Kahramanmaraş’ın sanat, kültür ve edebiyatına bu güne kadar çok değerli katkılar sunan Dr. Oğuz Paköz covid-19 (coronavirüs) ile ilgili akıllarda kalacak bir kitap yayımlayarak okurların beğenisine sundu
Kahramanmaraş Şairler ve yazarlar diyarıdır. Bu güne kadar binlerce şair ve yazar yetiştiren Kahramanmaraş’ta buna gönül veren kenti tanıtmak sanat-edebiyat- estetik adına uğraş veren isimlerden biri olan Dr. Oğuz Paköz’ün yeni kitabı ve kitaba dair yazılanlar…
KAPAK’TA NE YAZIYOR?
Oğuz Paköz salgın sırasında bir özel hastanede çalışan bir sağlık görevlisidir. Taçlı Küçük Canavar onun salgın sırasındaki izlenimlerini içermektedir. Bu yapıt dar gelirli Anadolu insanının salgın karşısındaki çabasını, duygusunu, düşüncesini ve aşkını konu edinmektedir.
Olaylar 2020 yılının Mart ayının başında Kovit-19 salgınının başladığı günlerde başlar. Salgın sürüp gitmekte iken Ağustos ayının ortasına gelindiğinde sonlandırılır. Kitapta salgın yansız bir gözlemle ve eleştiriel olarak ele alınmıştır. Yalnız adı geçen kişilerin adları değiştirilmiş, özel yaşamları kurgulanarak aktarılmıştır.
Herkesin anlayabileceği bir biçimde yaşayan Türkçe ile yazılan bu kitap günümüz insanlarının da gelecek kuşakların da yaşanana korona pandemisi hakkında anılarını canlı tutacaktır.
Bilindiği gibi beş binden fazla vatandaşımız kısa sürede bu salgından ölmüş, çok daha fazlası yoğunbakımda acı çekerek korkulu günler yaşamıştır. Sağlıklı kişilerin izolasyon, tecrit, karantina gibi yasakların ve kısıtlamaların altında yaşadığı, ölüm korkusunun kol gezdiği o günlerin acısı hiç unutulmayacaktır. Böyle durumlarda bile yaşamın da aşkın da kendi yolunda akıp gittiği görülecektir.
Bu nedenle belgesel bir özellik de taşıyan bu kitap anılarda yerini koruyabileceği gibi kendisine kütüphanelerde de kalıcı olarak yer bulacaktır.
Taçlı Küçük Canavar 2020 yılının Mart ayı başlarından Temmuz ayının sonuna dek yaşanan olayları konu almaktadır. Ogünlerde ülke çapında beş binden fazla insanımızın ölmüş, çok daha fazlası yoğun bakımda acı çekerek korkulu günler yaşamıştır. Sağlıklı kişiler dahi izolasyon, tecrit, karantina gibi yasakların ve kısıtlamaların altında ezilmişlerdir.
Bu eser Kovit-19 salgınının ilk altı ayının bir Anadolu kentindeki yansımasına ışık tutmayı amaçlamıştır.
KİTAPTAN KESİTLER
Bir oynadı, bir daha oynadı, bir daha oynadı. Sonrasında her yanından ter fışkırmaya başladı. Gömleğinin düğmelerinden bir ikisini çözdü. Yüzünü, boynunu peçetelerle sildi. Terlemesi azalacağına arttı, yüzü kıpkırmızı kesildi. Bir üşüme başladı. Teri yüzünü buza kestirdi. Arkasından boğazına ve koluna korkunç bir ağrı saplandı. Kolları tutmaz oldu. Dizinin bağı çözüldü. “Aha ben gidiyorum” dedi.
**
Gerçekte bir ölüm korkusu kaplamıştı içini. Bu korku pat diye bitebilecek bir son korkusu değildi. Ağrı, sızı içinde, büyük sıkıntılar içinde geçen yoğun bir süreçti, ötesi yoktu. Varsa da başkaları için vardı. Geçmiş hiç gelmiyordu usuna. Gelecek de yoktu. Varsa yoksa korona ile geçecek ağır bir süreç ve ölüm.
PAKÖZ, OĞUZ KİMDİR? (d.1947)
Maraş’ta doğdu. Aile kökleri Horasan’dan kalkıp Anadolu’yu yurt edinen Kayaoğlu Türk boyunun Eminoğlu koluna uzanır. Eğitimine mahalle hocalarından Kuran, Arapça ve Osmanlıca dersleri alarak başladı. İlk ve orta öğrenimini Maraş’ta tamamladı. Kahramanmaraş Lisesinde başlayan lise öğreniminin son sınıfını Gaziantep’te tamamladı. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesini 1974’de bitirdi. Hekim olarak görev aldı. Adana Çukurova Üniversitesinde Biyokimya alanında ihtisas yaptı. Biyokimya uzmanı olarak kendi özel laboratuarını kurdu. Biyokimya uzmanı ve Başhekim olarak hizmet verdi.
