Tunç, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
ugün açılışı yapılan adli yılın hatırlatılması üzerine Bakan Tunç, törende önemli mesajların verildiğini belirterek, yeni adli yılın hayırlı olmasını diledi.
Yargı alanında bugüne kadar önemli mevzuat düzenlemelerinin hayata geçirildiğini söyleyen Tunç, "21 yıl önce yargı sistemimiz neydi, bugün nereye geldik diye karşılaştırdığımızda gerçekten çok büyük bir ilerlemenin olduğunu görüyoruz." dedi.
Yeni anayasaya ilişkin soru üzerine Tunç, daha önce yeni anayasayla ilgili uzlaşma komisyonlarının kurulduğunu ve herhangi bir sonuca ulaşılmadığını hatırlattı. Tunç, "Demokratik, sivil, vatandaşın haklarını, devletin görevlerini tam anlamıyla ortaya koyan, toplumsal sözleşme diyebileceğimiz yeni, sivil bir anayasaya milletimizi kavuşturmak istiyoruz." diye konuştu.
Meclis'te grubu bulunan ve bulunmayan bütün partilerin yeni bir anayasa konusunda mutabık olduğunu belirten Tunç, "Burada önemli olan bir uzlaşmanın sağlanması. Bu uzlaşmayı sağlamak zorundayız. Tüm siyasi partilerin bu millete olan borcudur bu. Biz burada öncülük yapmak istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Anayasada hem yargı hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hem de temel haklar açısından reform sayılabilecek düzenlemelerin yapıldığını dile getiren Tunç, "Bu değişiklikler anayasanın topyekun vesayetçi ruhunu ortadan kaldırmaya yetmedi. Yeni bir anayasa ihtiyacı sadece darbecilerin o anayasayı yapması bakımından bile yeterli gerekçedir. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcında, cumhuriyetin ikinci yüzyılında yapmak nasip olur." açıklamasını yaptı.
Tunç, başörtüsüne anayasal güvence ve aile yapısının korunmasına ilişkin soruya, "Başörtüsünü yasaklayan bir mevzuat hükmü yok. Yıllarca keyfi bir uygulamayla maalesef kadınlarımıza zulmedildi. Okuyamadılar, mesleklerini yapamadılar, çok büyük mağduriyetler yaşandı. 2013'ten itibaren hem kamuda hem de eğitim kurumlarında bir özgürlük oluştu. Yani başörtüsü problem olmaktan çıktı." değerlendirmesinde bulundu.
CHP ve ortaklarının daha önce başörtüsüne anayasal güvence ve aile yapısının korunması maddelerine karşı çıktığını söyleyen Tunç, konuya dair anayasa komisyonunda yeterli çoğunluğun sağlandığını ancak deprem felaketi nedeniyle bir uzlaşma sağlanamadığını söyledi.
Parlamentonun 1 Ekim'de yeni yasama yılına başlayacağını bildiren Tunç, "Bizim grubumuz da Cumhur İttifakı olarak da bu iki madde değişikliğini meclisin gündemine getirerek, burada hem başörtüsüne anayasal güvence hem de ailenin korunmasıyla ilgili 41. madde değişikliğini inşallah hayata geçireceğiz." dedi.
"494 BAŞVURU OLMUŞ"
Kira, kat mülkiyeti, ortaklığın giderilmesi ve komşuluk uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk uygulamasının bugün başladığını anımsatan ve ilk gün yapılan başvurulara ilişkin bilgi veren Tunç, "Bugün itibarıyla 494 başvuru olmuş. Kira uyuşmazlıklarından kaynaklanan 438 başvuru arabuluculuğa gitmiş. Ortaklığın giderilmesi ve uyuşmazlıklardan kaynaklı 19 başvuru olmuş. Kat mülkiyeti uyuşmazlıklarından kaynaklı 32 başvuru olmuş. Komşuluk hukukundan doğan uyuşmazlık 4 başvuru olmuş. Tarımsal üretim uyuşmazlıklarından kaynaklı 1 başvuru olmuş." dedi.
Başvurular sonrası arabulucuların tarafları hızlı bir şekilde toplantıya davet edeceğini ve uzlaştırmaya çalışacağını belirten Tunç, "Arabulucu zemini hazırlayacak, onlara bir çözüm önerisi sunmayacak. Onlar kendi çözümlerini kendileri bulacaklar. Kendileri birbirlerine ne istediklerini söyleyecekler ve üç haftada bunu bitirecekler, bir hafta ilave süre, 4 haftada." diye konuştu. Tunç, arabuluculuk görüşmeleri sonucu anlaşma sağlanamazsa dava açılabileceğini ifade etti.
Arabuluculuk sisteminin yargının iş yükünü azaltarak, devam eden davaların daha nitelikli görülmesine imkan sunduğunu aktaran Tunç, barışçıl, dostane ve az masrafla hızlı sonuç alınmasını sağlayan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamını yeni dönemde daha da genişletilebileceğini söyledi.
"BOŞANMA DAVASININ 5-10 YIL SÜRMESİNİ KABUL EDEMİYORUZ"
Uzun süren boşanma davalarının tarafları mağdur ettiğini de dile getiren Tunç, bu davaların kısa sürede sonuçlanması gerektiğini ifade etti.
Tunç, "Bir boşanma davasının 5 yıl, 10 yıl sürmesini kabul edemiyoruz. Tabii bu yargı mensuplarımızın karar verememesinden kaynaklanmıyor. Taraflar arasındaki mal ayrılığı, nafaka, tazminat problemleri, tüm bunlar tek dava içinde görüldüğünde boşanma davası da bu süreç içinde gecikiyor." diye konuştu.
Boşanma ve tazminat konularını ayrı ayrı değerlendirebileceklerini ancak bunun kesin bir karar olmadığını kaydeden Tunç, aile hukukuyla ilgili düzenleyecekleri sempozyum sonucunda, avukatların da görüşleriyle, bu sorunlara çözüm bulmak istediklerini anlattı.
Bakan Tunç, nafaka konusunda kadınları mağdur etmeyecek, "diğer taraf" açısından da yakınmaları giderecek bir çalışmayı gelecek günlerde gerçekleştireceklerini söyledi.
"ŞU ANDA 260 ŞÜPHELİ TUTUKLU"
Deprem soruşturmalarına ilişkin de bilgi veren Tunç, "Şu anda 260 şüpheli tutuklu. 778 kişi adli kontrolle serbest. 9 şüphelinin yurt dışında bulunduğu anlaşıldı. 109 şüphelinin de depremde vefat ettiğini tespit ettik. Bunların içinde müteahhitler, yapı sorumluları, yapı sahipleri, binada sonradan değişiklik yapanlar var." ifadelerini kullandı.