Doğru bildiğimiz pek çok yanlışa ya da dezenformasyona maruz bıraktığımız pek çok güzelliğe ne güzel bir örnekti bu anlatım…
“Gönülleri fethetmek” üzerinden gelişen fetih kelimesini zamanla savaşa, kılıca, ölüme, zorakiliğe bağlamıştı insanoğlu; tıpkı “siyasetin halka hizmet için” geliştirilen bir sanat olduğunu unutup çekişme-restleşme-vatandaşı unutma haline büründürülmesi gibi.
31 Mart Yerel Seçimlerinde partilerini temsil edecek adayların isimleri yavaş yavaş belirmeye başladı.
Ak Parti Haliç Kongre Merkezinde düzenlediği lansmanda 11'i büyükşehir, 15'i il olmak üzere toplamda 26 şehrin belediye başkan adayını ilan etti.
İlan edilen adaylardan 15'i mevcut belediye başkanları…
Lansman öncesinde dönen fazlasıyla şehir efsanesi vardı ve neredeyse tamamı açıklanacak isimlerin vatandaşın beklentilerini karşılamayacağı yönündeydi. O gün Haliç Kongre Merkezi’nde görüldü ki; “siyaseten değil hizmeten adaylar üzerinde çalışılmıştı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “gönülleri fethedecek” adaylardan yana tercihini yapmıştı. Şehrinde başarılı olanlar, hemşehrilerinin takdirini kazananlar, hızlı ve yerinde kararlar alarak çözüme ulaşanlarla devam demişti Ak Parti.
Olumsuz hikayeler eşliğinde motivasyonu düşürülen şehirler, İstanbul’da açıklanan “feth-i dıl” adaylar sonrasında iyice bir silkelendi, kendine geldi, anlatılanlar asılsızmış amaç şehirlerde karşılığı olan hizmet edecek isimleri seçmekmiş’ dendi.
Şimdi gözler 15’ta gerçekleşecek Ankara Tanıtımında ve ardından gelecek ilçe-belde adaylarının açıklanmasında.
Seçim tarihinin açıklandığı günden bu yana sahadan bizzat elde ettiğim notlar doğrultusunda bir kaç başlığın altını ısrarla çizdim. Ankara öncesinde hepsini anımsatmak istiyorum.
1)7/24 takım elbise ile arzı endam eden, bol bol çay-kahve-kabul-ziyaret fotoğrafları veren makamlara kondurulacak köşe yastıkları istemiyor şehirler. Koşturan, çalışan, çalıştıran, üretimi destekleyen, tasarrufu vatandaşına sözleriyle değil yaşayarak benimseten, şehrinde/ilçesinde/beldesinde yaşayan, gösterişli değil mütevazi-sağlam-ekonomik şehirler inşa eden başkanlar istiyor şehirler…
2)Dinleyen, anlayan, samimiyetle yüreklere dokunan başkanlar isteniyor…
3)Şehrinde icra edilen sanatsal, sportif, kültürel faaliyetlerin içinde olmalı bir başkan. Gerektiğinde koşmalı, halay çekmeli, suya atlayıp yüzmeli, bir tiyatro sahnesinde rol almalı, kaldırımda oturan gençlerle çekirdek çitlemeli…Bunları yaparken de koruma ordusuyla hareket etmemeli…
4)Vatandaş devasa-gösterişli yapılar, parklar, bahçeler, projeler istemiyor artık. Sade, temiz, gürültüsüz, trafik sorunlarından uzak, doğal afetlere hazırlıklı, köpek saldırılarına maruz kalmayacakları, gençlerine istihdam alanları yaratılmış, sağlıklı, güvenli, huzurlu, ruhunu kaybetmemiş şehirler isteniyor…
5)Asrın felaketleri ile yüzleşen illerimizde sahayı bilen, koşturan ve genç-dinamik isimler tercih edilmeli. Çünkü bu şehirlerimizin bir günü dahi çok kıymetli. Kalbi, zihni ve bedeni yaralı yüzbinlerce depremzedenin travmalarının rehabilite edilmeye ihtiyacı olduğu unutulmamalı bu sebepten kalbi ve sabrı okyanus misali bereketli ve güçlü olmalı adaylar…
6)Bazı şehirler vizyonsuz başkanlar ve onları mumla aratan yönetim kadroları sebebiyle prestij kaybetti. İnsanlar şehrine küstürüldü. Ve şimdi ne o şehirler ne de evlatları mutlu değil. İnsanların memleketleriyle barışma vaktidir diyerek hiçbir vasfı ve karşılığı olmadığı halde sadece “arkası güçlü olan” adaylardan acilen vazgeçilmeli. Ve bu profile sahip mevcut başkanlar ile asla yola devam edilmemeli…
Evet fetih; kalpleri fethetmek ve ihya etmektir tıpkı Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilan ettiği “Türkiye Yüzyılı” gibi… Türkiye Yüzyılı “feth-i dıl” mantığıyla ayrısız-gayrısız yan yana duran bir Türkiye’yi hedefliyor bana göre.
İstanbul dan sonra Ankara Tanıtımında da Türkiye Yüzyılı Merceği ile belirlenecek feth-i dıl adayların şehirlerin ortak beklentilerini karşılayacağına dair umutlar çok daha yüksek şimdi…