Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMU) Öğrenci Konseyi, Samsun Genç Memur-Sen ve Samsun Cihannüma Derneği tarafından düzenlenen "28 Şubat Darbesi, Toplumsal Etkileri ve Yeni Anayasa Süreci" konulu panele katıldı.
OMÜ Atatürk ve Kültür Merkezindeki panelin açılış konuşmasını yapan Kurtulmuş, Samsun'da olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, paneli düzenleyenlere de teşekkür etti.
Türkiye'de bundan sonra bir daha 28 Şubat, 27 Mayıs, 12 Eylül, 15 Temmuz olmasın diye gayret sarf edilmesi, söz ve kararın da esas sahibi olan millete bütünüyle bırakılması gerektiğini belirten Kurtulmuş, bu toplantıların, gençlerin yakın tarihlerini tanımalar için bir fırsat olduğunu aktardı.
28 Şubat sürecinde eşi Prof. Dr. Sevgi Kurtulmuş ile İstanbul Üniversitesinde doçent olarak görev yaptıklarını aktaran Kurtulmuş, o dönemde yaşadıklarını kendilerinin ve Allah'ın bildiğini söyledi.
Sevgi Kurtulmuş'un, o dönemde, İstanbul Üniversitesi yönetimi tarafından başörtüsü yüzünden üniversiteden atıldığını vurgulayan Kurtulmuş, bu şekilde üniversiteden, memuriyetten atılan yüzlerce kişinin olduğunu, hala mağduriyetleri devam eden çok sayıda kişinin de bulunduğunu bildirdi.
Kurtulmuş, o dönemde kendi iradesine sahip çıkanların ve mücadele edenlerin hayattan başarıyla çıktıklarına işaret ederek, "28 Şubat'ın postal yalayıcılarının ne isimleri, ne cisimleri, ne simaları bu millet tarafından asla hatırlanmaz. Ama 28 Şubat'ın mağdur etmeye kalktığı kitleler bugün memleketi yönetiyor, o kitleler bugün, ciddi bir şekilde ülkesine, demokrasisine ve geleceğine sahip çıkıyor." ifadesini kullandı.
"Millette ne varsa mecliste de olacak"
O zaman bir tek başörtülü milletvekiline tahammül edilmediğini anacak şimdi TBMM çatısı altında onlarca başörtülü milletvekilinin bulunduğunu anımsatan Kurtulmuş, millette ne varsa mecliste de var olmaya devam edeceğini belirtti.
Türkiye’nin çok sayıda darbe ve darbe teşebbüsü yaşadığını anlatan Kurtulmuş, bunların en sonuncunun da 15 Temmuz olduğunu dile getirdi. 15 Temmuz'un bütün darbe teşebbüslerinden ve darbelerden ayrıldığına dikkati çeken Kurtulmuş, Anadolu ve Rumeli topraklarının gördüğü en büyük ihanet hareketinin 15 Temmuz'daki FETÖ’nün ihanet hareketi olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, Türkiye’de darbelerin, darbe teşebbüslerinin neden yaşandığının iyi anlaşılması gerektiğine değinerek, bu konuda üç temel değerlendirme yapmanın mümkün olduğunu söyledi.
Bu temel nedenlerden birisinin "zihniyet çözülmesi, zihniyet dağılması" olduğunu aktaran Kurtulmuş, tamamen milletin değerlerine yabancı, milletin değerlerini değiştirmeyi kendisine hedeflemiş olan, Batı karşısında Türkiye’nin geri kalışının sebebi olarak da Türk kültürü, inanışı ve yaşantısını gören bir güruhun, bir mütegallibe aydınının, Türkiye’nin ve Osmanlı’nın başına musallat olduğunu ifade etti.
Kurtulmuş, "Sultan Abdülhamid Han'ın tahttan indirilmesinin arkasındaki kullandıkları akıl da budur, 28 Şubat ve 15 Temmuz'daki akıl da budur. Bunlar, milleti dönüştürmek isterler. Milletin değerleriyle düşünceleriyle kıyafetleriyle şarkılarıyla türküleriyle uğraşırlar." diye konuştu.
Geçmiş dönemde, devletin radyolarında 2,5 sene Türk sanat musikisinin, Türk halk musikisinin yasaklandığını anlatan Kurtulmuş, Sinan Çetin’in, "Bu bir emirdir mutlu ol" konulu kısa filminin de izlenilmesi tavsiyesinde bulundu.
"28 Şubat’ta niçin başörtüsü sembol olarak seçildi?" diye soran Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bir metrekare var mı başörtünüz? Bir metrekarelik başörtüsünden rejim mi değişir, devlet mi değişir? Bu adamların kafası ters çalıştığı için, kendi ters çalışan zihniyetlerine milleti uydurmak için milletin kıyafeti ile uğraşırlar. Şimdi gülüp geçiyoruz. Böylesine bir meseleyi, bu milletin örfünün, günlük hayattaki parçası olan bir meseleyi niçin 28 Şubat siyasi programının gövdesine, merkezine oturtturdu. Onlarda herhalde kafası çalışmayan adamlar değil? Ama bu millete bir ders vermek gerekirdi, bu millete bir hesap sormak gerekirdi, onun için dediler ki başörtünüzü açacaksınız. Bu zihniyet dünyası, Allah’a çok şükür artık yıkılıyor. Bir avuç azınlık, sırça saraylarda oturarak artık bu memlekette kimseyi hizaya sokamazlar, o devirler geride kaldı. Köprünün altından çok sular geçti. Bunlar, milleti değiştirme fonksiyonunu kendilerinde görüyorlar. Buna, bu millet asla müsaade etmeyecektir."
