ABD Başkanı Donald Trump'ın, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile imzalanan ve nükleer savaş tehdidini azaltmaya yönelik en önemli adımlardan biri olarak değerlendirilen Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'nı feshedeceğini açıklaması dünyada kaygı ile karşılandı.
Trump hafta sonunda "Biz anlaşmada kalan taraf olduk ve anlaşmaya saygı gösterdik ancak Rusya ne yazık ki bu anlaşmaya saygı göstermedi bu nedenle anlaşmayı feshedeceğiz, anlaşmadan çekileceğiz." açıklamasında bulundu.
Trump'ın açıklaması dünyada sürpriz etkisi yaratırken başkent Washington'da özellikle de Pentagon'da oldukça sakin karşılandı.
Konuyla ilgili açıklama yapan Pentagon Sözcüsü Albay Rob Manning, Savunma Bakanı Jim Mattis'in, Başkan Trump'la aynı noktada olduğunu ve Rusya'nın daha önce defalarca söz konusu anlaşmayı ihlal ettiğini belirttiğini hatırlattı.
Manning, ABD'nin Çin'i de dahil edeceği yeni bir anlaşma arayışına girip girmeyeceğine dair soruları yanıtsız bıraktı.
ABD'li yetkililer anlaşmanın feshedilmesinin muhtemel yansımaları konusunda fikir vermekten kaçınırken yeni bir nükleer güç yarışına temkinli yaklaşıyor.
Uluslararası güvenlik uzmanları, iki ülkenin Trump'ın açıklamasından çok önce Orta Menzilli Nükleer Silah Anlaşmasının sınırlarını zorladığına vurgu yaparken nükleer kuvvetlere ilişkin ABD ile Rusya arasında yürürlükte iki anlaşma bulunuyor.
Washington ile Moskova arasında 2010'da imzalanan Yeni Stratejik Silahları Azaltma Antlaşması (New START) taraflara 700 fırlatma platformuna toplam bin 550 nükleer başlık konuşlandırma ve toplam 800 fırlatma sistemi bulundurma koşulu getiriyor.
New START antlaşması ağır nükleer silahları kapsarken, yürürlükteki Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması iki ülkenin menzili 500 ile 5 bin 500 kilometre arasında olan tüm karadan fırlatılan balistik ve seyir nükleer füzelerini imha etmesini şart koştu.
Bu anlaşma çerçevesinde iki nükleer güç 1 Haziran 1991'e kadar ellerinde bulunan bu özellikteki 2 bin 692 füzeyi imha etti.
Anlaşmaya Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Kazakistan, Belarus ve Ukrayna, Türkmenistan ve Özbekistan da katıldı.
ABD'den Rusya'ya anlaşmayı ihlal uyarısı
ABD, Rusya'yı ilk kez 2014'te eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde Orta Menzilli Nükleer Anlaşması'ndaki şartları taşıyan füze geliştirmekle suçladı.
Amerikan medyası istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberlerde deneme aşamasında olan füze sisteminin “SSC-8” olduğunu iddia etti.
Bu iddialara yanıt ABD Avrupa Komutanlığı ve NATO Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı Orgeneral Philip Breedlove'dan geldi.
Kongre'de bir oturumda konuşan Breedlove, Rusya'nın SSC-8 füzelerini kullanıma sokmasının Avrupa'da "cevapsız bırakılmayacak bir gelişme" olacağını dile getirdi.
Ancak geçen yıl, New York Times gazetesi Rusya'nın son birkaç yıldır geliştirip test ettiği SSC-8 nükleer başlıklı karadan fırlatılan güdümlü füze bataryasını, Volgograd yakınındaki füze test üssü olan Kapusting Yar'dan alıp operasyonel bir üsse konuşlandırdığı öne sürdü.
Pentagon, bu iddialara sessiz kalırken Moskova'nın uzun süredir anlaşmaya uymadığını savunmakla yetindi.
Trump'ın ilk emirlerinden biri nükleer modernizasyon
Trump, göreve başladığı ilk hafta Pentagon'a yaptığı ziyarette Savunma Bakanı Mattis'e ilettiği ilk genelgelerinden biri nükleer durum incelemesi hazırlaması ve Amerikan nükleer kapasitesinin 21. yüzyıl koşullarına uygun olup olmadığını tespit edilmesine yönelikti.
Trump'ın genelgesi ayrıca Pentagon'un balistik füze durum incelemesi de yapması talebinde bulunuyordu.
Bu incelemelere paralel olarak Trump yönetimi 2018 mali yılı savunma bütçesinde nükleer silah faaliyetleri için 10,37 milyar dolar ayırırken 2019 bütçesinde de 10,6 milyar dolar ayırdı.
