Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'daki etkinliklerin iptal edilmesiyle ilgili, "Teröre yardım ve yataklık yapmaktan bunların yargılanması gerekir. Olay bu kadar açık ortadadır" dedi.
Yeşilay tarafından "Bağımlılıklardan uzak, sağlıklı yaşamı" misyon edinen, söz ve eylemleriyle bu mücadeleye destek veren kişi, kurum ve kuruluşlara verilen "Zümrüdüanka Ödülleri" için Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda tören düzenlendi.
Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk'ün ev sahipliğinde bu yıl dördüncüsü düzenlenen ödül törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, İstanbul Valisi Vasip Şahin, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ve çok sayıda davetli katıldı.
Törende yaptığı konuşmada Yeşilay'ın önemine değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Savaşlar sadece cephede olmaz, asıl savaş manevi ve toplumsal alanda verilendir. Zira milleti çözen, devleti çökerten asıl saha burasıdır. Maneviyat alanıdır, medeniyet alanıdır, kültür alanıdır. Bu değerleri kaybederseniz, çökersiniz. Uğruna mücadele edecek kutsalı kalmayan bir milleti bir kez değil her zaman mağlup edersiniz. Bunun için işgal güçleri 1920 yılında İstanbul limanına demirledikleri gemilerden gençlerimize bedava alkollü içki dağıtıyorlardı. Kendileri bir gün çekilip gitse de en kalıcı zararın manevi tahribat olduğunu biliyorlardı. O gün bedava içki üzerinden kimliksiz hale getirilen gençlik şimdi ideolojiler üzerinden kişiliksiz hale getiriliyor. Gezi olaylarında olduğu gibi gençlerimize bedava alkol dağıtmaktan geri durmuyorlar. Senaryo aynı senaryo. Sadece kendi çıkarını düşünen bir nesil için ellerindeki tüm araçları kullanıyorlar. Bu sorun sadece ülkemize ait değil. Küresel düzeyde uyuşturucu kültürü özendirilerek farklı düzenlemelerle meşrulaştırılarak toplumu ayakta tutan sütunlar dinamitleniyor. Türkiye güçlü aile yapısı sayesinde hamdolsun bu dalganın etkisini azaltabiliyor. Ama giderek büyüyen tehdit haline geldiğinin farkındayız. Bununla birlikte mücadeleyi yürütmemiz gerektiğine inanıyorum" dedi.
"EYYAMCI DEĞİL MİLLİ VE YERLİ GENÇLİK İÇİN HERKESİN GAYRET GÖSTERMESİ ŞARTTIR"
Geleceğimizin teminatı olan gençlere yönelik hizmetleri çok değerli bulduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onların ilgisini çekecek çalışmaların sayısını artırmalıyız. Çok daha fazla insana ulaşmamız, onların derdine derman olmamız gerekiyor. Eyyamcı değil milli ve yerli gençlik için herkesin gayret göstermesi şarttır. Sigara, puro şu bu vesaire aklınıza sadece gelmesin. Zihinleri bundan kurtaramazsak geleceğimiz elden gider" diye konuştu.
"TOPLUMU KUTUPLAŞTIRMANIN PEŞİNE DÜŞTÜLER"
"Türkiye'deki belli kesimler sürekli sorunu başka taraflara çekmeye gayret ettiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Alkol düzenlemesi gibi son derece masum bir meselede iftiralarla yalanlarla ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Hiç alakası olmadığı halde konuyu hayat tarzı tartışmalarına çekerek kendilerince yeni cepheler açmak istediler. Yaşam biçimimize müdahale ediliyor diye haftalarca gündemi meşgul ettiler. Hangi alkol satan yeri yasalara uygun olduğu halde kapattık? Böyle bir şey var mı? Biz sadece burada tebliğ görevimizi yaptık. Bu tartışma üzerinden toplumu kutuplaştırmanın peşine düştüler. Milletimiz sağduyusuyla bu kesimlerin ucuz politikalarına prim vermedi. Alkol düzenlemesi yürürlüğe gireli Haziran yılında 4 sene olacak. Muhalefetin hiçbir iddiası doğru çıkmadı. Bunlar çamur at, tutmasa da izi kalır mantığı ile hareket ediyorlar. O çamurlar kendi paçalarına, kendi suratlarına yapışmıştır. Sadece bu hadisenin dahi ülkemizdeki muhalefetin seviyesini göstermesi açısından ibretlik" şeklinde konuştu.
