Yattığı yer nur dolsun, rahmetli dedem Pehlivan Mustafa pek nüktedan bir adamdı.
Derepazarı'nda bıçak satardı. "Eşki tozu alıcım" der para isterdim. Eğer yoksa şalvarının ceplerini kurcalar kurcalar en son dışarı çıkarır, "Para adamların cebine kaçmış." cevabını verirdi. Yıllardır düşünüyorum, bu para hangi "adamların" cebinde? Benimkinde değil! Senin cebinde mi edem? TÜİK'e göre seninkinde de değil!
TÜİK, geçtiğimiz haftalarda "Tüketim harcamalarına ilişkin bölgesel fiyat düzeyi endeksi" raporu yayımladı. Raporun cevap verdiği sorunun meali şu: 30 ayrı bölgeye ayrılan Türkiye'deki hangi şehir ne kadar şey satın alabiliyor? Bu soru ekseninde Kahramanmaraş'ın da içinde bulunduğu Hatay, Osmaniye bölgesini kapsayan TR63; sondan ikinci sırada. Yani 2023 yılında; Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı'yı kapsayan TRA2 bölgesinin ardından en gariban şehirlerin başında geliyoruz. Özetle Kabarcık üzümü alacaktın alamadın mı edem? İşte bu yüzden. Tarhana zamanı geldi, bir gırat olsun sipariş edemedin mi? Sebebi bu. Satınalma pariten Türkiye ortalamasının en düşük seviyelerinden biri... Bana kızacaksın şimdi, "Lan edem, hecin gimi fabrikalarımız var. Tekstilimiz, dondurmamız, biberimiz, tencere tavamız var. Nasıl fukara oluyoruz?" diyeceksin. Doğru diyorsun. Tencere tavamız var. Var, var olmaya da; içi boş edem. Anlatayım müsaade et...
Şimdi sen sabah kuşlarla birlikte uyandın. Halk ekmeğin oraya vardın. Durağın yanına servisin geldi, bindin. Türkoğlu'nun oraya öte işe gittin. Birileri sizi sıra sıra saydı. Canın burnunda asgarî ücrete talim çalıştın. Bunu bir ay tekrarladın. Ay sonunda ne olmuş oldu? Üretmiş oldun. 2024 Ocak'ından Temmuz'una ürettiklerinden yurtışına sattığın, yurtdışından aldığının yüzde 80'i kadar. Cebine ne girdi? Asgarî ücret. Bu düşük ücrete rıza gösterek çalışmana rağmen memlekete bir para geldi mi? Geldi. Sekiz kağıt geldi, on kağıdını geri verdik. Nasıl hesap ama! Günün sonunda ne oldu biliyor musun? Para "adamların" cebine kaçtı!
Duyuyorum duyuyorum. Bunları okurken içinden geçenleri duyuyorum. "Nağadar kötü şor verdin bre" diyorsun. Canın sağ olsun. Çünkü sen her şeye rağmen, kendine ait bir ekonomi oluşturuyorsun. Derepazarı'nda zeytin satıyor, parası olmayana bedava veriyorsun. Orman Dairesi'nde güneşin alnında bıçak biliyorsun, hemşehrinden ne kadar çıkarsa o kadarını alıyorsun. Bağında iki diki üzüm bitiyor, yarısını gariban kardeşinle paylaşıyorsun. Dedik ya en başta umsuluk olucuymuşsuk diye. Biz umsuluk olmak. En kötü parinen alamak. Ben alamazsam sen verin zaar. Sen yoğu verin, Allah da sana verir: O sonsuz ve sınırsız hazinesinden...