2018 Nükleer Durum İnceleme Belgesi
Pentagon'un şubatta açıkladığı 2018 Nükleer Durum İnceleme Belgesi'nde ABD'nin nükleer kapasitesinin "nükleer ve nükleer olmayan saldırılara karşı caydırıcılık", "müttefik ve ortaklara güvence vermek", "caydırıcılığın çökmesi durumunda ABD hedeflerine ulaşmak" ve "belirsiz geleceği garanti altına almak" üzere modernize edilmesi gerektiği vurgulandı.
Belgede ABD'nin denizaltılardan fırlatılan balistik füze harp başlıklarını azaltıp bunun yerine Soğuk Savaş sırasında kullandığı denizden fırlatılan nükleer seyir füzelerini modernize ederek tekrar sahaya çıkarılacağı açıklandı.
Savunma Bakanı Mattis de Kongre'de belge hakkındaki soruları yanıtlarken, Rusya’nın nükleer anlaşmaları ihlal etmesi halinde ülkesinin elinde koz olarak bulunan denizde konuşlu seyir füzelerini tekrar devreye sokacaklarını ve düşük tesirli nükleer balistik füzeler geliştireceklerini belirtti.
ABD'nin nükleer envanteri, denizaltılardan fırlatılan balistik füzeler taşıyabilen 14 Ohio sınıfı denizaltı, 400 tek harp başlıklı Minuteman III füzelerinden oluşan karada konuşlu kıtalararası balistik füzeler, nükleer kapasiteli 46 B-52 ve 20 B-1 bombardıman uçakları ile F-15 uçaklarının taşıdığı havadan fırlatılan nükleer başlıklı seyir füzelerinden oluşuyor.
Projesi devam eden Columbia sınıfı yeni nesil nükleer kapasiteli denizaltıların yanı sıra yeni nesil B-21 Raider tipi nükleer kapasiteli bombardıman uçaklarının da 2020'nin ortalarında görev alacağı belirtiliyor.
ABD ile Rusya arasında nükleer restleşmesi
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, martta Federal Meclis üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, ABD’nin yeni Nükleer Durum İnceleme Belgesi'nde yer alan ifadelerin “endişe verici” olduğunu açıkladı.
Putin’in, "Kapasitesi ne olursa olsun Rusya'ya yönelik her türlü nükleer saldırının, nükleer savaş ilanı olarak addedileceği" ifadesi de dikkati çekti.
Su altında ilerleyen ve nükleer başlık taşıyabilen yeni bir drone yaptıklarını bildiren Rus lider ayrıca hiçbir ülkede bulunmayan füzeler geliştirdiklerini, sonbaharda denedikleri bu füzenin hava savunma sistemleri tarafından engellenemediğini ve dünyanın tüm noktalarına ulaşabilecek sınırsız menzile sahip olduğunu söyledi.
Buna karşı Pentagon Sözcüsü Dana White, ABD’nin nükleer kapasitesinin, Rusya’nın nükleer faaliyetlerine karşı caydırıcılık sağlamak için çeşitlendirildiğini ve Rusya’dan gelebilecek bir tehdide karşı “tam şekilde hazır olduklarını” açıkladı.
Sözcünün açıklamasında ABD'nin düşük tesirli nükleer silah kapasitesinin tekrar devreye sokulmasına ilişkin "Bunun Rusya’nın yaptıklarından dolayı olduğunu belirttik." ifadesi de dikkatlerden kaçmadı.
Tarafların karşılıklı adımları ve restleşmeleri iki Soğuk Savaş rakibinin nükleer silah yarışını çoktan başlattığı şeklinde yorumlanırken Trump'ın Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan çekileceğini neden şimdi açıkladığı henüz bilinmiyor.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton Moskova'ya yaptığı ziyarette Kremlin Sarayı'nda Putin ile bir araya geldi ancak görüşmeyle ilgili bilgi verilmedi.
Görüşmenin basına açık kısmında Putin, ABD'nin anti balistik füze anlaşmasından çekildiğini bildiklerini ve bunun hakkında çok konuştuklarını, bir süre önce de Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan çekilme niyetini duyduklarını ifade etti.
Putin'in "Bildiğim kadarıyla ABD'nin devlet armasında bir kartal tasvir ediliyor. Kartal, bir yanda 13 ok, diğer yanda ise barış politikalarının sembolü olarak 13 zeytin tanesinin bulunduğu zeytin dalını tutuyor. Sorum şu; Kartal zeytinleri yemiş, sadece oklar mı kalmış?" açıklaması da dikkat çekiciydi.