Heyetle mahalleyi teşkilatlamak için evine gitmez, geceleri toplantılara katılır, gündüzleri çeteleri eğitir. Zaman zaman arkadaşlarıyla Türkoğlu Bababurun cephesinde çeteleri teşkilatlama çalışmalarında bulunur.
O günlerde, şehir adeta fokurdamakta, her taraf yangın yeri.
Çatışmalar şehre, sokaklara yayılmış, Fransız’ların kışkırttığı Ermeniler, iyice zıvanadan çıkmış, İslam halkı sokağa çıkamaz olmuştu.
Bundan dolayı mahalle komutanları, evlerine gidemeyen çete başları ev halkını, çocuklarını daha güvenli yerlere gönderir. Hem savaşır hem de ev halkının güvenliğini düşünürler.
Şehrin her tarafında mermi cayırtıları, top sesleri birbirine karışır. Mahalleler boşalmaya başlar. Çatışmalardan, gürültüden kadınlar, ihtiyarlar, çocuklar çok tedirgindir. Eli silah tutan gençler, yetişkinler hep şehir ve sokak çatışmalarındadır.
Ermeni eşkıyalar, savunmasız insanlara, evlere saldırıyor; evleri, huğları(samanlık) yakıyor, sokaklarda başıboş gezen köpekler gibi nara atıyor.
Vezir Hoca da bir fırsatını bulup azgınlaşan Ermenilerden anasını, çocuklarını korumak için onları bağ evine gönderir.
Aradan birkaç gün geçince anam, çocuklar ne halde, diye merak eder. Gece fırsat bulup bağ evine gider.
Eve yaklaşınca korkmamaları için anasına ünler:
Vezir Hoca- Ana korkmayın, ben geldim.
Sesi duyan Zehra Ana hemen kapıyı açar:
Zehra Ana- Ne var, ne diye geldin? Hayırlı bir habar mı var?
Vezir Hoca- Ana, ne durumdasınız, çocuklar nasıl bir göreyim, diye geldim.
Zehra Kadın birden hiddetlenir:
Zehra Ana- Senin burada ne işin var ? Çocuklara bakmak benim görevim! Onların kaygısı benim. Senin görevin şehri savunmak, çeteleri teşkilatlamak, cepheyi terk etmemek. Haydi,içeri girmeden geri dön. Maraş kurtulmadan bu kapıya gelmen sana haram!
Vezir Hoca, Kadın Ana’dan öyle bir tepkiyi beklemez. Çok mahçup olur. Gerisin geriye döner ve gün doğmadan çetelerinin başına ulaşır.
. . . . . . . . . .
Görülüyor ki Anadolu’da erkek cephenin, kadın cephe gerisinin komutanı.