MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye'nin kaybettiği bir ortamda haksız kazanç peşine düşenler, kar hevesine kapılanlar damgalı işbirlikçilerdir, esasen yeri ve yurdu olmayan vatansızlardır" ifadelerini kullandı.
MYK toplantısı sonrasında yazılı bir açıklama yapan Devlet Bahçeli, Türkiye'nin jeopolitik tehditlerin, ekonomik operasyonların, sosyal ve siyasal gerginliklerin menfi sonuçlarına, müfrit sarsıntılarına maruz kaldığını belirterek, "Karşı karşıya olduğumuz tablo hakikaten de alarm ve kaygı vericidir. Meşum ve muhasım odaklar Türkiye'yi kontrol edilebilir, bunun yanı sıra yönetilebilir bir istikrarsızlık sarmalına sürüklemek, hatta sabitlemek heves ve emelindedir" dedi.
"Bir yanda melun ekonomik ablukayla mücadele edilirken, diğer yanda sınırlarımızın hemen dibinde, mücavir alanlarda, kısaca Suriye özelinde malum felaketler tekrar gözlerini açmış, milli güvenliğimizi tam karşı cepheden tehdit etmeye başlamıştır" açıklamasında bulunan Bahçeli, "Türkiye'nin sosyal dokusunu tahrip, ekonomik bünyesini tarumar etmek için kollarını sıvayan küresel spekülatörler, harekete geçen siyasi elitler, sipere yatan sermaye çeteleri her türlü karanlık senaryoyu müştereken sahneye sürmüşlerdir. Husumet takviye, hıyanet tahkim edilmiş durumdadır. Ekonomik tetikçilerin suikastları aralıksız devam etmektedir. Ülkemiz aleyhine dolaşıma sokulan vahim iddialar kimi zaman manşetlerde sergilenmekte, kimi zaman gazete köşelerinde sahnelenmekte, kimi zaman da uluslararası derecelendirme ve mali kuruluşların raporlarıyla servis edilmektedir. Enflasyon canavarındaki dikkate alınması gereken kımıldama, döviz fiyatlarında fren tutmayan tırmanma, dış finansmana duyulan talep ve günden güne artan ihtiyaç ülkemizin ekonomik manzarasındaki bozulmayı işaret edecek boyutlardadır" ifadelerini kullandı.
"HİÇ KİMSE KRİZ ÇIĞIRTKANLIĞI, KAOS ŞAKŞAKÇILIĞI YAPMAMALIDIR"
Bahçeli, açıklamasına şöyle devam etti:
"Geldiğimiz bu aşamada Türkiye'ye ekonomik cehennem yaşatmak isteyen, bu kapsamda siyasal cendereye sokmayı hedefleyen düşman çevreler tüm hatlarıyla, tüm silahlarıyla, tüm imkanlarıyla saldırıya geçmişlerdir. Ancak milli asalet, militan adaveti yenecek, üstesinden gelecek, alt edecek güç ve kudrettedir. Elbette Türkiye'nin yıkımına hizmet eden kim olursa olsun mahcup ve mağlup olması kaçınılmaz olacaktır. Çünkü tarihin hiçbir döneminde işgal niyetleri iman ziynetine, irade keyfiyetine üstünlük kuramamış, bundan sonra da kuramayacaktır. Türkiye ekonomisinin normale dönmesi, denge ve istikrara kavuşması siyasi temkin ve tedbir, milli dayanışma ve uyanışla muhakkak sağlanacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi ülkesine güvenmekte, zor günlerin aşılacağına can-ı gönülden inanmaktadır. Hiç kimse kriz çığırtkanlığı, kaos şakşakçılığı yapmamalıdır. Hiç kimse yangından mal kaçırma düşüklüğüne, karışıklıktan parsa toplama yanlışına ve siyasi rant arayışına tevessül etmemelidir. Türkiye'nin kaybettiği bir ortamda haksız kazanç peşine düşenler, kar hevesine kapılanlar damgalı işbirlikçilerdir, esasen yeri ve yurdu olmayan vatansızlardır."
