Gurbetten Sılaya Adıyaman’ın Konuğu Adıyaman'da uzun yıllar başarılı bir şekilde gazetecilik yaparken İstanbul'a yerleşen yazarımız Naif Karabatak Oldu
Adıyaman Kent Konseyi adına Kent Konseyi Başkanı H. Sinan Temel’in hazırladığı ve Youtube üzerinden canlı olarak yayınlanan “Gurbetten Sılaya Adıyaman” programının ilk konuğu Gazeteci Yazar Naif Karabatak oldu.
Kent Konseyi Başkanı H. Sinan Temel, programın açılışında Kent Konseyi olarak “Gurbetten Sılaya Adıyaman” adıyla bir program başlattıklarını ifade ederek şunları söyledi: “Kendisi dışarıda, gönlü Adıyaman’da olan, yüreğinde Adıyaman’ı yaşatan, Adıyaman’da iz bırakan insanlarımızla Adıyaman’ı konuşalım dedik. Belki Adıyaman’ı bizim görmediğimiz yönüyle görür, bizim fark edemediğimiz şeyleri fark edebilir. Ya da bulundukları yerden Adıyaman’a aktarmak istedikleri öneriler, fikirler, paylaşmak istedikleri hatıralar vardır. Bunları hemşehrilerimizle paylaşmak istiyoruz. Adıyaman dışında yaşayan hemşehrilerimizin bir yönünü, bir yüzünü şehrimize çevirmek istiyoruz. Yüreklerinde, hatıralarında yaşattıkları Adıyaman’a dokunsunlar istiyoruz. Bu maksatla bu program başlattık. İlk kurban(!) olarak da sizi seçtik. Yayınımıza katıldığı için değerli hemşehrimiz, dostumuz Naif beye için teşekkür ediyoruz. Hepimiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz.” dedi.
Keyifli ve samimi bir sohbet şeklinde geçen yayında sorulara cevap veren Gazeteci Yazar Naif Karabatak, “Bizimki bir gurbet değil, bir tercihti” diyerek Adıyaman’dan 6 yıl önce ayrılmasını özetledi. Karabatak, “Uzun yıllardır eşimle birlikte İstanbul’a göçmek gibi bir hayalimiz vardı. Hani bu klasik devlet memurlarının sahil kasabası özlemi hayali gibi. Bizim de bir İstanbul hayalimiz vardı. Gün geldi, zaman geldi, çocukların işe girmesiyle bizim de hayalimiz gerçeğe dönüştü. 50 yıldan sonra İstanbul’a geldik ama pişman değilim.”
ÇOCUKLARIN YANINDA OLMAK İSTEDİK
Karabatak, “Adıyaman’dan İstanbul’a geçiş hikâyesinin esası bir hayaldir. Bir hayale yolculuktu bizimki. Biliyorsunuz daha önce kamuda çalışıyordum. İstesem de gidemezdim. Şartlar müsait olmuyordu. Bazen paran olmuyor, bazen imkânın olmuyor, bazen iş seni bırakmıyor. Ama gün geliyor çocuklar büyüyor, bu defa ona göre şekillenmek zorunda kalıyorsun. İki çocuğum İstanbul’daydı. Eşimle birlikte her akşam düşünürdük, ‘acaba eve geldiler mi, yemek yediler mi, üstünü örttüler mi, uyudular mı, sabah kalktılar mı, işe gidebildiler mi..?’ bu kaygılarla sürekli uğraşmaktansa ya gidelim yanlarında olalım dedik. Yanlarına geldik. Özeti bu ama tabi ki bunun alt yapısı var. Benim daha önce başarısız bir Haydarpaşa Lisesi denemem var. Kısa bir süre okudum, döndüm. Daha sonra askerliğimi İstanbul’da yaptım. Dolayısıyla İstanbul aşkı çok eskiye dayanıyor. Fırsat olunca da geldik.
ADIYAMAN AŞKIMDIR
Karabatak, “Gurbet ve sıla farklı şeydir. Adıyaman vatanımdır, aşkımdır, şehrimdir, kentimdir, doğduğum yerdir ve belki de öleceğim yer olacaktır. Adıyaman’a dair özlemlerimi biliyorsun. Senle 40 yıllık dostluğumuz var. Aynı cenahtanız, aynı ekipteniz, aynı mücadeleyi verdik, aynı aşkı yaşadık, aynı savaşı verdik. Kimisini becerdik, kimisini beceremedik. Ama şunu söyleyeyim, Adıyaman’a dair sadece ben değil, birçok meslektaşım, gazeteci arkadaşlarım, yazar arkadaşlarım, buna sen de dâhilsin çok uğraş verdik. Üniversitesinden sanayisine, yolundan kaldırımına, çamurundan taşına, elektriğine, suyuna kadar. Bazısında başarılı olduk, bazısında olamadık. Olduklarımıza ne mutlu, olamadıklarımıza da size Allah yardım etsin.” dedi.
