Köylü Milletin Efendisidir, yetiştirdiği ürünlerle şehirde oturanların, kendilerinin, ihraç ürünlerinin yetiştirilmesinde büyük rol oynarlar. Doğal konuşmaları, misafirperverlikleri, doğal ürün yetiştirmeleri, kendilerine has kültürleriyle yaşama tutunur köy halkı. Tatillerde ziyaret ettiğimiz, bir tas yayık ayranı içtiğimiz, ekmeğinin soğanın türkülere konu edildiğini düşünürsek, hayatımızda önemli bir yer tutarlar.
Köylerin yönetimine ilişkin temel düzenleme 1924 tarihli köy kanunudur. Bu kanunda köy; cami, mektep, otlak,yaylak,baltalık gibi ortak malları bulunan toplu veya dağınık evlerde oturan insanların, bağ, bahçe ve tarlalarıyla birlikte teşkil ettikleri,nüfusu iki binden az olan yerleşim birimi olarak tanımlanmıştır.
Türkiye’de 2024 yılı itibariyle 18.254 adet köy bulunmaktadır.
Ülke insanımızın %80’i yakın tarihe kadar köylerde yaşardı. Sanayileşme ile şehirleşme başladı. Yüksek okul okumak, iş bulmak vs nedenlerle şehirlere taşınanlar oldu. Şimdilerde ise; köy kavramı kaldırılarak, dağın tepesindeki köyler “mahalle” yapıldı.
Köyden mahalle olur mu ?
30 Mart 2014’te yasa yürürlüğe girdi. Seçime köylü olarak giren 16 bin 220 köy 1053 beldenin sakinleri seçimden sonra şehirli oldular. Köy ve belde statüleri kaldırıldı. 6360 sayılı kanun ile birlikte Türkiye’de büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırı olarak belirlenmiş ve bu sınırlar içinde yer alan köylerin tüzel kişiliği kaldırılmış ve mahalleye dönüştürülmüştür.
Köylerin adını kırsal mahalle olarak değerlendirelim önerisi halen tartışılmaktadır.
Ne gibi yararı olur, köylerimizi mahalleye dönüştürme çabasının?
Uyum süreci olacak. Evinde bahçesinde rahat dolaşamayacak. Tarım ve hayvancılıkla geçinen bir ülke olarak, verim üretim düşmenin ötesinde yok olacak. Küçükbaş ya da büyükbaş hayvan besleyemeyecek. Şehir yaşamanın vergisiyle tanışacak. Geçim zorluğu çekecek. Çünkü ineği olsa sağar, satar ya da kendi tüketir, karnını doyurur. Tavuk beslese yumurta satar veya kendi ihtiyacını karşılar. Bahçesine sebze eker. Meyve yetiştirirdi. Oysa şehir öyle mi ya?
Ayrıca kültürel olarak gelenek ve görenekler, hikayeler ve destanların yazıldığı, türkülerin kaynağı köylerimiz. Köyde bir itibardır, köylü için. Mahalle yapılarak şehirleştirme çabası neden ?
Kendi evini yani damını kendi yapabilir, yardım alarakta bunu gerçekleştirebilir. Oysa şehir öyle mi ya? Evini mütahit yapar. Masraf bir iken beşe çıkar. Bu da köylüyü aşar. Konut vergisi ödemek durumunda kalır. Oturduğu derme çatma evi için yılda bir kez olsa da vergiyle karşı karşıya kalır. Mecbur ödeyecektir. Hukuksal, ekonomik, sanatsal, kültürel bir kaosun yaşanılması kaçınılmazdır.
Köylere ve sakin yaşama giden aydın kesim ise mahalle olan köyleri mi tercih etmesi gerekecek. Kırsalda kalan köylerimiz varoş mahalleler olarak adlandırılacak. Peki bu mahalleleri geliştirme, uyum, hijyen, şehir kültürü konusunda geliştirilmesi için bir plan var mı ? Yoksa kendi kaderlerine mi terk edilecek. Belediyelerin yükümlülüğü altında ister istemez yaşam mücadelelerine devam edecekler. Belediyelerin bu yükünün hafiflemesi için ayrıca bir birim oluşturulacak mı ?
Fikrimce şimdiye kadar köy özlemdi, saflık ve doğallıktı. Ama görüyoruz ki artık şehirleşme adına yanık türkülerin boynu bükük kalacak. O samimi yüzler ve sözler şehrin tozlu ve gürültülü ortamında hayat gailesine dönüşecek.
Orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür,
Gitmesekte, varmasakta , o köy bizim köyümüzdür.
Orda bir ev var uzakta ,o ev bizim evimizdir,
Gitmesekte, kalmasakta o ev bizim evimizdir.
Şarkısı da yalan olacak. Unutulup gidecek. Tıpkı diğer köy kültürüne tabi olmuş, şarkılar ve türküler gibi.
Kalın sağlıcakla…