Pınarbaşı Mahallesi'nde 6 Şubat'taki ilk depremin ardından çalışanlarını ve depremzedeleri kafe restoran olarak hizmet veren iş yerinde ağırlayan Sıddık Ay, imkanlarını ikinci depremde ağır yıkım yaşayan ilçesi için seferber etti.
Yaklaşık 1 ay boyunca afetzedeleri barındırdığı iş yerinde 5 bine yakın kişiye yemek dağıtan Ay, büyük acıların yaşandığı depremin birinci yılında, afet sabahı işletmesine sığınanlara dağıttığı sıkma çorbası ve bazlama dürümden oluşan menüyle hemşehrilerine ikramda bulunacak.
"ALLAH O GÜN BİZE HİZMET ETME FIRSATI VERDİ"
İşletme sahibi Sıddık Ay, evinde yalnızken yakalandığı ilk depremin ardından iş yerine geldiğini anlattı.
Sosyal medyadan duyuru yaparak afetzedeleri işletmesine davet ettiğini belirten Ay, "Ücretsiz hizmet vermeye başladık. İkinci depreme iş yerimizde misafirlerimizle yakalandık. Elbistan'da ilkinde yıkım fazla olmadığından Kahramanmaraş'a yemek göndermek için hazırlık yapıyorduk ama ikincisi Elbistan'ı yıktığı için imkanlarımızı burada seferber ettik." diye konuştu.
Ay, hava soğuk olduğu için depremzedelere çorba dağıttıklarını anımsatarak, ilk iki gün, insanların en yok gününde yardımlar yetişmeden hizmet verilmesinin önemine değindi.
Yaklaşık 5 bin kişiye yemek dağıttıklarını ve ortalama 300 kişinin 1 ay boyunca konakladığını bildiren Ay, "Kaymakamlık yardımları da geldi daha sonra. 24 gün hem konaklama hem yemek hizmeti sunduk. Allah o gün bize hizmet etme fırsatı verdi. O hizmeti bize layık gördü. Biz de imkanlarımızı insanlara sunabildik." dedi.
"PLAKET GETİREN, MEKTUP YAZIP BIRAKAN VAR"
Sıddık Ay, birinci yılında deprem sabahı dağıttığı menüyü yine ücretsiz vereceğini anlatarak, "Allah nasip eder, o güne çıkarsak, deprem günü (depremin 1. yılı) yine işletmemiz ticari faaliyetlere kapalı, halkımıza açık. İlk günkü gibi sıkma çorbamızı, bazlama dürümümüzü halkımızın ikramına sunacağız. Ticari faaliyet yapmayacağız." ifadelerini kullandı.
İşletmenin afetzedeler için ikinci ev gibi olduğunu, hala o günleri anarak gelenlerin kendisine teşekkür ettiğini aktaran Ay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzmir, İstanbul'dan gelip teşekkür edenler oldu. Duyanlar da teşekküre geldiler. Plaket getiren, mektup yazıp bırakan var. Buruk duygular yaşadım. Doğal afetlerde her zaman devletimizin, milletimizin kullanabileceği bir işletme burası. Biz o gözle bakıyoruz. Mal bizim değil, halkındır. İyi günde de kötü günde de halkın."
"BURASI GERÇEKTEN DEPREMDE SIĞINAĞIMIZ OLDU"
İşletmede kalanlardan edebiyat öğretmeni İsmail Gündoğar (42), ikinci depreme sağlıkçı eşiyle yolda yakalandıklarını söyledi.
Gündoğar, eve gidemediklerini, eşinin 11 gün hastanede, kendisinin de bazen burada bazen de eşinin yanında kaldığını dile getirerek, "Buradaki insanlar bizimle çok ilgilendi, kendilerine çok teşekkür ediyorum. Burada yüzlerce insan vardı. Para talep etmeden ne varsa ikram ettiler. Memleketimiz için çok onur verici davranış oldu. Hava çok soğuktu, evlere giremiyorduk, kalacak yer yoktu. Burası gerçekten depremde sığınağımız oldu." diye konuştu.
Afetzede Adem Yenerçağ (42), ilk depremde evinde, ikincisine ise iş yerinde yakalandığını anlattı.
Her yer enkaza dönünce kalacak yer aradıklarını ve işletmeye geldiklerini belirten Yenerçağ, şunları kaydetti:
"Sıddık bey bizi aracıyla alarak buraya getirdi. Çay, çorba ikram etti, yemek ikram etti. Size basit geliyor belki bir çay, bir çorba ama o gün için bazı şeyler paha biçilemez. O çay, o çorba şu an aklıma geldikçe duygulanıyorum, tüylerim diken diken oluyor. Bunlar çok farklı, tarif edilemez duygular. Burada iki gün misafir olduk. Allah kendisinden razı olsun."