"Zihniyetin dışa vurumundan başka bir şey değildir"
Kurtulmuş, eski alışkanlıkların son günlerde yeniden nüksetmeye başladığını belirterek, şu görüşlere yer verdi:
"Manşetler atılıyor, Karargah rahatsız. Karargah rahatsız falan değil, birilerinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Türkiye’de milletin seçtiği sivil iradeyle hükümetle uyumlu çalışmasından rahatsız olduğu aşikardır, onda şüphe yok. Herkes kendi işine bakacak. Medya kendi işine bakacak, bürokrasi kendi işine bakacak, askeri bürokrasi kendi işine bakacak, hükümet de kendi işine bakacak. Mevcut hükümet milletin verdiği reylerle desteklerle milletin vermiş olduğu yetkiyle iş başındadır ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz de mevcut hükümetin emrindeki kuruluşlardan birisidir ve öyle olacaktır. Alışkanlık var ya, bir manşet atacaklar araya fitne sokacaklar. Bir manşet atacaklar, Türkiye’de yeniden millete nizam vermeye gayret edecekler. 15 Temmuz fitne hareketinin, Türk Silahlı Kuvvetlerine ne kadar ağır bedeller ödettiğini en iyi bilen şu andaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin yöneticileridir, mensuplarıdır.
Türk Silahlı Kuvvetlerine 15 Temmuz, sadece içindeki bir kaç tane hain ve eşkıyanın varlığı dolayısıyla değil, onların ortaya çıkardığı güvensizlik ortamı dolayısıyla değil, tarih boyunca ordumuza en büyük zararı vermiştir. Şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri, 15 Temmuz’dan aldığı dersle de artık kendisine verilen görevleri yapacak, Türkiye’nin önemli bir kuruluşu olduğunun farkındadır. Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki FETÖ’cü hainleri temizleyebildiği için bugün Fırat Kalkanı Operasyonu'nu yapabilmekte, terörle bu kadar etkin bir şekilde mücadele edebilmektedir. Açık söyleyeyim, FETÖ’nün bu hain unsurları, Türk Silahlı Kuvvetlerinden temizlenmiş olmasaydı, inan El Bab, Cereblus operasyonu da yapılmaz, terörle bu kadar sıkı mücadele edilemezdi. Şimdi birileri bundan rahatsızlık duyuluyor anlaşılan, birtakım rahatsızlık ifade eden manşetleri ortaya koyuyorlar. Aslında bu manşetler de bir zihniyetin dışa vurumundan başka bir şey değildir."
Bu arada Kurtulmuş, konuşması sırasında, Samsun Valisi İbrahim Şahin tarafından temin ettirilen Sinan Çetin’in, "Bu bir emirdir mutlu ol" konulu kısa filmi, salonda bulunanlara izlettirdi.
"Mevcut sistem, vesayetçi bir yapıya sahip"
Türkiye'deki darbelerin arkasındaki ikinci temel nedenin de "sistemin yapısı" olduğunu anlatan Kurtulmuş, mevcut sistemin vesayetçi bir yapıya sahip olduğunu ifade etti.
Türkiye’deki sistemin çatışmacı olduğunu aktaran Kurtulmuş, Türkiye’de bu kargaşa, bu çatışma ortamının ülkeyi nice krizlere getirdiğini bildirdi.
Kurtulmuş, geçmiş dönemde cumhurbaşkanlarıyla başbakanlar arasında yaşanan çatışmaların Türkiye’ye ekonomik ve siyasi kriz olarak döndüğünü, ülkenin onlarca yıl kaybettiğini dile getirdi.
Çatışmacı ve çift başlı yönetimin, Türkiye’ye çok ağır faturalar ödettiğine dikkati çeken Kurtulmuş, Türkiye’de darbelerin önünü açan bir diğer hususun da "Türkiye üzerindeki hesaplar" ve "Türkiye'nin dış müdahaleyle yönetimin değiştirilmek" istenmesi olduğunu kaydetti.
Programa, eşi Prof. Dr. Sevgi Kurtulmuş, Samsun Valisi Şahin, AK Parti Samsun Milletvekili ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, AK Parti Samsun Milletvekili Ahmet Demircan, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, OMÜ Rektörü Prof. Sait Bilgiç il protokolü, akademisyenler, öğrenciler ve davetliler katıldı.
Kurtulmuş, öğrencilerle yemek yedi
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, panel öncesinde OMÜ Eğitim Fakültesinin öğrencileriyle bir araya geldi. Öğrencilerle sohbet eden Kurtulmuş, daha sonra fakültenin yemekhanesinde, öğrencilerle yemek yedi.
Kurtulmuş'a, Vali Şahin ile OMÜ Rektörü Bilgiç de eşlik etti.
Kuş Cenneti ziyareti
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, eşi Sevgi Kurtulmuş, Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'ni de gezdi.
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz'dan kuş cenneti hakkında bilgi alan Kurtulmuş, böylesi bir alanın korunmasında ve gelecek kuşaklara aktarılmasında emeği geçenlere teşekkür etti.