimi Troçki’ den tutun Lenin’e kadar komünist liderler Yahudiydi veya işbirlikçiydi.
Dünyadaki savaşlar dün Yahudi’ye kazanç kapısıydı; bugün de aynı. Savaşlarda milyonların ölmesi onları dün ilgilendirmiyordu, bugün de ilgilendirmiyor.
İnsanlığın imtihanı olan bu şer millet, kontrol altına alınmazsa, Küresel Çete’nin faize, sömürüye dayalı mali yapısı sona erdirilmezse, insanlığa huzur olmayacaktır.
Gazze katliamı, Doğu Türkistan soykırımı konusunda İslâm ülkeleri ve dünyadan lider düzeyinde çok az ses çıkarken; dünya halkları ve gençler katliama ve esarete tepki gösteriyor. Bu durum gösteriyor ki ülkelerin birçoğunun lideri, çocukluktan ergenliğe kadar yetiştirilip ülkelere bölge valisi olarak atanmış. Bu yönetim ve denetim rahatlığıyla İsrail Gazze konusunda, dünyaya ‘’şah’’ çekti. Türkiye’nin de içinde bulunduğu ‘’ arz-ı mev’ud’’ coğrafyasını bir ucundan işgale başladı ve işgal Anadolu’ya doğru geliyor.
Dünyadaki Alyans Okulları, Robert Koleji… gibi onlarca okul Siyonizm felsefesi adına devlet ‘’adamı’’ yetiştiriyor.
Türkiye’nin yüzlerce siyasi, sosyal, ekonomi lideri Robert mezunu. Buyurun cenaze namazına.
Bugün, dünyada çoğu Siyonist sekiz şirket, sekiz milyar insanı, oluşturduğu mali ve kültür yapısı ile esir almış durumda. Dünyayı devletler değil şirketler yönetiyor.
İnterneti, sosyal medyayı, dijital dünyayı elinde tutan küresel çeteye ait birkaç firma ilk sinyalini 19 Temmuz 2024’te verdi. Yani diyorlar ki: ‘’Artık faktasınız. Sekiz milyar insanın geleceği bizim elimizde. İstersek dünyayı her alanda durdururuz. Bilgisayarları çökertir, hayatı bitiririz. Akıllı olun, bize itaat edin. Yoksa…’’
Ülkeler bağımsız yazılım programı yapmalı; internet dünyasında ben de varım, demek mecburiyetinde.
Dijital silah çok farklı. Elinizi kolunuzu bağlayan, sizi her yönden bitiren bir silah.
Milletler teknoloji ile esir alındığı gibi, ülkelerin milli direnç hatları olan milli kültürleri de , üretilen post modern kültürle (moda, müzik, sosyal medya, TV…) eziliyor, bombalanıyor.
Sadece müzik konusunu ABD’ de araştıran Henry Ford ‘’Bir ülkenin müziğinin beste ve güftesini ben yapayım, anayasını kim yaparsa yapsın.’’ diyor.
Medeniyet tarihçileri, sosyologlar, psikologlar ne der buna?
Son yüz elli yılın dünya tarihi incelensin görülecektir ki tarihi olayların, savaşların, ekonomik buhranların, iç isyanların birçoğu kontrollü ve kurgu.
Sözgelimi küresel çapta kurgulanan 1.ve 2. Dünya Savaşı, Kore, Vietnam, Afganistan, Irak- İran , Suriye , Irak , Afrika’daki kargaşalar, Şili, Ekvador iç isyanları incelendiğinde kurgunun, silah ve kredi desteğinin aynı adrese çıktığı görülecektir.
Bugün 3. Dünya Savaşı da aynı adres tarafından kurgulanıyor.
Pandemi salgınında da ülkeleri evlere tıkmak için Dünya Sağlık Örgütü aracılığı ile aynı adres ülkelere kredi musluklarını açtı. Başında ’’dünya’’ olan eşkıya örgütlerinin hepsi Siyonist çetenin kontrolünde.
İsrail’in elinde son teknoloji ile donatılmış, çok iyi eğitilmiş ölüm timleri var. İsrail dünyanın her noktasına bu timleri gönderiyor.
Turgut Özal, bana kurşun sıktıranı biliyorum; ama ülkemin selameti için söyleyemiyorum, demişti. Bu ifade bugün için de geçerli.
Abraham Lincoll, Kenedi suikastleri; Ziya-ül Hakk’ın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Eşref Bitlis’in, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reis’in, Filistinli lider İsmail Haniye’nin ölümü; Menderes’in Londra uçak kazası, Polanya’ da devlet adamlarını taşıyan uçağın düşürülmesi , Isparta Uçağı’ nın akibeti… hep aynı adrese çıkacaktır.
İkinci Dünya Savaşı’nda ve birçok bölgesel savaşlarda iki tarafa da savaş kredisi açan, silah veren; Lenin’e, Hitler’e, Musolini’ ye, Mao’ya mali destek sağlayan aynı adrestir.
Bu yaklaşım bir kehanet, kurgu değil; dünyanın gerçeğidir.
Bugün dünyanın, aydınların, tarihçilerin, analistlerin, sosyologların gündemi yukarıdaki olayların sebebini araştırmak olmalı. Halk bugünü konuşur; ama aydın yarına ilave dünyanın geleciğini konuşmalıdır.
Emperyalizm’ in beyni olan bu şer yapı, yani Siyonizm; dünya maliyesine, bilime, teknolojiye, gıdaya, basına, yayına, popüler kültüre, sosyal medyanın neredeyse tamamına, dünyadaki Opis Dei, Fetö gibi ezoterik hareketlere ve şimdi de uydularla uzaya hakim.
Bu açıklamalara ‘’paranoyakça’’ yaklaşım da diyebilirsiniz. Deyin; ama maalesef dünyanın gerçeği bu.
Bu şeytani akıl, hakimiyetini devam ettirmek için gerçekten çok akıllı çalışıyor. Meselâ doların işi bitti, şimdi sıra dijital parada.
Bu açıklamalarla Siyonist Çete’ yi abartmış değilim.
Nasrettin Hoca ‘’Dünya’nın merkezi eşeğimin arka ayaklarının değdiği yerdir. İtiraz eden varsa ölçsün.’’ demiştir.
Yerel, ulusal, evrensel olaylar böyle analiz edilmediği sürece; tespit, teşhis ve çözümler sağlıklı olmayacaktır.
Ayrıca bugün sadece Gazze, Doğu Türkistan işgal altında değildir. Asıl siyonist işgal ABD, Avrupa ve Türkiye’dedir. Türkiye’yi ben demiyorum. ‘’Cumhuriyeti biz kurduk.’’ diyen Sabetaylar artık kendilerini gizlemiyor.
İşte onun için dünya, Gazze’nin, Doğu Türkistan’ın işgaline ve dünyada yapılan suikastlere ses çıkaramıyor.
İnsanlığa, adalete sahip çıkmak, zulme son vermek için hak üzre olan dünya milletleri Siyonizme karşı birleşin!
Haber kanallarıyla, basınla, sosyal medyayla ‘’ bilgi’’ ile, teknolojiyle, ilaçlarla, gıdayla, gübreyle, kimyasallarla, uzay spreylemeleriyle yapılan hipnozlamaya karşı uyanın!