MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 16 Nisan referandumunda "Evet" çıkması halinde cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı iddialarıyla ilgili, böyle bir teklif gelirse kabul etmeyeceğini belirterek, "Böyle bir teklif bize yapılamaz. Milliyetçi Hareket Partisi yama bir parti değildir. Milliyetçi Hareket Partisi bazı makamları elde ederek siyasi yönlendirmek gibi bir ihtiyacı yoktur" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, katıldığı bir televizyon programında 16 Nisan referandumu, anayasa değişikliğine getirilen eleştiriler ve MHP'li muhalif isimlerin söylemlerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, uzun yıllardır karşı tavır aldığı başkanlık sistemini MHP'nin bu süreçte niçin desteklediğinin sorulmasının üzerine, "Bu konu tartışmanın odağını teşkil etmektedir aynı zamanda da Milliyetçi Hareket Partisi'ne saldırının kaynağını teşkil etmektedir. Anayasa değişikliği konusunda bu metne itirazı olanlar Milliyetçi Hareket Partisi'ni geçmişi ile bugün ve geleceği açısından aşırı derecede suçlamaya çalışmışlardır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin önceliği milletimiz ve devletimizdir. Devlet ve milletimizin bekasıdır. Beka var oluştur. Türk milletinin ve devletinin varlığını koruma meselesidir. Eğer gelişen siyasi olaylar beka sorununu ortaya çıkartıyor, ülkemizi ve milletimizi yakın bir tehdit ve tehlike altına alıyorsa bu Milliyetçi Hareket Partisi açısından çok önem arz eder. Gelişmeleri takip ettiğimiz zaman bir beka sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'DEKİ İSTİKRARSIZLIK, KAOS, KRİZ, KARGAŞA, DARBE, KALKIŞMA BÜTÜN BUNLARI DİKKATE ALARAK HAREKET ETMEK LAZIM"
Cumhurbaşkanlarının Meclis tarafından seçildiği dönemde Türkiye'nin ciddi sorunlar yaşadığını kaydeden Bahçeli, cumhurbaşkanını halkın seçmeye başlamasıyla da farklı bir durumun ortaya çıktığını söyledi. 2010 yılındaki anayasa referandumuna niçin karşı çıktıklarını anlatan Bahçeli, "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini Milliyetçi Hareket Partisi erken bulmuştur ve "hayır" oyu kullanmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle sürekli tırmanan terör ve terörün kat etmiş olduğu siyasal alan ve o alan içinde bölünmeye sürükleyebilecek bazı demokratik adımlar adı altında mesafe kat etmeleri ülkemiz içinde bir tehlike teşkil etmekteydi. Onun için cumhurbaşkanlığı seçiminde gerekli kılınan anayasa değişikliğinde biz "hayır" oyu kullandık. Netice itibariyle bizim oylarımız yetersiz kaldı. 18 maddenin üzerinde her maddenin üzerinde başka tartışma yapacağımız yerde bu noktayı ele alarak ve aradaki farklılaşmayı, ayrışmayı, dayatmaları göz önüne alarak Türkiye'yi daha sağlıklı ve demokratik bir topluma nasıl götürebileceğimizi düşünmek gerekmektedir. Türkiye'deki istikrarsızlık, kaos, kriz, kargaşa, darbe, kalkışma bütün bunların hepsini dikkate alarak hareket etmek lazım" ifadelerini kullandı.
"BU YÖNETİM ŞEKLİ ANAYASAL DEĞİL, CUMHURBAŞKANI HER ŞEYE MÜDAHALE EDEBİLİR BİR KONUMA GELİYOR"
16 Nisan referandumundan "Hayır" oyu çıkması halinde kaosun sokaklara hakim olmaya devam edebileceğinin sorulması üzerine Bahçeli, "Şimdiki açıdan öyle bir riskin olduğu benim kanaatimdir. Bunun ayrıntılarını zamanımız olduğu takdirde çok yoğun konuşmak gerekir. Halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı var, halk tarafından seçilmiş bir TBMM var. Halk tarafından TBMM parlamenter sistem için yasamadan bir yürütme çıkarmak durumundadır. Yani bir Başbakan ve Bakanlar Kurulu olacak Cumhurbaşkanı da bunu onaylayacak. Fakat uygulamada Cumhurbaşkanı anayasamızda belirtilen 104 ve 105. maddelerdeki görev ve sorumluklarını aşarak kendi partisinden bir Başbakan ve bakanla kurulunu oluşmuş olması ve Mecliste de büyük bir çoğunluğu elde etmiş olması tabiatıyla bir yönetim şekli ortaya koyuyor. Fakat bu yönetim şekli anayasal değil. Yani cumhurbaşkanı her şeye müdahale edebilir bir konuma geliyor. Burada bir tek adamlığa gidiş bir diktatörlük kanaatleri vesaire gibi toplumda tartışılır hale geliyor. Böyle bir durumda hükümet ve bazı sorumlular ve Sayın Cumhurbaşkanı bir fili durumdan bahsediyor. Bu fiili durumdan bahsediliyorsa burada bir dayatma var demektir, anayasayı çiğneme vardır, cumhurbaşkanlığının görevinin aşılması vardır. Böyle bir durumun karşısında ya fiili durumu devam ettirirseniz Türkiye'de nelerin olabileceğini kestirmek zaman içinde belli olmayabilir. Ama fiili durumu hukuki bir zemine taşırsanız o zaman farklı bir anlayışı hakim kılabilirsiniz" açıklamalarında bulundu.
"MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ'NDE PAZARLIK KAVRAMI YOKTUR "
Bahçeli, anayasa değişikliğini desteklemelerinin arkasında parti içindeki çatışmaların etkili olup olmadığının sorulması üzerine, "Bunu söyleyenler eğer Milliyetçi Hareket Partiliyse çok şerefsiz insanlardır. Milliyetçi Hareket Partisi'nde pazarlık kavramı yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi'nde bir ferdin çıkarları dahil parti çıkarları düşünülerek herhangi bir düşünceyle bir siyasi geliştirmek, bir proje üretme bir planlama yapmak yoktur. Eğer Milliyetçi Hareket Partisi'ni bunlar söylüyorsa çok büyük hata işliyorlar ama bunun dışındaki çevreler geçmişte kendi yaptıkları bazı pazarlıkların burada da yapılabileceğini düşünerek Milliyetçi Hareket Partisi'ni suçluyor, tolumda itibarsızlaştırmak istiyorlarsa da o zaman siyasi ahlaksızlık içindeler demektir" cevabını verdi.
"MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ YAMA BİR PARTİ DEĞİLDİR"
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi halinde cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı iddialarını değerlendiren Bahçeli, "Böyle bir teklif bize yapılamaz. Milliyetçi Hareket Partisi yama bir parti değildir. Milliyetçi Hareket Partisi bazı makamları elde ederek siyasi yönlendirmek gibi bir ihtiyacı yoktur. Milletinden aldığı destek oranında ülke yönetiminde söz sahibi olmaya çalışır. O bakımdan Türkiye'de buna da ihtiyaç yokken Milliyetçi Hareket Partisi'ni sadece ve sadece Adalet ve Kalkınma Partisi'nin önermiş olduğu bir anayasa değişikliğine inandığı çerçevede destek verdiği için başka bir amaçla istismara yöneliyorlarsa buna kimsenin hakkı yoktur" ifadelerini kaydetti.
"CUMHURBAŞKANI YARDIMCILIĞINI KABUL ETMEYECEĞİM"
Bahçeli, kendisine cumhurbaşkanı yardımcılığı görevinin teklif edilmesi halinde kabul etmeyeceğini, MHP'nin yama bir parti olmadığını ve ülkülerini başkasının emrine veremeyeceklerini söyledi.
"MUHALİF İSİMLERE SALDIRANLAR ÜLKÜCÜ DEĞİLDİR, EĞER ÜLKÜCÜ BİR ŞEYE KARAR VERMİŞSE YAPAR"
MHP'li muhalif isimlerin programlarına gerçekleştirilen saldırıları değerlendiren Bahçeli, "Ülkücü işini yarım bırakmaz" sözünün bir tehdit olmadığını söyledi. Saldırganların ülkücüler olmadığını kaydeden Bahçeli, "Oynanan oyunlar var, oyunların senaryoları var, figüranları var. Eğer böyle bir düşünce bizde hakim olmuş olsa gidip kürsüye şöyle elinizin tersiyle itmenin size ne faydası olacak. Yani bunu ülkücüler yapmamıştır. Yapmış olsalar hiçbir şeyi ülkücü yarıda bırakmaz. Kafasına ne koymuşsa onu yapacak kudrettedir. Bir zamanlar birisinin arabası kurşunlandı, birisinin bilmem nesi oldu. Şimdi Türkiye'de adalet var, emniyet var, buyurun üzerine gidin. İlle bazı televizyonlarda, özellikle bazı program yanların gece gündüz bunları televizyona çıkartarak Milliyetçi Hareket Partisi'ni karalamanın bir manası yok. O sebepten dolayı sözümüz sözdür, eğer ülkücü bir şeye karar vermişse yapar" değerlendirmesinde bulundu.
"HDP'YLE MASAYA OTURMAK TARİHİN HATASI OLUR"
Bahçeli, referandumdan "Evet" oyu çıkması halinde HDP ile müzakerelere yeniden başlanmasının tarihi bir hata olacağını söyledi.