Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, yerli otomobilin hibrit mi elektrikli mi olacağı konusunda, "Bu konuda da analizler, teknik ve mali analiz sırasında netleşecek. Bu kararı da biz ortak girişim grubuna bırakıyoruz, onlara bir empozemiz yok, hani hibrit olsun, elektrik de olsun, ama şu bir gerçek ki bütün dünya elektrikliye doğru gidiyor" dedi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü gündeme dair açıklamalarda bulundu. Yerli otomobil ile ilgili sürecin nasıl işleyeceği ve firmaların görev dağılımı hakkında bilgi veren Bakan Özlü, projenin teknoloji ve sahiplenme olmak üzere iki boyutunun olduğunu ifade ederek, "Teknoloji boyutu, bu daha önce de konuşuldu, ama bu sadece bir otomobil yapma projesi değil, bu aynı zamanda Türkiye'nin teknoloji atağı projesi olacak. Yani Türkiye bu projeyle aynı zamanda bir teknoloji atağını gerçekleştirmiş olacak. İkincisi; 2 Kasım'da açıklandı, açıkladığımız günden beri birçok ilden bize mektuplar var, talepler var, arayanlar var, ikinci konu sahiplenme oldu, yani kamuoyu bu projeyi sahiplendi. Ekonomistler genelde bir karar açıkladıklarında derler ki, işte piyasa bunu satın aldı, yok piyasa satın almadı derler. Aslında yerli otomobil veya Türkiye'nin otomobili projesini piyasa satın aldı. Bakın birçok ilden bazı iller var imza kampanyası başlatmışlar, imza topluyorlar, sipariş verenler oldu. Ben bugün sabah gelirken yazılara bakmıştım, orada da bir milletvekili arkadaşımız bende sipariş vermek istiyorum diye bir yazı göndermiş. Dolayısıyla kamuoyunda sahiplenilen bir proje oldu Türkiye'nin otomobili. İkincisi; bu projenin Türkiye'nin teknoloji atağı projesi olacak. Gittiğimiz her ilde bize bu proje soruluyor, her il bu projeyi sahiplenmek istiyor, milletimizde bir sahiplenme var. Bu ortak girişim grubu bu projenin gerçekleştirilmesinde sorumluluk almak isteyenlerden oluşan bir grup. Görev dağılımı diye bir şey söz konusu değil, ortak bir şirket kurulacak, bir büyük şirket oluşturulacak ve bu şirket yerli marka otomobilin, Türkiye'nin otomobilinin bütün tasarımdan üretime, satışa kadar bütün işlerini üstlenecek. Yani A şirketi belli bir kısmını, B şirketi işte yazılım kısmını; böyle bir görev ayrımı, dağılımı olmayacak. Bütün sorumluluk şirketin ve bu beş ana yüklenici ortak girişim grubu da bu şirketin hissedarları olacak" şeklinde konuştu.
HİBRİT Mİ OLACAK, ELEKTRİKLİ Mİ?
Hibrit-elektrikli konusunda çalışmalar olduğunu ifade eden Bakan Özlü, elektrikli otomobilin henüz daha tam oturmadığı şeklinde bir görüş olduğunu belirterek, "Geçen hafta da Elon Musk Türkiye'ye geldi. Musk'ın da ifade ettiği bir proje yürütüyorum, yani teknoloji ağırlıklı bir proje yürütüyorum, ama henüz kendi fabrikalarımdaki üretim sistemini tam oturtamadım, buna biraz yoğunlaşacağım ve benim ürettiğim otomobiller büyük markaların yüzde 1'i kadardır, henüz daha o mertebelerdeyim ifadesi oldu görüşmelerde. Ama şöyle bir gerçek var ki; bütün dünya elektrikliye gidiyor, hibrit bir geçiş, ara model. Bu konuda da analizler, teknik ve mali analiz sırasında, yapacağımız analiz sırasında bu netleşecek. Bu kararı da biz ortak girişim grubuna bırakıyoruz, onlara bir empozemiz yok, hani hibrit olsun, elektrik de olsun, ama şu bir gerçek ki bütün dünya elektrikliye doğru gidiyor" açıklamasında bulundu.
Gündemde geniş bir yer tutan cam filmi konusuna da değinen Bakan Özlü, cam filminin hiçbir zaman serbest olmadığının altını çizerek konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Bu hep yasaktı ve bununla ilgili bir regülasyon var, bir düzenleme var, bu başından beri yasaktı. Karayolları Trafik Kanununda var bu, bizim yayınladığımız araç imalat, tadilat ve test dokümanlarında var. Yani kamuoyunda şöyle bir anlayış hakim maalesef: Sanki serbestti, yasak getiriyorduk; hayır, zaten yasaktı. Biz Bakanlık olarak bu yasağı kaldırmak istiyorduk. Tekrar edeyim mi bilmiyorum, yani çok net tekrar vurgulamak istiyorum. Bu cam filmi zaten yasaktı, ta başından beri yasaktı, hiç serbest olmadı, biz Bakanlık olarak bu cam filmine serbestlik getirmek istiyorduk, geçen sene yaptığımız görüşmelerde, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığı'yla yaptığımız görüşmelerde geçen sene bir konsensüs sağlamıştık, evet, bu yasağı kaldıralım, bu yasağı serbestleştirelim diye ve bunun da uygulanmasının, yani 26 Ekim 2016'da bir konsensüs sağlamıştık ve bunun uygulaması için de bir yıllık bir geçiş sürecinden sonra 26 Ekim 2017'de bunu tamamen kaldıralım diye bir konsensüs sağlamıştık geçen yıl. Bakın, yasak devam ediyor hala. Fakat bu sene, geçen yıl meydana gelen Türkiye'deki bazı terör eylemlerinde emniyet görevlisi arkadaşlarımızın cam filminden kaynaklanan birtakım sıkıntıları olduğunu ifade ettiler, örneğin bu Reina saldırısının gerçekleşmesi sürecinin takibinde gibi. Bunları İçişleri Bakanımız detaylı açıkladılar. Böyle bir endişe olunca, dediler ki, bu cam filmi yasağı kaldırmayalım kalsın, çünkü güvenlik sorunları oluşuyor. Uzun süre müzakere ettik, görüştük 2-3 ay, biz kaldırılmasını istiyoruz, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişler Bakanlığımız güvenlik takip noktasında sıkıntı yaşayacağı sebebiyle devamını istiyor. En son, bir terör saldırısı olur, birkaç insan hayatını kaybeder ve bu da cam filminden dolayıdır bir sonuç ortaya çıkarsa, bu sorumluluğu üzerimize almayız diye düşündük ve bu yasağın kaldırılmasıyla ilgili geçen sene 26 Ekim 2016'da verdiğimiz kararı öteledik, askıya aldık; olayın aslı budur."