Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Yeni Zelanda'da 50 Müslümanı öldüren teröristin sözde manifestosuna karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamaların bir algı operasyonuyla çarpıtıldığını belirtti. Altun, "Türkler, Anzak ziyaretçilerine her zaman en samimi ve cömert şekilde ev sahipliği yapmıştır. Cumhurbaşkanımız Çanakkale'deki anma töreninde yaptığı konuşmadaki sözleriyle Türkiye'ye karşı geçmişte ve bugün yapılan saldırıları kapsayan tarihsel bir bağlamdan bahsetmektedir" dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Yeni Zelanda'daki saldırıyı gerçekleştiren teröristin şahsını ve Türkiye'yi hedef alan sözde manifestosuyla ilgili 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 104. Yılı Töreni'ndeki ifadelerinin bir algı operasyonuyla çarpıtılmasına karşı Twitter hesabından açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde 50 masum Müslümanı öldüren teröristin sözde manifestosuna yanıt verdiği sözlerinin bağlamı dışına çıkarıldığını belirten Altun, şunları kaydetti:
"Türkler, Anzak ziyaretçilerine her zaman en samimi ve cömert şekilde ev sahipliği yapmıştır. Teröristin manifestosunda yalnızca Erdoğan'ın şahsı değil aynı zamanda Türk halkı ve Türk devleti de hedef alınmıştır. Cumhurbaşkanımız Çanakkale'deki anma töreninde yaptığı konuşmadaki sözleriyle Türkiye'ye karşı geçmişte ve bugün yapılan saldırıları kapsayan tarihsel bir bağlamdan bahsetmektedir."
ALTUN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN SÖZLERİNİ İNGİLİZCE OLARAK PAYLAŞTI
Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 Mart'ta Çanakkale'de düzenlenen anma töreninde yaptığı konuşmadaki şu sözlerini de İngilizce olarak paylaştı:
"Türkiye'nin sabrını ve kararlığını aradan geçen bir asrı aşkın zamana rağmen hala sınamaya devam ediyorlar. Suriye sınırımızı taciz ederek, burada bir terör koridoru kurmaya çalışarak sınıyorlar. Irak sınırımızın dibinde aynı şekilde bu yollara tevessül ediyorlar. Kıbrıs'ta, Doğu Akdeniz'de haklarımıza tecavüz etmeye kalkarak bunu sınıyorlar. Ege'de bizi kendi karamıza hapsedip denize ayak basamaz hale getirerek bizi sınıyorlar. Avrupa'da özellikle Almanya'da, Fransa'da camilerimize, derneklerimize, vatandaşlarımıza her yıl yüzlerce saldırıda bulunarak sınıyorlar. Ülkemizde sokaklarımızı karıştırarak, darbe girişimlerinde bulunarak, karanlık ittifaklar kurarak sınıyorlar. Hatta yeri geliyor ülkemizden 16 bin 500 kilometre uzaklıkta, Yeni Zelanda'da verdikleri mesajlarla bizi sınıyorlar. Çanakkale'den 104 yıl sonra bir kez daha sesleniyor ve diyoruz ki mesajınızı aldık. Hislerinizi de niyetinizi de anladık. Kininizin, nefretinizin canlı olduğunu anladık. Bir teröristin 50 Müslümanı öldürmesinin de ne olduğunu anladık. Yaşadığımız toprakları da aldığımız nefesi de bize çok gördüğünüzü de anladık. Ama biz buradayız. Biz Çanakkale'deyiz. Biz Trakya'sıyla, Anadolu'suyla bu ülkedeyiz. Bin yıldır buradayız. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız. Dedeleriniz geldiler, burada olduğumuzu gördüler. Sonra da kimi ayakları üzerinde, kimi tabutla döndüler. Şayet aynı niyetle gelecekseniz sizi de bekleriz. Sizleri de dedeleriniz gibi uğurlayacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Çanakkale'yi barışın, ortak acılardan doğan kardeşliğin sembolü olarak görüyoruz. Çanakkale bizim için, namusunu çiğnetmeyen ve çiğnetmeyecek olan Asım'ın neslinin sembolüdür. Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçemeyeceksiniz, tehdidini manifestosunda ifade edenin ne tür bir terörist olduğunu da anladık. Dostça gelirseniz milletimiz sizi ağırlayacaktır, düşmanca gelirseniz de ona göre muamele edecektir. Tıpkı çukur eylemleriyle ülkemize kafa tutmaya kalkışan teröristlere, tıpkı Suriye sınırımıza musallat olan DEAŞ'lı ve PKK/PYD'li katillere yaptığımız gibi hepinizi ayak bastığınız yere gömecekler. Bu iş öyle masum insanların üzerine haince kurşun sıktığınız silahın kabzasına boyayla isimler tarihler yazmakla olmaz."