Ve istiyorum ki her kademe ile bu hassasiyeti hak ettiği yere taşıyalım. Neden mi? Birincisi toplum/aile baskısıyla gençlerin hayatının karartılmasını kabul edemiyorum, ikincisi de Türkiye'nin geleceğine yönelik en önemli yatırımın "mavi yakalılara" verilecek önemden geçtiğine inanıyorum…
Meslek yapma kavramını hak ettiği yere taşımadığımız sürece eğitimli-eğitimsiz herkes “masa başı memuriyet” ısrarıyla devletin kapısına yığılacak. Her geçen yıl büyüyen “atanmak istiyoruz” ordusunun talebini karşılayacak ve onlara birer “masa başı” sunacak devlet yapısı dünyanın hiçbir ülkesinde yok biline. Ki olmasında! Masa başında körelen nesillere değil koşturan, üreten, mutlu, sağlıklı nesillere ihtiyacımız var.
Aslına bakarsanız kültür, eğitim ve doğru istihdam anlayışı gelişmiş ülkelerde vatandaşlardan böyle bir talepte (masa başı iş) gelmez çünkü eğitim sistemi daha küçük yaşta her bireyin yetenek kapasitesini keşfetmek ve bu keşifler doğrultusunda yönlendirmek üzerine kurgulanmıştır…
Mesleki eğitimi gelişmiş ülkelerin seviyesine taşımak istiyorsak öncelikle samimiyetle yola çıkmalıyız. Zira mevcut yeni nesli ve sonrasındakileri ya Türkiye Yüzyılı’na dahil edip birlikte güçlenerek yürüyeceğiz ya da komple kaybedeceğiz. İşin uzmanı olmamakla birlikte toplumun nabzını bizzat yerinden ve geniş çerçeveden alan biri olarak mesleki eğitimin nasıl popüler kılınacağına dair ben bile bir kaç çalışma başlığı sunabilirim hemen:
1) Eğitim-öğretim sistemi herkesi memur yapmaya değil yetenekleri doğrultusunda gelişmelerini sağlamak üzerine oturtulmalı.
2) Bireylerin zihnine hayatı boyunca asla kullanmayacakları dersler ve bilgiler dayatılıyor bu çok büyük bir yanlış çünkü bu dayatmalar zihnin tüm gelişim kanallarının körelmesine sebep olmakla birlikte başarısızlığı ve mutsuzluğu da beraberinde getiriyor.
3) Devletin tanıyacağı yasal haklar ve maddi-manevi iyileştirmeler ile mesleki eğitimi seçecek gençler öz güven sahibi olacaktır.
4) Mesleki eğitim elemanları yabancı dil eğitimi mutlaka almalı.
5) Sık sık yurt içi-yurt dışı eğitim seyahatlerine gidecek gençlere vizyon-moral-motivasyon kazandırılmalı.
6) Verilecek eğitimler ile ailelerin çocukların hayatına köstek olmalarının önüne geçilerek destek olmaları sağlanacaktır.
Dedim ya son birkaç yıldır mesleki gelişim çalışmalarının önemini ısrarla vurgulamak istiyorum. Çünkü bunun için iki önemli sebebim var; gençler ve Türkiye…
Ailesi ve toplum arasında baskılanan gençler meslek liselerine yönelmek istemiyor “başarısız olduğu için meslek lisesine gitti” etiketini yememek için. Bu duruma en baş sebebi maalesef ki aileler! Çocuğunun meslek lisesine gittiğini söylemeye utanan ve sürekli çocuğunu rencide eden o kadar çok aile var ki!
Mesleki eğitimi hak ettiği yere getirme çalışmalarına öncelikle ailelerden ve toplum algısından başlanmalı. Bunun yapılması zor olur demeyin sakın çünkü istenirse olacağına yakın geçmişte şahit olanlar var. Geçtiğimiz hafta sohbet ettiğim başarılı iş insanı Suat Odabaşı da bu isimlerden biri.
Koç Holding’in 2007 yılında başlattığı meslek eğitiminin gelişmesi ve geliştirilmesi projesinde yer alan Suat Odabaşı’nın anlattıkları tam bir devrim niteliğinde. Pilot okul olarak belirlenen meslek lisesi A’dan Z’ye her kademesiyle bu devrime dahil edilmiş. Öncelikle eğitimin eksiksiz olması için okulun altyapısı ihya edilmiş sonrasında da başta okul idaresi ve eğitimciler olmak üzere veliler dahi bu projenin eğitiminden nasibini almış. Suat Bey Koç Holding’in projesini şu özetle aktardı; “Pilot alan olarak belirlenen meslek lisesinin tüm materyal ihtiyaçlarını karşıladık. Alanı adeta bir üretim tesisine dönüştürdük. Eğitimcilerimizi motive etmek ve gençlere daha fazla vizyon yaratmaları amacıyla yurt içi-yurt dışı üretim tesislerine gönderdik. Öğrencilerimizi de sık sık üretim tesislerinde misafir ettik. Dünyada bu işin nasıl olduğunu görmeleri ve bu yönde bir hedef belirlemeleri için. Ve tabi ki aileleri de işin içine dahil ettik. Onlarla konuşarak, ikna ederek, çocuklarına destek olmalarını sağlayarak ilerledik. İkna çalışmalarımız öyle güzel sonuçlar verdi ki çok kısa sürede ciddi oranda kız öğrencilerimizi de dahil ettik mesleki eğitim projemize. O dönem eğitim alan gençlerimizin neredeyse tamamı şimdi okuduğu bölümün en iyileri arasında. Pilot okul olarak belirlediğimiz meslek lisesi sosyolojik anlamda dezavantajı bir alanda olmasına rağmen beklediğimizin üzerinde bir başarı elde ettik. Koç Holding öncülüğünde başlattığımız mesleki eğitim projesinin başarısı karşısında bizden sonra pek çok marka da kendi alanlarında projeleri hayata geçirmeye başladı…”
Evet ihtiyacımız olan şey samimiyetle yola çıkmak ve bu yola tüm herkesi dahil etmek. Mesleki eğitimin samimiyetle desteklenmesi demişken Nissan Diyarbakır’a da buradan kocaman bir “iyi ki varsınız” demek istiyorum. Bünyesinde yer verdiği stajyer öğrencilere “sende benim değerli bir parçamsın” ruhunu yansıtmaları çok değerli. Stajyerleri kenarda tutup zaman doldurarak değil mesleki anlamda gelişmeleri için elinden geleni yapan Nissan Diyarbakır yönetimi ve ustalarının daha çok olması dileğiyle…