STK’larda görev alarak sosyal faaliyetlerin içerisinde oldu. Türk Ocağı Kahramanmaraş Şube Başkanlığı ve Tabipler Odası Kahramanmaraş Şube Başkanlığı görevlerini yürüttü. Kahramanmaraş Güreş İhtisas Kulübünde yönetici olarak bulundu ve Karakucak Güreşlerinin yaygınlaşması için çaba gösterdi.
İlk yazısı Adsız dergisinde 1973’de yayınlandı. İlk dönem yazılarında Oğuz Alp Paköz ismini kullandı. Yaşadığı şehri konu edinen deneme, şiir ve öyküleri Kahraman Kent, Aksu, Yorum, Doğuş, Madalyalı Tek Şehir, Milad, Türk Yurdu gibi yerel gazete ve dergilerde yayınlandı. Erciyes ve Nehir dergilerinde de yazıları neşredildi. 1997 yılında Türk Tabibler Birliği Behçet Aysan Anlatı Özendirme ödülünü aldı. Şevket Yücel ile Şevket Bulut’un beğenisini kazandı.
Şiir ve yazılarında sözlü geleneğin ürünü olan masallardan, destanlardan yararlandı.
Gazete yazılarından oluşan ilk eseri “Kılgı” 1998’de yayınlandı. “Var Varanın” ise 2000’de okurla buluştu. “Eser 1957’den 2000’e kadar ki zaman aralığında Kahramanmaraş’ın ve Kahramanmaraşlının gelişimini ve bununla beraber değişimini vurgulamak amacıyla yazılmış öykü, masal ve öykü içeriğinde yazılmış şiirlerden meydana gelmektedir.”
Mahalli radyo ve TV’lerde kültür sanat programları hazırladı. Şevket Yücel, Ömer Kaya, Sıddık Elbistanlı, Tanyal Sünbül, Haydar Okur, Nihat Yücel, Mustafa Okumuş, Ali Büyükçapar, Serdar Yakar gibi sanatsever dostları ile birlikte 2002’de Kahramanmaraş Kültür Sanat Evi (KÜSEV)’i kurdu. Başkanlığını üstlendi. Kahramanmaraş Kültür Sanat Evi adına yayınlanan “Alkış” dergisinin sahipliğini yüklendi ve yazı çalışmalarını burada neşretti.
2000’de yayınlanan ve büyük ilgi gören “Var Varanın”da yer alan manzum masallar 2010’da yayınlanan “Sür Sürenin”de yeniden ele alındı. Bu kez masallarla günümüz sosyal olaylarına da göndermeler yaptı. Özellikle çocuklara iyiliği, doğruluğu, sevgiyi ve mutluluğu aşılarken büyüklere saygı da dile getirildi.
Maraş millî mücadele destanını “İlk Çıngı İlk Çılgınlık”ta ele alırken adeta şehrin tarihini şiirleştirdi. Ayağı yere basan bir tarih bilinciyle Maraş’ın ve Türkiye’nin yakın tarihini mercek altına aldı. Maraşlıyı tarifi de yine şiirle oldu:
“Her yönden göç almış Maraş
Her yere göçmen salmış
Türk’ü, Kürt’ü
Alevi’si, Sünni’si
Çerkez’i, Çeçen’i
Ermeni’si, Yahudi’si
Birlikte barınır olmuş
Kapıkomşu iç içe
Birlikte yaşamışlar
Hoşnut olmuşlar birbirlerinden
Mutlu olmuşlar”
Maraş destanının ardından Maraş’ın sırtını dayadığı emin belde Ahırdağı için de bir destan düzdü ve 2014’de yayınladı. “Bombalar Öldürmez Sevgiyi” (2013) ve “Türkülerle Giden İlbey” (2013) öykülerini topladığı eserler oldu. Maraş’a dair ne varsa bir bohça yapıp “Maraş Senin Nazın Var” (2017) da şehrengiz tadında sundu okura. “Kurtlar Köyünün Görkemlisi (2018) ise uzun bir öykü ya da kısa bir roman oldu. Bu eserinde de yine Kahramanmaraş ve Kahramanmaraşlı anlatıldı her bir satırında.
Politika ile de ilgilendi. Kendisi ile yapılan bir söyleşide politika üzerine düşüncelerini şu cümlelerle dillendirdi:
“Politika güzel insanların güzel yapması gereken bir eylemdir. Politikayı toplum adına, toplum için toplumsal bir şekilde yapmak gerekli. Kişisel ya da menfi bir çıkar için değil, toplumun faydası için yapıldığı zaman kutsallık kazanır. Bütün inançlarda da olduğu gibi insanlık adına alkışlanacak bir şey!”
Eserleri; Kılgı (1998), Var Varanın (2000), Sür Sürenin (2010), İlk Çıngı İlk Çılgınlık Maraş Destanı (2011), Bombalar Öldürmez Sevgiyi (2013), Türkülerle Giden İlbey (2013), Ahırdağı Destanı (2014), Maraş Senin Nazın Var (2017), Kurtlar Köyünün Görkemlisi (2018), Gülpembe’dir. (Serdar Yakar)