Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Ankara Hakimevi'nde yargı muhabirleriyle bir araya geldi.
Yeni adli yılın başlaması dolayısıyla çalışmalar hakkında bilgi veren Gül, yargılamalarda hedef süre uygulamasının başladığını, yargıya olan güveni güçlendirmeyi, sistemin şeffaflığını ve makul sürede yargılamayı sağlamayı amaçladıklarını anlattı.
Geciken dosyalarla ilgili çözüm üretme amacıyla çalıştıklarını vurgulayan Gül, dava ve soruşturma türlerini belirlediklerini, açılan bir davada hedef sürenin ne olduğunun ilgililerce bilindiğini ve takip edilmeye başlandığını bildirdi.
Hedef sürenin avukatlar, hakim savcılar, barolardan oluşan komisyon tarafından yapılan çalışmalarla belirlendiğini aktaran Gül, vatandaşların bu konuda 1 Ocak'tan itibaren bilgilendirileceğini söyledi.
Süreçte, hedef süreye ulaşabilen veya ulaşamayanların tespit edileceğini, böylelikle sistemdeki arızalı noktaların ortaya çıkacağını belirten Gül, sorunun nereden kaynaklandığının tespitini yapacaklarını ve çözümü buna göre geliştireceklerini kaydetti.
Gül, UYAP verilerine göre şu anda soruşturma evresinin, kasten adam öldürme suçunda ortalama 627 gün sürdüğünü, bunun için savcılık aşamasında hedef sürenin 150 gün olarak belirlendiğini bildirdi. Bakan Gül, ortalama 243 gün süren cinsel saldırı suçlarında 120 gün, ortalama 316 gün süren yağma suçunda ise hedef süreyi 90 gün olarak belirlediklerini aktardı.
Dava süreçleriyle ilgili hedef süreleri de açıklayan Gül, kasten adam öldürme suçunda ortalama 753 gün süren davaların, ortalama 776 gün süren nitelikli dolandırıcılık davalarının ve ortalama 558 gün süren uyuşturucu ticareti davalarının 300-390 gün arasında sonuçlanmasını hedeflediklerini anlattı.
Bakan Gül, "İlla davanın geldiğinde 10 günde bitip bitmediğini değil makul sürede yargılama arıyoruz. Çabamız budur. Çok hızlı yapacağız diye mahkeme de delilleri toplamadan karar verecek değil." dedi.
İstinaf mahkemeleri
Adalet Bakanı Gül, 2016'da 7 yerle başlayan istinaf mahkemelerinin sayısının 11'e çıktığını hatırlatarak, kurulduğu günden bu yana istinafa gelen dosya sayısının 1 milyon 200 bin civarında olduğunu, bunlardan 836 bininin yani yüzde 68'inin sonuçlandığını dile getirdi.
Arabuluculuk uygulamasıyla ilgili de bilgi veren Gül, zorunlu hale gelen uygulamayla iş mahkemelerinde yüzde 74 daha az dava açıldığını söyledi.
Çocukların icra yoluyla alınması
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Gül, bir soru üzerine boşanmış ailelerde çocukların icra yoluyla teslim alınmasına da değindi. Çocuğun anne ya da baba tarafından teslim edilmemesi halinde devlet otoritesi olarak icra müdürlüğünün devreye girdiğini, kararın icrası için 600-700 lira ücret ödendiğini belirtti.
Maliye ve Hazine Bakanlığıyla da görüştüklerini ve çocuğun tesliminde bir irade ortaya koyduklarını aktaran Gül, bu konudaki çalışmayı daha önce Bakanlar Kuruluna sunduklarını ancak Meclisin tatile girmesi nedeniyle görüşülemediğini hatırlattı.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile yürüttükleri çalışma sonucu çocuğun icradan ücret ödenerek teslim alınmasına yönelik düzenlemenin kaldırılmasının netleştiğini ifade eden Gül, "Bu konudaki temel yaklaşımımız çocuğun üstün yararını korumak. Bu konuda Aile Bakanlığı ile sorunun çözümünü arzu ediyoruz. Boşanmalarda hesap çocuklar üzerinden görülmeye çalışılıyor. Çocuk burada anlaşmazlığa alet ediliyor. Çocuğun üstün yararını en başta anne babaların koruması, çocuğun ihtilaflarda kullanılmaması gerekir. Yakın zamanda, çalışmaya son halini verdiğimizde Meclis iradesine sunacağız. İvedilikle Meclisten geçeceğine inanıyorum." diye konuştu.