SAHİPSİZ ADIYAMAN DİYE BİR ŞEY YOK
Karabatak, “Adıyaman’ın içinde yaşarken farklı görüyorsun, dışarıdan daha çok değişik görebiliyorsun. Ama bu sefer de eleştiri konumun değişiyor. Eleştiremiyorsun. Acaba gittiği için mi bizi eleştiriyor, onun için mi kötülüyor. Oradayken biliyorsunuz en çok belediye hizmetlerini eleştirirdim. Belediye başkanlarının şahsıyla alakalı değil. Hepsini seviyorum. Şu andaki mevcut belediye başkanı Süleyman Kılınç hocamı da çok seviyorum. Sürekli söyleriz ‘Sahipsiz Adıyaman’ diye, halen de söylüyorsunuz. Aslında Sahipsiz Adıyaman diye bir şey yok. Adıyaman’da yaşayan herkes Adıyaman’ın sahibidir. İstanbul’da yaşayan herkes de İstanbul’un sahibidir. Ben yaşadığım yerde, Bahçelievler’de yaşıyorum. Bahçelievler belediyesinin çalışmaları benim için çok önemli. Çalışmaması da benim için önemli. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çalışması da önemli, çalışmaması da. Çalışmıyorsa, çalıştırmak için bir şeyler yapmak zorundayım. Talep etmem lazım. Bir şehrin gelişmişliği, belediyenin ufkuyla sınırlıdır. Yani belediye başkanınızın ne kadar ufku genişse, siz de o kadar gelişirsiniz. Bunu İstanbul’da farklı ilçelere baktığınızda daha net anlayabilirsiniz. Mesela bir Bağcılar’a baktığınızda, Bağcılar belediye Başkanının ufkuyla Bağcılar aynıdır. Değişmez. İstanbul Belediye Başkanın ufkuyla İstanbul aynıdır. Beşiktaş Belediye Başkanıyla Beşiktaş’ın ufku aynıdır. Yani siz hangisini seçerseniz şehriniz o kadar büyür. Veya o kadar büyümez.” Dedi.
ADIYAMANLILAR GÜZEL İZ BIRAKMIŞ
Karabatak, “Adıyaman çok güzel bir şehir. Bunu özellikle söyleyeyim. Küçük, şirin, kendine has güzellikleri olan, kendine has lezzeti olan, kendine has kültürü olan, çok değişik bir şehirdir. O nedenle çok hoşuma gidiyor. İstanbul daha farklı. Her semtinde farklı illeri bulabilirsin. Adıyaman’ı arıyorsan İstanbul’da bulabilirsin. Konya’yı aradığında bulabilirsin. Sivas’ı aradığında bulabilirsin. Trabzon’u, İzmir’i hepsini. İstanbul karma bir şehir. Burada yaşadığında senin o güne kadar kendi şehrinde edindiğin kültür, birikim burada hemen göze çarpıyor. Yani uzaktan gördüğünde, bir çay içtiğinde, sohbet ettiğinde, bu Adıyamanlıdır, bu Sivaslıdır, bu Trabzonludur, bu İzmirlidir diyebiliyoruz/diyebiliyorlar. Bunun temel sebebi, İstanbul’un çok harmoni olması, çok değişik kültürlerin bir arada olmasıdır. Bu güzelliktir aslında. Zenginliktir. O zenginlikler kendi ilimizde ne kadar var, onu biz yansıtıyoruz. Bu nedenle Adıyaman’ı bizimle, Sivas’ı bizimle, Malatya’yı bizimle biliyorlar. Adıyamanlılar da sağ olsunlar güzel bir iz bırakmışlar. Ben Adıyamanlıyım dediğimde, hep söylerler ‘Bizim bir komşumuz vardı çok iyiydi. Şu vardı çok iyiydi. Kötü Adıyamanlı burada pek duymadım. Bu da bizim için güzel bir şey.
Adıyaman’ı İstanbul’un hangi semtinde bulabilirsin sorusuna Karabatak, “Maalesef Bağcılar” diye cevap verdi.
BİR DAHA SEÇİLMEK KAYGISI OLMAMALI
Temel’in “Biri size gelse, Adıyaman Belediye başkanı olmak istiyorum, bana ne önerirsiniz” sorusuna, “Bir daha seçilmemeyi’ öneririm. Bir daha seçilmemek üzere çalışmasını öneririm. Adıyaman’da hep bir daha seçilmek üzere çalışıyorlar. Kısaca tarif edeyim. Adıyaman’da belediyecilik nasıl yapılıyor. Bu mevcut belediye için söylemiyorum genelde, gelmiş geçmiş hepsi için söylüyorum. İlk bir yılı hayırlı olsun, ikinci yılı yapacaklarımız, üçüncü yılı yapıyoruz, dördüncü yılı bir daha seçilirsek yapacaklarımız, beşinci yılı kalmadı zaten bitti. İkinci beş yıl için verilen projeler, birinci beş yılda yapılmayan projelerin aynısı olduğunu göreceksiniz. Yine plak tersine dönüyor. Yine hoş gelsinler, hayırlı olsunlar, şunları yapacağız, bunları yapacağız ve yapamadık gittik. Ama 5 yıl sonra seçilmemek üzere koltuğa oturursanız çok daha farklı işler yapabilirsiniz. Bir daha seçilmek gibi bir kaygınız olmayacak.”
Karabatak, Adıyaman kalesinin üstünde yapılaşmanın çok fazla olduğunu, surların da yeniden yapılması gerektiğini belirtti.
Yoğun ilgi göre yayında konuk Naif Karabatak izleyicilerden gelen soruları da cevaplandırdı.
Adıyaman Kent Konseyi’nin YouTube kanalında yayınlanan “Gurbetten Sılaya Adıyaman” programı Adıyaman dışında yaşayan hemşehrilerimizi konuk etmeye devam edecek.