Skandal ifadeler sarf eden ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ı hedef alan MHP lideri Bahçeli, "Bolton musun, Dalton musun bilmem, ama şunu açıkça sorarım; Türkiye bağımsız ve egemen bir devlet olarak neyi nasıl yapacağını sana ve patronlarına mı soracaktı? Bu ne küstahlıktır, nasıl bir terbiyesizliktir" dedi.
Partisinin Meclis Grup Toplantısında konuşan Bahçeli, son dönemlerde artan sosyal şiddetin, yoğunlaşan toplumsal gerginliğin fazlasıyla kaygı uyandırıcı olduğunu belirterek, "Özellikle 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerine yaklaştıkça ihtilaf ve anlaşmazlıklar alarm verici boyutta serpilmektedir. Bize öyle geliyor ki gizli ve gizemli eller devrededir. Kavga, kargaşa ve kutuplaşma sanki özel olarak kurgulanıp toplumsal bünyeye zerk edilmektedir. Hatırlarsanız 2018'de de suç ve şiddetin envaı türüne şahitlik edilmişti. 2019'a girdiğimiz andan itibaren bu cephede değişen pek bir şeyin olmadığı görülmektedir. Sosyal dokumuzu bozmak, siyasi dengemizi baltalamak, toplumsal huzurumuzu boğazlamak için biteviye tezgâh ve tertipler imal edilmektedir. Mesela 31 Aralık gecesi, İstanbul Taksim'deki yılbaşı kutlamaları esnasında Suriyeli sığınmacı olduğu iddia edilen bir grubun Suriye bayrağı açması çok ciddi infiale yol açmıştır. Açık bir provokasyon olduğu neredeyse kesin olan bu olayın kimler tarafından planlandığı, hangi amaçlarla tedavüle sokulduğu enine boyuna araştırılmalı, arkasındaki melun ve melanet hevesler mutlaka deşifre edilmelidir. Konu önemlidir, ihmali halinde ağır sonuçlar doğacaktır. Benzeri tahrik ve tacizler ülkemizin farklı il ve ilçelerinde zaman zaman vuku bulmaktadır. Milletimizin sinir uçlarıyla oynanmakta, sabrı test edilmektedir. Cepheleşmeler kasti olarak bilenmekte, hassasiyetler kaşınmaktadır. Casusların kindar kışkırtmalarına, işbirlikçilerin karanlık faaliyetlerine azami dikkat ve uyanıklık göstermek lazımdır. 31 Mart öncesi ülkemizin huzurunu kaçırmak istiyorlar. Sokakları karıştırmayı projelendiriyorlar. 1 Nisan sabahı için hazırlık yapıyorlar. Toplumsal uyum ve düzenin mukavemetini kırmayı amaçlıyorlar. En küçük bir kıvılcımın nelere yol açacağını, nasıl bir yıkım ve enkaza kapı aralayacağını engin bir kavrayışla yorumlayıp buna müzahir tedbir geliştirmek bize göre zarurettir. 16 Aralık 2018'de, Sakarya'nın Hendek ilçesinde birçok suçtan sabıkası bulunan bir şahsın işlemiş olduğu cinayet birden bire Türk-Kürt karşıtlığına alçakça büründürülmüştür. Bu konuda vahşi bir tuzak kurulmuştur. Kandil'deki terör elebaşları sosyal medya aracılığıyla sahte hesaplar açtırarak Kürt kökenli vatandaşlarımıza kötü muamele yapıldığını, açıktan ve acımasızca saldırıldığını iddia ederek fitneyi alevlendirmişlerdir. Oldukça riskli, oldukça tehlikeli, oldukça kışkırtmalara müsait ortam ve zemin maalesef bütün çıplaklığıyla karşımızdadır. Bu düşmanlıkların hepsi üst bir akıl tarafından planlanıp toplumsal hayata indirilmektedir. 31 Mart 2019'a kadar bu kapsamda daha da fazla olay ve gelişmeye şahit olma ihtimali ziyadesiyle vardır ve fazladır. Sosyal ve ekonomik memnuniyetsizliklerin siyasal itiraza dönüşmesi için titiz bir çaba harcanmaktadır. 31 Mart 2019'da zilletin öne çıkması, hezimetin önümüzü kesmesi amacıyla hummalı ve huşunet dolu bir gayret sarf edilmektedir. Türk milletinin bu bayat senaryolara karnı toktur. 24 Haziran 2018'de milli uyanışı kundaklayamayan, milli dirilişe engel olamayan iç ve dış odaklar 31 Mart 2019'da da aynısına mahkûm olacaklar ve sukutu hayale uğrayacaklardır. CHP'sinden İP'ine, HDP'sinden PKK ve FETÖ'süne kadar kim Türkiye'nin tarihsel yürüyüşünü kesmek istiyorsa onunla hesabımız mahşere kalmadan bu dünyada görülecektir. Türk milleti cevheri de görüyor, çürüğü çarığı da biliyor. Hiç kimse şansını fazla zorlamasın. Hiç kimse nifakı geçim kapısı, namertliği ümit çeşmesi görmesin. Herkes ayağını denk alsın. Biz de ne verilecek toprak parçası, ne vazgeçilecek insan varlığı, ne de çizilecek sınır hattı asla yoktur. Aksini iddia edenlerin ya canıyla zoru, ya da cehaletiyle sorunu vardır ve bunlarla mücadele bizim mukaddes bir vazifemizdir" ifadelerini kullandı.
