Binbir emekle savunulan bir tez, yazılan bir makale, sunulan bir bildiri, katılım gösterilen bir kongre/sempozyum/çalıştay, taranan literatür, okunan bir kitap, etkileşime geçilen nitelikli/donanımlı bir çevre, bu çevreyle kurulan sosyo/kültürel ilişki de eğitime katkıdır.
MEB’te gelişimlerine katkı sunmak adına binbir emekle Lisansüstü Eğitim yapmış binlerce Öğretmen var.
Bu öğretmenlerin hakkını/hukukunu savunacak hiçbir oluşum yok.
Onca emeklerine, niteliklerine, birikimlerine rağmen görmezden gelinen politikalar neticesinde sistemin çarkları arasında eriyip gidiyorlar.
Lisansüstü Eğitim yapan bu öğretmenlerin uzmanlıkları, aldıkları eğitimler, eğitim süreleri, eğitim literatürüne sundukları katkıları çok acı bir biçimde MEB tarafından görmezden geliniyor.
Bu öğretmenlerin donanımından istifade edecek, akademiye gitmekten ziyade MEB’te kalarak bulundukları kurumlara katkı sunmalarını teşvik edecek ne bir kanun ne bir yönetmelik ne de bir mekanizma var.
Eğitim sistemi ile dünyaya örnek olan ülkeler incelendiğinde mesleki yeterlilik hususunda Lisansüstü Eğitimin önemsendiği ve ciddi biçimde teşvik edildiği görülüyor.
Meslek Kanununun asıl çıkış amacı; Öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerini sağlamak ve Öğretmenlik mesleğinin en az Lisansüstü düzeyde geliştirilmesini teşvik etmekti.
Basına sızdırılan taslakta ise Lisansüstü Eğitinimin adı bile geçmiyor.
Aksine yönetmeliğin çıkış amacı ile tamamen çelişen; lisansüstü eğitimin daha da değersizleştirilmesi ve görmezden gelinmesi süreci var.
Eğitimin yönetildiği kurumda en üst derecesi olan “Lisansüstü Eğitime” ÖMK’de tek bir madde dahi yer verilmemesinin izah edilebilir ciheti yoktur.
Kariyer Basamakları Belirleme yönetmeliğinin temel amacı Öğretmenlerin kariyer gelişimine katkı sunmak ve Lisansüstü Eğitime teşvik etmek ise bu husus ile ilgili somut maddelere yer vermelidir.
Lisansüstü Eğitim, ÖMK’de teşvik edilmelidir.
Yönetici atamalarında; (İl ilçe müdürlüklerinde doktora, okul yöneticiliğinde master) Lisansüstü Eğitim mezuniyeti/önceliği şartı getirilmelidir.
Öğretmeninden daha az kendini geliştirmiş, daha az birikime sahip, eğitim düzeyi daha alt seviyede olan biri salt mülakat ile yönetici olamamalıdır.
Lisansüstü Eğitim mezunları doğrudan ünvan almalıdır.
Lisansüstü Eğitimde geçirilen süreler başvuru süresinden düşülmelidir.
Ek derste ciddi teşvik artışları yapılmalıdır.
Kaleme aldığım her yazımda ifade ettiğim hususun altını tekrar çiziyorum:
Öğretmenin alansal, eğitimsel, sosyal, kültürel gelişimi önemlidir.
Bu hususta gayret gösteren Lisansüstü Eğitim mezunlarının teşvik edilmesi bir lütuf değil zaruriyettir.
Eğitimin yönetildiği kurumda eğitimin en üst derecesi olan Lisansüstü Eğitim değersizleştirilemez, görmezden gelinemez.