Uluslararası Üniversiteler Konseyi (UIC) Kurucu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, Avrupa Üniversiteler Birliği Başkanlığına "darbe girişimi" ile ilgili mektup gönderdi.
UIC Kurucu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, Avrupa Üniversiteler Birliği Başkanlığına gönderdiği mektupta, "Uluslararası Üniversiteler Konseyi 2010 yılında Türkiye/Ankara merkezli uluslararası nitelikli kurulmuş, küresel, akademik bir kuruluştur. Kuruluşumuzda Avrupa, Asya, Afrika başta olmak üzere 29 ülke üye üniversitelerinden 150 rektör aktif görev almaktadır. Küremizin güçlü, Avrupa'nın saygın, İslam ülkelerinin lider ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti, Batı toplumları ile eşit ve adil haklara sahip entegrasyon, küresel hukuk sistemine uygun hak ve özgürlükler ile demokratik yapılanma, bireysel ve toplumsal hak ve özgürlüklerin düzenlenmesini büyük ölçüde hayata geçirmiştir. 15 yılda Türkiye Cumhuriyeti gerçek anlamda küresel barış, birlikte yaşama kültürü, bireysel yaşama kültürünün yaşayan ve yaşatan ülke konumuna getirilmiştir" dedi.
YÜZDE 52'Yİ HATIRLATTI
Azizoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye Cumhuriyeti millet, hükümet, devlet ve parlamentosu ile gerçekleştirmiş olduğu ulusal, bölgesel ve küresel barışa hizmet eden başarıları ülkemiz ve bölgemiz üzerinde emperyalist amaçları, kapital kazanım projeleri olan bazı dostlarımız ya da dost sandığımız ülkeleri rahatsız etmiş bu pozitif, demokratik değişim ve dönüşüme katkı sunacakları yerde yapılan haksız eleştiriler, ülkemiz ve toplumumuzun başarmış olduğu akademik, küresel hak ve özgürlükler, ekonomik ve bölgemizin coğrafi ve küresel barış, kardeşlik, huzur coğrafyası olmasını sağlayan diplomatik başarılarına engel teşkil edecek ülkemiz ve coğrafyamızı kaosların, iç savaşların, yönetim istikrarsızlıklarının olduğu ülke ve bölge haline getirmek için yoğun çaba sarf etmektedirler. Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren Batı toplumları ile adil ve hakça ekonomik, diplomatik ve kültürel ortaklık ve entegrasyonu amaçlayan ülkemizi dışlayan, hak ettiği saygı ve adil hak ve taleplerini yerine getirmeyen Batı toplumları, bölgenin ve küremizin saygın ve birçok Avrupa ülkesinin sahip olduğundan daha fazla demokratik hak ve özgürlüklere sahiptir. Çünkü inancı, kültürü, değer ve kavramları sadece insan odaklı ve insan önceliklidir. 40 yıldır ülkemizde ve tahminen 150 ülkede derin yapılanmalar sağlayan, yüce İslam'ı ve inançlarını kamufle aracı olarak kullanan, özellikle 17-25 Aralık 2013 tarihlerinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti'ne, demokratik seçimle işbaşına gelmiş hükümetine ve tüm toplumuna örtülü ve açık savaş ilan eden ve 79 milyon halkın bu vesile ile gerçek yüzünü gördüğü ve karşı duruş sergilediği, Türkiye Cumhuriyeti'ni kaoslar, iç savaşlar ile küresel üst aklı olan efendisi ya da efendilerinin himmetine muhtaç hale getirmek isteyen FETÖ terör örgütünün gerçek yüzünü görmüş oldu. 15 Temmuz 2016 tarihinde Türk toplumunun "peygamber ocağı" diye nitelendirecek kadar manevi hissiyatla bağlı olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki FETÖ terör örgütü mensupları; savaş uçakları, tanklar, ağır savaş araçları, savaş helikopterleri ile Türkiye Cumhuriyeti'ni işgal etme teşebbüsünde bulunmuştur. Fethullah Gülen Terör Örgütü'ne mensup ölüm makinesi askeri timler, demokratik seçimle yüzde 52 oy almış Cumhurbaşkanı ve ailesini öldürme amaçlı teşebbüste bulunmuştur. Özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın cesur liderliğinde siyasi görüşü, mezhep farklılığı, etnik yapısı ne olursa olsun toplumun bütün kesimleri birlikte karşı duruş sergileyerek tarihi kahramanlık destanı yazmış, savaş uçaklarını, tankları, savaş helikopterleri ve 149 general ve bunlara bağlı subay, askerlerini canlarını feda ederek mağlup etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm kurumlarının en stratejik ve mahrem alanlarına, küresel üst akılları olan efendilerinin de stratejik yapılanması ile 40 yıl boyunca yerleşen bu terör örgütü ve yapılanmasını içimizden temizlenmesi için üniversiteler ve akademik yapılar dahil olmak üzere evrensel hukuk gözetilerek ulusal geleceğimizi güvenli teminat altına almak için küremizin tüm devlet, ulus ve kurumlarının pozitif desteğine ihtiyaç hissettiğimiz bu zaman diliminde Avrupa Üniversiteler Birliği'nin kendilerine aktarılan yanlış ve maksatlı bilgiler ile haksız reaksiyon göstermek yerine Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ve akademik kurumlarıyla işbirliği ve iletişim içinde olarak doğru bilgilere sahip olmanızı ve doğru reaksiyon göstermenizi ülkemiz, dünya barışı ve akademik küresel entegrasyonlar için çok önem arz ettiğini bilmenizi rica ederim."