"Cumhurbaşkanlığı sistemine neden karşı çıktıklarını açıklayamadıkları için eski usullere başvuruyorlar"
"Cumhurbaşkanlığı sistemine neden karşı çıktıklarını açıklayamadıkları için eski usullere başvuruyorlar" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yönetim sistemi değişikliğini rejim değişikliği olarak göstermeye çalışıyorlar. Yahu ne alakası var? İlk kez karşısında ben olurum. Bugünün işi değil 200 yıllık iştir. Biz yönetim sistemini değiştirmek suretiyle geleceğe farklı bir adım atıyoruz. Parlamentoda sürekli patinaj yapan bir sistemi değiştirmek suretiyle adeta uçmamız lazım. Bunun önünü açmamız lazım. Biz damdan düştük. Fakat bunu engellemek isteyenlerin bu ülkede sorumluluk diye bir şeyi olmadı. Olacağı da yok. Dikili ağaçları yok bu ülkede. Biz bu millete, ülkeye aşığız. Biz dertliyiz. Muasır medeniyetler seviyesine lafla çıkılmaz, icraatla çıkılır. Bu ülkeyi terörizme ve teröristlere teslim etmeyeceğiz bundan hiç endişeniz olmasın. Devletin rejimi olan cumhuriyet konusunda geri adım yoktur. Yürütmeyi doğrudan milletin emrine veriyoruz. Milletin vekalet verdiği kişiler parlamentoda akıllarına estikçe gensoru veriyor. Biliyor ki geçmez. Ama yine de veriyor. Dert hükümeti çalıştırmamak. Şimdi aslolan millet. Dolayısıyla 5 yılda bir millete gelecek. Millet memnunsa devam diyecek. Aslolan budur. En geniş manada oylama bu. Yargının bağımsızlığının yanına biz tarafsızlığını getirdik. Hem bağımsız hem tarafsız olacak. Kim, niçin karşı çıkar bunu da bilmiyorum. Çocuklara mı bırakacağız parlamentoyu diyorlar. Kendi gençliğine güvenmeyen zihniyet. Ama o gençleri 14 yaşındaki genci Kandil'e götürürken ona güveniyorsun? Diyarbakır Belediyesi'nin önünde günlerce ağlayan annelerin ahı hepsini tutacaktır. Seçmek mi zordur, seçilmek mi? Aslolan seçmek zordur. Bir zamanlar bir siyasetçi "Ben Taksim meydanına dört ayaklı merkep koysam seçtiririm" diyordu. Biz 21 yaşında bir çağı kapatıp bir çağı açan Fatih'in torunlarıyız. Yapılamaz diye bir şey yok. 24-25 yaşında dev firmaların CEO'larını tanıyorum. Onlar yapıyor da benim Ahmet'in, Mehmet'im neden yapamayacak? Hiç endişe etmeyin yapacak. Yürütmedeki çift başlılığın sonlandırılmasından istikrar ve güven ortamının garantiye alınmasından neden rahatsız oluyorsunuz? Rahatsızlıkları sistemden değil milletten. Gecenin hükmü, sabaha kadardır. Olay bu."
"ŞU ANDA YÜZLERCE, BİNLERCE TERÖRİST ALMANYA'DA TERÖR ESTİRİYOR"
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin Almanya'daki etkinliklerinin iptal edilmesine ilişkin Erdoğan, şunları söyledi;
"Bunlar, dikkat edin, yok bilmem Die Welt'in buradaki bir temsilcisi içeri alınmış, bundan dolayı değil, bir ay bu kişi, PKK'nın bir temsilcisi olarak, bir Alman ajanı olarak, bu kişi Alman Konsolosluğunda saklanmıştır, bir ay ve "bunu bize teslim edin, yargılansın" dediğimizde de vermemişlerdir. Bunu bana Şansölye Merkel söylediğinde ben kendisine şunu söyledim. "Sizdeki teröristler tarafımızdan isteniyor, bize ne diyorsunuz "yargı bağımsızdır, tarafsızdır" diyorsunuz. Biz şu anda bağımsız ve tarafsız yargımıza güveniyoruz, verin yargılansın." Önce vermediler, sonra nasıl olduysa verdiler ve yargı görevini yaptı, tutukladı. Şu anda yüzlerce, binlerce terörist Almanya'da terör estiriyor. Düşünebiliyor musunuz benim Adalet Bakanım, hem resmi görüşmesini yapacak, hem de oradaki vatandaşlarımıza şu kampanyayı anlatacak, orası diyor "otomobil parkına uygun değildir onun için müsaade edemeyiz" ve Adalet Bakanımızı konuşturtmuyorlar, Ekonomi Bakanımızı konuşturtmuyorlar. Ben video konferansla oradaki bir meydan mitingine katılacağım, anında, dünyada görülmemiş ya, iki saatte Anayasa Mahkemesi karar alıyor ve benim orada konuşma yapmamı, video konferansla, engelliyor. Fakat Cemil Bayık'ı Kandil'den oraya bağlıyorlar ve Cemil Bayık orada konuşmasını yapıyor. Teröre yardım ve yataklık yapmaktan bunların yargılanması gerekir. Olay bu kadar açık ortadadır" diye konuştu.
"İSTEDİĞİN KADAR RAPOR YAZ, SENİN RAPORLARINI BİZ TANIMIYORUZ"
"Artık o eski Türkiye yok. Ayaklarının üzerinde dimdik duran bir Türkiye var" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, sıradan bir ülke değil, bunların böyle yazılı, sözlü, şu, bu... Şimdi de bir Venedik Komisyonu raporundan bahsediyorlar. Bu Venedik Komisyonu raporu dediğiniz ne biliyor musunuz? Sadece Avrupa Konseyinin bir teknik heyeti bu, grubu, oradan verdiği bilgiyi alıyor o kadar. Yani bunların bir kıymeti harbiyesi yok. İstediğin kadar rapor yaz, senin raporlarını biz tanımıyoruz, tanımayacağız da bunu bil. Çıkıyorlar bir kampanya... Neymiş "kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin kredi notunu düşürmüş." Ne yaparsanız yapın, avucunuzu yalarsınız. Hiçbir şey tutturamayacaksınız. Onlar bu kararı alıyor. 18 Mart Çanakkale Köprüsü ihale ediliyor. 10 milyar doların üzerinde bedelle yüzde 50'si yabancı, yüzde 50'si yerli ihale tamamlandı. Senin raporlarını tanımıyoruz, tanımayacağız da. Bu raporlar karşısında el pençe divan duran bir iktidar var sanıyorlar. Bizim tek gücümüz millet. Değerli kardeşlerim bu duygularla herkesi Yeşilay'a destek olmaya çağırıyorum" değerlendirmesinde bulundu.