"TAHRAN ZİRVESİ VE CENEVRE GÖRÜŞMELERİ TARİHİ ÖNEM VE DEĞERDEDİR"
Suriye'de yaşanan gelişmelere de değinen Bahçeli, "Türkiye ekonomisindeki sıkıntıların yanında Suriye'nin kuzeybatısındaki askeri gerginlik, sıcak çatışma ortamı sürekli olarak derinleşmektedir. İdlib; fokur fokur kaynayan kazana, fitili ateşlenmek üzere olan dinamite dönüşmüştür. Yapılan açıklama ve yorumlardan anlaşıldığı kadarıyla, İdlib merkezli olası çatışmaların şimdiye kadar bölgede yaşananların en kanlısı olabileceği değerlendirilmektedir. Türkiye sınırına milyonlarca Suriyeli sığınmacının yığılması da bir diğer açmaz ve sancılı vakadır. Esad rejiminin aralarında PKK'lılarında olduğu silahlı gruplarla dört farklı noktadan İdlib'e saldırı düzenlemesi mümkün ve muhtemel görülmektedir. Rusya periyodik olarak İdlib'i bombalamakta, ABD ise her türlü ihtimale göre hazırlığını yapmaktadır. İdlib'e yönelik operasyonların Türkiye'nin milli bekasını tehlikeli şekilde yıpratacağı, ağır neticelere davetiye çıkaracağı açıktır, ortadadır. Bu nedenle siyasi ve diplomatik temaslarla, aynı zamanda Astana ruhuna müzahir bir çalışma ve görüşme trafiğiyle İdlib meselesinin çözüm yolları aralanabilecektir. 7 Eylül 2018'de yapılacak Tahran Zirvesi, bununla birlikte Türkiye, Rusya ve İran heyetleri arasında 10-11 Eylül 2018 tarihlerinde İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenecek görüşmeler çok önemlidir, İdlib için kader anına tekabül etmektedir. İdlib'e yapılacak saldırının geri sayımının devam ettiği, ayrıca 10 Eylül'ün son gün olarak iddia edildiği bir süreçte, önümüzdeki Tahran Zirvesi ve Cenevre görüşmeleri tarihi önem ve değerdedir. 2254 Sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına ilave olarak Soçi Zirvesi Sonuç Bildirgesi, Astana Mutabakatı ve karşılıklı iyi niyetli tutumlarla Suriye barışı ve ateşkes kararının devamı asgari seviyede de olsa sağlanabilecektir. Bilhassa ifade etmeliyim ki Türkiye'nin yeni bir sığınmacı dalgasına katlanması, hazmetmesi, hatta kabul etmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu gerçeğin herkesçe bilinmesi şarttır. Halen Suriyeli sığınmacılardan kaynaklanan pek çok sorunumuz varken, bunun üstüne yeni bedellerin ve telafisi çok zor olacak yeni yüklerin ilavesi asla tasvip etmeyeceğimiz bir hata olacaktır. Parti olarak ülkemizde misafir edilen Suriyelilerin aşama aşama ülkelerine dönmelerini milli beka ve demografik istikbalimiz açısından mecburiyet gördüğümüz de bir gerçektir" açıklamasında bulundu.
"SORUMLULUK BİLİCİYLE VE İŞBİRLİĞİ KANALLARI AÇIK TUTULARAK 2023'ÜN TÜRKİYESİ'NE ULAŞILMALIDIR"
Açıklamasında MYK'da alınan kararlara ilişkin de bilgi veren Bahçeli, şunları kaydetti:
"İç ve dış sorun alanlarının katlanıp genişlediği bir zamanda, Merkez Yönetim Kurulumuzun ve Merkez Disiplin Kurulumuzun asil ve yedek üyeleri toplanarak gelişmeleri görüşmüşlerdir. Ekonomideki son gelişmeler, bölgesel ve küresel ilişki ağlarının seyri, önümüzdeki Mahalli İdareler Seçimleri kapsamlı şekilde değerlendirilmiştir. Partimizin 31 Mart 2019'da yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri'yle ilgili takip edeceği 4 aşamalı stratejik duruşu ele alınmış, nihai olarak üzerinde tam bir mutabakat sağlanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, Mahalli İdareler Seçimlerini milli beka üzerinden okumakta, yeni hükümet sisteminin doğasına uygun tecelli etmesini samimiyetle temenni etmektedir. 31 Mart 2019'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tartışmaya açmak için pusuya yatmış olan defolu ve fason siyasi zihniyetlere asla fırsat verilmemeli, sorumluluk biliciyle ve işbirliği kanalları açık tutularak 2023'ün Türkiyesi'ne ulaşılmalıdır. Anlaşarak, konuşarak, uzlaşarak, kucaklaşarak, milli meselelerde aynı hizada buluşarak her engelin aşılacağı, her badirenin geçileceği, parlak ve huzurlu günlere cumhurun iradesiyle vasıl olunacağı asla hatır ve hafızalardan çıkarılmamalıdır. Unutulmasın ki, 31 Mart 2019'da sadece belediye başkanı, sadece belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi veya muhtar seçilmeyecektir. Bunların üstünde ve ötesinde Türkiye'nin geleceği, Türk milletinin gelecek hedefleri belirlenecek ve bir kez daha tescil edilecektir. Bugünkü MYK ve MDK ortak toplantımızda TBMM Başkan Vekili olarak seçilen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Celal Adan'dan boşalan Siyasi İşler, Parlamento ve Hükümet İlişkilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına İstanbul Milletvekilimiz Sayın İsmail Faruk Aksu, Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Sefer Aycan'ın istifasıyla boşalan Parti İçi Eğitim, Siyaset ve Liderlik Okulundan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına İdari, Mali ve Teknik İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Bursa Milletvekilimiz Sayın Mustafa Hidayet Vahapoğlu, bu suretle İdari, Mali ve Teknik İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığına da Sayın Kadir Şekerci seçilerek atanmışlardır. Başkanlık Divanımızın yeni üyelerine görevlerinde başarılar diliyor, Milliyetçi Hareket Partisi'nin sorumlu, milli, ilkeli, ahlaklı, önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben diyen siyaset çizgisinden asla taviz vermeyeceğini tekraren ifade ve ilan ediyorum."