Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisini grup toplantısında konuşuyor...
Başbakan'dan önemli açıklamala
İŞTE BAŞBAKAN'IN AÇIKLAMALARI:
Hama'da katledilenlere de Avrupa'nın sesini duyamadık. Katliam kadar katliama sessiz kalınması da önemli bir yara açtı, vicdanların daha fazla kanamasına neden oldu.
1982 yılında Suriye Hama'da gerçekleştirilen katliam tüm Dünyada Müslümanların kalbinde yara açtı. O katliamı gerçekleştirilenler belki mahkemelerde yargılanmadı ancak Müslümanların nezdinde katliamcı olarak anıldılar.
Irak'ta Mısır'da Libya'da Suriye'de kendi halklarına karşı kaplan kesilen bu diktatörler işgal altındaki toprakların istismarını yaptılar.
Topraklarına gelen yabancı güçleer çıt çıkarmadılar. Güçleri sadece kendi halkına yetti. İşgal edilmiş şehirlerini değil kendi haklarını kuşattılar. İran-Irak saaşında 1 milyon askeri kim öldürdü? Halepçe'de Kürtleri siyonistmer mi katletti? Basra'da Necef'te yabancılar mı katletti? Tamanını kendini müslüman gören zalimler dikatöterler modern firavunlar yaptı.
Babalarının izinden giderler hak ettiklerini mutlaka bulacaktır. Baba Esad işlediği cinayetleriin hesabını bu dünyada vermedi ama vicdanlarda acımasız bir diktötür olarak tarihe adını yazdırdı.
Hama'nın hesabı sorulmadı ama emin olunuz ki Humus'un hesabı sorulacak. Madem ölene kadar savaşacak kadar kahramandın neden Golan Tepeleri için ölene kadar savaşmadın. Senin kahramanığın senin masum halkına mı? Bu kahramanlık değil korkudur. Her zalimin kalbine sinmiş acziyettir, zavallılıktır. Mazlumun ahı er yada geç mutmaka çıkar.
Suriye bizim için öyle sıradan komşu, Suriye halkı bizim için sıradan bir halk değildir. O bölgedeki her bölgede ortak tarihimizin örneklerini görürsünüz.
Biz anamuhalefet ve diğer muhalefet partilerinin yaptığı gibi halklarını katledenlerin sırtını sıvazlamayız. CHP gitsin Baas Partisi'ne destek versin.
Biz son yıllarda Beşar Esad'a hep önerilerde bulunduk, dedik ki babanızın izinden gitmediğinizi Suriye halkına gösterin. İyi niyetle reformları bu yüzden destekledik. Ama verdiği sözü çiğnedi Esad.
Esad sana anladığın dille sesleneceğim, men dakka dukka. Ey Beşar eden bulur.
Suriye'nin dört bir yanında cinayetler devam ederken uluslararası toplum dur diyememiştir. Esad bunu açık çek olarak yorumlarsa bunun hesabını kim verecek. Suriye üzerinden güç mücadelesi verenler bilsinler ki akan kan üzerlerine sıçrıyor.
Zalimin eline öldürme lisansı verilmesi kabul edilebilir değildir. BM Güvenlik Konseyinde veto edenlerin sorumluluğu büyüktür.
BM üyesi kimi ülkelerden gelen açıklamalar büyük bir duyarsızlık, pişkinlik olduğunu gösteriyor. Suriye meselesi kutuplar arası çekişmelere kurban edilemez.
Biz Suriye için diplomasinin bütün kanallarını kullanıyor dünyanın ilgisini buraya çekiyoruz. Suriye yönetiminin değil halkının yanında yer alacak ülkelerle yeni bir girişimi başlatacağız. Bunun hazIrlıklarını yapıyoruz.
Haftaiçi yaşanan tartışmalar yaratılan ortamı herkesin iyi analiz etmesini isterim. Tekrar ediyorum, haftaiçi il başkanları toplantısında yaptığım açıklamadaki sözlerimin arkasındayım.
Eskiden hatırlarsınız ABD'nin yerel bir gazetesinde bile çıkan küçücük haber Türkiye'de büyütülürdü. Şimdi ise dünya medyasında yer alıyoruz. Neredeyse her gün bir inceleme, makale çıkıyor.
Biz yoğun mesamizde bu yoğunluğa gereken ilgiyi göstermiyoruz. Seçiçi davranıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ABD'li bir yazar haksız bazı açıklamalarda bulundu. Normalde biz buna güler geçeriz ama bu yazarın sözleri CHP lideri tarafından cımbızlandı. Bir kere bu tartışmayı başlatan sayın Kılıçdaroğlu'dur. Bunun iyi görülmesi gerek.
Bir de şu konunun iyi anlaşılması gerek, bu yazar Türkiye'ye gelmiyor ama İsrail'e gidiyor. Bizim bu sözlerimize bu yazar "İsrail'de tutuklu gazeteci yok" dedi. Kılıçdaroğlu da papağan gibi bu sözleri tekrar etti. Umuyorum ki İsrail'e arka çıkan bu sözleriyle birilerinin ilgisine mazhar olmuştur. Hatırlarsanız Mavi Marmara baskını günlerinde de biz İsrail'i eleştirirken cevap Kılıçdaroğlu'dan geliyordu.
Şimdi CHP olarak o yazarı da Türkiye'ye davet etmişler. Buradan kendilerine sesleniyorum, şayet o yazar davete icab ederse daha sonra da beraber İsrail'e gitsinler. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi Gazze'ye bakarak o sözlerini tekrarlasınlar: "İsrail'de tutuklu gazeteciler yok" desinler.