İZMİR(AA) - İzmir'in Kemalpaşa ilçesindeki Nazarköy'de çocukluğundan bu yana camdan nazar boncuğu yapan Mahmut Sür, mesleğe yeni ustalar yetiştirmek için çabalıyor.
Nif Dağı eteğinde doğal güzellikleriyle dikkati çeken Nazarköy'de yaklaşık 75 yıldır demir sesleri yükseliyor. Çok sayıda nazar boncuğu atölyesinin bulunduğu mahalle adını da buradan alıyor. Mahalle sakinleri için nazar boncuğu önemli bir geçim kaynağı.
Nazarköy'e girildiğinde ziyaretçileri yolun iki tarafında bulunan boncuk tezgahlar karşılıyor. Daha sonra ise demir seslerinin geldiği ve ocak ısısının bin 200 dereceye ulaştığı boncuk atölyeleri görülüyor. Ustaların maharetli ellerinde oluşan nazar boncukları, ziyaretçileri büyülüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünün "Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanteri"ne kayıtlı olan 57 yaşındaki Mahmut Sür, Nazarköy'ün en eski nazar boncuğu ustalarından biri.
İlkokulu bitirdikten sonra ailesinin maddi imkansızlığı nedeniyle Nazarköy'deki atölyelerde çalışmaya başlayan Sür, vatani hizmetinin ardından kendisini geliştirmek amacıyla bir cam fabrikasında işe başladı.
Cam sanatı konusunda geniş bir bilgi birikimi edinen Mahmut usta, 2001 yılındaki ekonomik krizin ardından fabrika kapanınca nazar boncuğu atölyesindeki işinin başına geçti.
Yaklaşık 44 yıldır ateşin karşısında cama şekil veren Sür, ilerleyen yaşına rağmen mesleğini yaşatmak için gayret sarf ediyor. Mahmut usta, mesleğini yeni ustalara bırakmaya hazırlanıyor.
UNESCO "Yaşayan İnsan Hazinesi Kültürel Miras Taşıyıcısı" Mahmut Sür, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Nazarköy'de 1942'den beri nazar boncuğu üretildiğini ve Görece'den gelen bir ustanın bu işi başlattığını söyledi.
Yıllar geçmesine rağmen mesleğinden kopamadığını dile getiren Sür, "Yaşayan İnsan Hazinesi" öyküsünü ise şöyle anlatttı:
"2010'da, Ege Üniversitesinden Prof. Dr. Metin Ekici, kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarını yaşatan 16 kişi arasında yer aldığımı söyledi. O yıl, rahmetli Neşet Ertaş da vardı. O, ödülünü 2010'da almıştı. Ben de 2012 yılında bu ödüle layık görüldüm. Böylece, nazar boncuğu Dünya Miras Listesine girdi."
"Bu meslek devam etsin istiyorum"Meslekle ilgili 7 plaketinin bulunduğunu ve bundan dolayı gururlu olduğunu aktaran Mahmut usta, şimdiler de ise kurs öğretmenliği yaptığını vurguladı.
Şu anda atölyede 5 kişiyi yetiştirdiğini anlatan Sür, şunları kaydetti:
"Şimdiye kadar 5'i kadın 15 kişiyi mesleğe kazandırdım. Ürettiğim ürünlerin yüzde 80'ini İstanbul'a gönderdim. Yurt dışında ise Amerika, Japonya'ya ürünlerim gitti. Nazar boncuğu oturmuş bir kültür. Japonlar bile 'mavi boncuklu Türkler' diyor. Cam bir tutkudur, onu severseniz onda sanki gizli bir göz var o bakışmaları ararsınız. Sürekli burada durmasam bile gelip buradaki kalfaları, boncukları seyrediyorum bazılarını evimde saklıyorum. İleride bunlarla müze oluşturmayı düşünüyorum. Bu bir tutku, kaybolmamasını istiyorum. Yaklaşık 3 bin yıllık bir kültür. Benden sonra da bu meslek devam etsin istiyorum."
Sür, kızının bu meslek sayesinde okuyup öğretmen olduğunu dile getirdi.
Gücünün yettiği kadar mesleğin içinde olacağını belirten Sür, "Mesleğimi kim isterse ona öğretirim. Zamanında bir İngiliz kadına da öğretmiştim. Yeni ustalar yetiştirme amacındayım. Birçok insan bundan ekmek yiyor, sadece çalışanlar değil, kurs alan köyümüzün kadınları cumartesi, pazar burada satış yapıyor. Bu yüzden mutluyum." ifadelerini kullandı.