MHP'nin af teklifi
MHP'nin af teklifinde ısrarcı olduğu, af getirilmese bile kısmi infaz düzenlemesi talep edildiği belirtilerek, bu konuda bir çalışma olup olmadığının sorulması üzerine Gül, "Oradaki tutum belli. Cumhurbaşkanımızın söylediğini üzerine söyleyeceğimiz bir şey yok. Yeni yapılacak cezaevi inşaatlarıyla alakalı standartları artırma çalışmalarımız devam ediyor. Afla ilgili bir gelişme olursa haberiniz olur." diye konuştu.
FETÖ davalarının ne zaman tamamlanacağına yönelik soruya karşılık Gül, davaların darbe davaları ve örgüt üyeliği davaları olarak ayrı yürütüldüğünü, kamuoyunun özellikle darbe girişimine ilişkin davaların sonuçlanmasını beklediğini söyledi.
FETÖ davalarında toplam 32 bin 370 tutuklu ve hükümlü bulunduğunu aktaran Gül, "289 darbe davasının 203'ü sonuçlandı, 86'sı devam ediyor. 4 bin 91 sanık var. Bu davaların hızlanmasıyla ilgili UYAP ile BTK'yı entegre ettik. Ağır ceza mahkemesi, personel ve duruşma salonlarının sayısını artırdık. Hakim savcılarımız büyük bir gayretle çalışıyor. Belki Akıncı ya da sanık sayısı fazla bir iki dava biraz sarkabilir ama onun dışında bütün darbe davalarının bu yıl sonu itibarıyla biteceğini ümit ediyoruz. Bu Türk yargısının büyük bir başarısıdır." ifadelerini kullandı.
Bir gazetecinin süresiz nafakayla ilgili sorusu üzerine Gül, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile konuyu çalıştıklarını, Avrupa uygulamalarını da incelediklerini, bu konudaki temel yaklaşımlarının tarafları mağdur etmeden sorunu çözmek olduğunu anlattı.
Danıştay saldırısı davası
Danıştay saldırısı davası sanıklarından Osman Yıldırım'ın ev hapsine mahkum edildiği belirtilerek, diğer sanıkların da açık cezaevine geçebilecekleri iddiasının hatırlatılması üzerine Gül, "Yeni bir karar, gerekçesi, diğer hususları yazılacaktır. Elbette savcılık eksik görmesi halinde itirazını yapacaktır. Süreci beraber takip edelim ama bu konuda asla bir gevşeklik, ihmal olmayacağına inanıyorum." diye konuştu.
ABD'nin Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı hakkındaki kararının, iade süreçlerini etkileyip etkilemediği yönündeki soru üzerine de Gül, FETÖ üyelerinin iadesiyle ilgili hususların her ülkeyle yoğun şekilde devam ettiğini söyledi.
Gül, uluslar arası sözleşmeler bulunduğunu hatırlatarak, "Ümit ediyoruz uluslararası hukukun gereğini yaparlar." dedi.
"Yargı kişilerle değil, sistem üzerinden yürür"
Bir gazetecinin Amerikalı rahip Andrew Brunson'a ilişkin davanın savcısının görev yerinin değiştirildiği yönündeki haberleri hatırlatması üzerine Gül, şöyle konuştu:
"Bunlar ihtiyaç halinde yapılan şeylerdir. Ama dosyaya bakan savcı değil, bildiğim kadarıyla. İzmir'de Başsavcının yapmış olduğu tasarruflardır. Yargı kişilerle değil, sistem üzerinden yürür." değerlendirmesinde bulundu.