Dora, televizyon programları, dizi ve filmlerde kadına yönelik şiddet sahnelerinin yaygınlaşmasının, toplumda bu olgunun normalleşmesine yol açtığını belirterek daha sert önlemler alınması gerektiğini vurguladı.
Kadına yönelik şiddetin çok boyutlu bir olgu olduğunu ifade eden Dora, şunları söyledi:
“Şiddet yalnızca fiziksel olarak değil, psikolojik ve ekonomik boyutlarıyla da incelenmelidir. Televizyonlarda yayımlanan programlarda, kadınlara yönelik şiddet olayları detaylarıyla anlatılmakta, hatta katiller karikatürize edilip fenomen haline getirilmektedir. Bu durum, şiddeti meşrulaştırıcı bir etki yaratmaktadır.”
"Kadınlar Şiddeti Yeniden Üreten Rollerde Gösteriliyor"
Dora, özellikle dizilerde kadın karakterlerin hem mağdur hem de şiddeti üreten kişiler olarak tasvir edilmesine dikkat çekerek, bu algının toplumda kadınlara yönelik olumsuz yargıları pekiştirdiğini dile getirdi.
“Kadınlar, adeta kendi hemcinslerine düşman gibi gösterilmekte ve bu durum, toplumsal şiddet döngüsünü daha da derinleştirmektedir. Özellikle çocuk izleyiciler üzerindeki etkiler dikkate alınarak, şiddet içeren sahnelerden kaçınılmalıdır.”
"Parasal Cezalar Caydırıcı Olmuyor"
Televizyon yapımlarında senaristlerin ve yapımcıların izlenme oranlarını artırmak için şiddet sahnelerine yer verdiğini belirten Dora, maddi cezaların caydırıcı olmadığını, bu nedenle daha sert yaptırımların gerekli olduğunu söyledi.
“Hiçbir Türk izleyicisi kadının acı çekmesinden keyif almaz. Şiddet sahnelerinin güzellenmesi veya romantize edilmesi kabul edilemez. Eğer mevcut cezalar yeterince etkili değilse, yasa yapıcılar olarak bu konuda daha katı önlemler almak zorundayız.”