Hoca Ahmet Yesevi'nin portresini resmeden Manas Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Başbuğ, yaptığı çalışmaya ilişkin, "Yesevi'nin düşünce dünyasını vermeye çalıştım" dedi.
Manas Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Başbuğ, UNESCO'nun 2016 Hoca Ahmet Yesevi yılı anısına "63" ismini verdiği portreyi yaptı. Başbuğ, eserin ilerleyen dönemlerde Ahmet Yesevi Üniversitesi'nin Ankara'da yapacağı müzede sergileneceğini söyledi. 2016 yılının UNESCO tarafından Hoca Ahmet Yesevi yılı olarak kabul edilmesinin ardından böyle bir çalışma ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Başbuğ, "Çok değerli dostum Hayati Bice, Yesevi üzerine kitapları var, araştırmaları var. Kendisi daha önce bir kitap kompozisyonu seçmek için sosyal medyada anket açtı. O sosyal medyada yer alan resimler bir araya getirildi, oylama yapıldı. Oylamada benim 2006 yılında yaptığım portre öne çıkmıştı yüksek oy alarak ama o portre Ahmet Yesevi portresi değildi. Sadece "Yesevi'den Mevlana'ya" isimli bir tablomdu. Daha önce sergilenmişti Konya'da, Türk dünyasını temsil eden bir sergiydi. O öne çıkmıştı. Oysa o Yesevi'yi temsil eden bir portre olarak düşünülmemiştir. Günümüz Türkistan'ında yaşayan bir insan portresiydi" şeklinde konuştu.
2016'nın Yesevi yılı ilan edilmesi ile beraber bu resmi yapmaya başladığını anlatan Başbuğ, "Bununla ilgili sayısız araştırmalar yaptım. Türkistan'a da gitmiştim zaten, Hoca Ahmet Yesevi'nin bulunduğu o makamı ziyaret etmiştim. Orada da araştırmalarım ve çizimlerim oldu. Araştırmalar tabi oradaki giyim tarzına yönelikti. Kıyafetler oradaki çalışmaları inceledim. Sayısızca denseler çalıştım. Yapmış olduğum birçok eskiz var" ifadelerini kullandı.
Resmi yapmadan önce uzun süre araştırma yaptığını kaydeden Başbuğ, eserdeki detaylara ilişkin ise şu bilgileri verdi:
"Bu sene 850'nci yıl dönümü. O dönemin kıyafetlerini bilmemiz gerekir. Yani günümüzdeki bir kostümü o günün bir portresine giydiremeyiz. O sebeple biraz daha eski, günümüzde belki Türkistan'da aynı kıyafetler var ama başındaki giysi, sarık dediğimiz hocaların özellikle giyimi biraz farklı, üzerinde çapan dediğimiz hırka var. Burada bir yol var, tasavvuf bir yoldur. Burada bir ışık var, ışığın özellikle derinliğe doğru gitmesi tasavvuf düşüncesi ile ilgili ve portresindeki düşünce ile de Yesevi'nin düşünce dünyasını vermeye çalıştım. Çünkü bir düşünce adamıdır, fikir adamıdır kendisi. Türk kültür ve dünyasında önemli birleştirici bir rol oynamıştır."
"63 denmesinin sebebi ise maddi hayatla iletişimini kesmesi"
Eserin isminin 63 olmasının sebebini Hoca Ahmet Yesevi'nin maddi hayatla bağını keserek manevi hayata yönelmesi ile açıklayan Başbuğ, "Bunun sebebi ise Hoca Ahmet Yesevi, 63 yaşına geldiğinde Peygamberimiz 63 yaşında vefat ettiği için o da 63 yaşına gelince bu dünyada peygamberimizin yaşadığı yaştan daha fazla yaşamak istemiyor. Kendini maddi dünyaya kapatarak manevi dünyaya kendini veriyor ve kendini bir hücreye kapatıyor ve hayatını ibadetle geçiriyor. 63 denmesinin sebebi ise maddi hayatla iletişimini kesmesi" dedi.
Portrenin kitap kapağı ve posta pulu olarak kullanıldığına değinen Başbuğ, "Bu portreyi şuan Sayın Hayati Bice kendi kitabına bastı, PTT posta pulu olarak kullanıldı. Önümüzdeki sezon Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Ankara'da bir müze yapıyor. O müzeye konulacak, onun için üniversitenin koleksiyonuna girmiş olacak" diye konuştu.
Portrenin yapım süreci ile ilgili ise Başbuğ, 2016 Mart ayında çalışmalara başladığını, bitmesinin ise yaklaşık 1 ay sürdüğünü söyledi.