ABD'YE SERT TEPKİ
Skandal ifadeler sarf eden ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ı da eleştiren Bahçeli, "Bugün Fırat'ın doğusu fitnenin boynudur. Bu boyun vurulmalıdır, bu boyun bedeninden koparılmalıdır. Refakatçisi Emperyalizm olan Rojava projesi tedavülden kaldırılmalıdır. Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğünü sakatlayacak, Türkiye'nin milli güvenliğini sabote edecek her türlü mütecaviz tertibe karşı uyanık olmak zaruridir. Zahmetsiz rahmet olmayacağına göre, zahmetlere katlana katlana huzur ve zafer şafağına inanıyor ve ümit ediyorum ki milletçe ulaşılacaktır. Değerli Milletvekilleri, ABD Başkanı Trump 19 Aralık 2018'de IŞİD'i yendiklerini iddia ederek Suriye'den çekileceklerini, 20 Aralık 2018'de de askerlerinin eve döneceğini duyurmuştu. Bu açıklama bir anda tüm dikkatleri Suriye'ye çevirmişti. Trump Suriye'deki ABD varlığını devamlı sorgulamış, geri döneceklerini farklı zaman ve zeminlerde ifade etmişti. Beyaz Saray sözcüleri tarafından Suriye'den çekilme takvimi duyurulmuş, en geç yüz gün içinde bu çekilmenin tamamlanacağı, dışişleri personelinin 20 Aralık 2018'den itibaren 24 saatte ülkelerine döneceği ifade edilmişti. Ne var ki, Suriye'den çekilmenin kapsam, sınır ve boyutunun ne olacağı, bu kararın taktik mi yoksa stratejik mi olduğu, önceliklerin ve önem sıralamasının değişip değişmediği netlik kazanmamıştı. Biz Trump'ın Suriye'den geri çekilme iradesine kuşkuyla baktık, ihtiyatla yaklaştık. Bir dediği diğerini tutmayan, sabah başka akşam başka konuşan bir şahsın ne dediğinden daha çok ne yapmak istediğini, neleri amaçladığını yorumlamak en mantıklı yoldur. Gerçekten de Trump bir süre sonra Suriye'den çekilme kararı konusunda bir zaman dilimi vermediğini ifade etmiştir. ABD askerlerinin Suriye'den yavaş yavaş çekileceğini söylemesinden kısa bir süre sonra "ben hiçbir zaman hızlı ya da yavaş demedim" açıklamasında bulunan bizzat Trump olmuştur. Sonra dönüp "Suriye'den çekilme planıyla ilgili yaptığım ilk açıklamalarda bir değişiklik yok" diyen de kendisidir. ABD Başkanı daha ileri giderek "Suriye'den çekilsek bile Kürtleri korumaya devam etmek istiyoruz" demiştir. Bu ülkenin Dışişleri Bakanı patavatsızlık ve pervasızlıkta çıta yükselterek aynen şöyle konuşmuştur: "Kürtlerin Türkler tarafından katledilmemesi konusunun güvenceye alınması Amerikan misyonunun hala önemli bir parçasıdır." Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı ise Türkiye'ye gelmeden tavaf ettiği İsrail'de skandal bir açıklamaya imza atmış ve şunları dile getirmiştir: "Kuzey Suriye'den çekilmek için bir takvim yok. Çekilmenin gerçekleşmesi IŞİD kalıntılarının temizlenmesi ve Türkiye'nin ABD'nin müttefiki Kürt savaşçıların can güvenliğini garanti etmesine bağlıdır." Fren tutmayan bu doğan görünümlü şahin, Ankara'nın ABD ile tam koordinasyon halinde olmadığı sürece Suriye'ye askeri harekât yapmamasını zehirli bir dille beyan etmiştir. Bolton musun, Dalton musun bilmem, ama şunu açıkça sorarım; Türkiye bağımsız ve egemen bir devlet olarak neyi nasıl yapacağını sana ve patronlarına mı soracaktı? Bu ne küstahlıktır? Nasıl bir terbiyesizliktir? Kürtleri koruyacaklarmış, Kürtlerin Türkler tarafından katledilmemesini güvenceye alacaklarmış, müttefikleri Kürt savaşçılarmış. Trump'a diyorum, Pompeo'ya sesleniyorum, Bolton'a duyuruyorum; müttefiki olduğunuz insan kasaplarının, bölücü hainlerin Kürt kökenli kardeşlerimizle en ufak ilgi ve alakaları kesinlikle yoktur. Bunlar teröristtir, katildir, canidir, görüldükleri yerde imhaları vaciptir. PKK/YPG'yi Kürt kökenli kardeşlerimizle ilişkilendirmek ahlaksız bir sapmadır, adi bir saptırmadır, alçak bir sapkınlıktır. Gerek ülkemizde, gerek Suriye'de, gerekse de Irak'ta yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimize sevgi ve hürmetimiz tarifsizdir. Onlarla hiçbir alıp veremediğimiz yoktur, olamayacaktır. PKK/YPG başka, Kürtler başkadır. Bunun ikisini karıştıran, doğruyla yanlışı birbirine katan, teröristlere Kürt yakıştırması yapan ABD sap yiyip saman öğütmektedir" dedi.