Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de terör örgütlerine yönelik yapılan operasyonların çok önemli olduğunu ifade ederek “Terör örgütleri, baktılar ki olacak gibi değil, Afrin'den çıkma kararı aldılar. Eğer biz dik durmasaydık, orada biz o operasyonları sağlam yapmasaydık, o zaman bu terör örgütleri oradan Akdeniz'e ineceklerdi” diye konuştu.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Ayn El Arab'dan Kamışlı'ya kadar güvenli bölge olarak tanımlıyoruz. İdlib'de süreç kararlı şekilde devam ediyor. Sıkıntı Münbiç'te. Münbiç'te gerek Rusya gerekse biz devriye olayını çözüme kavuşturalım istiyoruz. Heyetimiz Rusya'ya gitmişti, döndü. Bugün gerek heyetteki arkadaşlarla gerekse Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar'la görüşme yaptık. Görüşmelerde şu anda olumlu bir gelişmenin olduğunu öğrendik. Temenni ederim ki bu olumlu gelişmeyle buradaki örgütler, burayı biran önce terk ederler ve buranın kendi asli sahipleri gelip topraklarına yerleşirler. Türkiye'den 300 bin civarında Suriyeli topraklarına döndü. Buralar boşalınca buraların halkı da topraklarına dönecek. Biz şimdi atılacak adımla da bunun planlamasını yapacağız.”
Erdoğan, Suriye ile alt düzeyde bu dış politika yürütüldüğünü vurgulayarak “İstihbarat örgütleri 'illa liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız' havasında olamaz” mesajı verdi.
CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİNİ SUUDİ ARABİSTAN ÇÖZMEK ZORUNDA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetini Suudi Arabistan'ın çözmek zorunda olduğunu söyledi. Erdoğan, Kaşıkçı cinayetinde sürecin geldiği noktaya ilişkin “Belki bu 22 kişinin içinden hayatta olmayanlar da olabilir, onu da söyleyeyim. Bazı duyumlarımız var, belki bazılarını götürmüş de olabilirler, trafik kazası kurbanları falan da olabilir." dedi.
ERDOĞAN: HDP EŞİTTİR PKK, EŞİTTİR YPG/PYD, HİÇ SAĞA SOLA BUNU SAPTIRMANIN ANLAMI YOK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP, PKK ve YPG/PYD'nin aynı olduğuna vurgu yaparak, “HDP eşittir PKK, eşittir YPG/PYD. Hiç sağa sola bunu saptırmanın anlamı yok. Gerçek ortada. Bunu zaten başlarındaki kişiler söylüyorlar" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT'de "Cumhurbaşkanı Özel" yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Erdoğan, geçtiğimiz günlerde partisinin 11 maddelik seçim manifestosunu açıklamasının ardından ilk kez konuşuyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ayın 14'ünde Soçi'de bir araya geleceklerini belirten Erdoğan, "Kısa bir süre önce sayın Putin ile malum Moskova'da bir araya geldiğimde yine İstanbul Zirvesi'ni andık. Yine ayın 14'ünde de Soçi'de bir araya geleceğiz. Soçi'de daha önce başlattığımız zirvenin ikinci turuna başlayacağız. Yine orada da Rusya Federasyonu - Türkiye - İran üçlü olarak bu zirvemizin tekrarını yapacağız. Temenni ediyorum ki bu güzel gidişe yeni bir anlam kazandıracak yeni bir güç katacak. Çünkü Suriye'deki malum bu süreç Cerablus, Afrin, İdlib bütün bunlardan sonra her geçen gün daha iyiye doğru gidiyor. Temennimiz odur ki bunu bu şekilde devam ettirelim ve geri dönüş başlayan bu bölgelerde Suriye halkı kendi topraklarına dönme imkanını bulsun" şeklinde konuştu.
2040'A KADAR İSTANBUL'UN SU SIKINTISI OLMAYACAK
Yerel seçimler hakkında konuşan ve İstanbul'da ilk göreve geldiği yılları anlatan Erdoğan, "Biz göreve geldiğimizde İSKİ tankerleriyle maalesef bazı yerlere su taşıyordu. Ama ben hep hatırlarım o çocukların annelerin ellerinde bidonlarla gidip o tankerlerden su aldığı dönemleri. Daha sonra ne oldu su istasyonları kuruldu hatırlayın. Bir endüstri oluştu oralardan giderlerdi parayla suyunu alırdı ve bununla da kalmaz küvetler o satın alınan suyla doldurulur onunla da banyosunu yapardı. Bu hale gelmiştik. Şimdi kalksın da bir CHP'li desin böyle bir şey yoktu. Bunları yaşadık İstanbul'da bunu bizlere yaşattınız. Ama biz geldik bir yılda bir defa bu işi ortadan kaldırdık. Düşünün 110 kilometre Istranca Dağları'ndan 180 kilometre de Melen'den İstanbul'a su getirdik. Bu getirdiğimiz suyla birlikte İstanbul susuzluktan kurtuldu ve suyuna kavuştu. 2040'a kadar da İstanbul'un ciddi manada su sıkıntısı olmayacak. Hava kirliliğini yine o günün bir gazetesi hiç unutmuyorum maske dağıtıyordu. Bunları bizim getirip şöyle ortaya koymamız lazım ve bundan da gücenmemesi lazım CHP'li dostlarımızın. Bu maskeler o zaman dağıtıldı. Niye? Hava kirliliği var herkes maskeleri ile sokağa çıkıyordu böyle bir dönemi yaşadık" diye konuştu.
YEREL POLİTİKAYI BAŞARAMAYANIN GENELİ BAŞARMASI MÜMKÜN DEĞİL
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"Şunu çok açık net bilmemiz lazım, biliyorsunuz demokrasi yerelde başlar eğer bir siyasi hareket ben bir demokrasi mücadelesi veriyorum diyorsa önce yerel politikayı başarması lazım. Yerel politikayı başaramayanın geneli başarması mümkün değil. Yerelin bir durumu daha var. Yerel halkla kucaklaşma halkla bütünleşme yeridir. Halkla bütünleşme yeri de olduğu için orada bir defa halka eliniz değecek. Elektrik vereceksiniz elektrik alacaksınız. Bunu başarmanız lazım eğer bunu başaramıyorsanız halk sizi sırtında taşımaya mecbur değil. Çöp dağları, su bütün bunlar yok düşünün Ümraniye'de meşhur o facia çöp faciası 34 kişinin ölümü bakın bunun hesabı sorulmadı. Ümraniye Belediyesi CHP'liydi Büyükşehir Belediyesi CHP'liydi. Hala kendilerini savunabiliyorlar. Neyi savunuyorsunuz? Neymiş grev varmış eğer grev varsa onun da sorumlusu sensin. Biz bunu aldığımız anda adeta bir devrim ruhu ile aldık."
HALİÇ'TEN ALİBEYKÖY'E 2,5 MİLYON METREKÜP ÇAMUR TAŞIDIK
Haliç'te yapılan düzenlemelere vurgu yapan Erdoğan, "Mesela ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım yani Haliç'in kenarında bir yerde doğdum. Haftanın cumartesi günlerinde Fener'de bizim okulumuz İstanbul İmam Hatip Çarşamba'da oradan Fener'e geçerim sandalla oradan da yürüyerek yukarı çıkardık. Fakat koku tahammül edilebilir gibi değildi. Biz Haliç'te kongre merkezinin temelini attık. Benden sonra gelen arkadaşlarda sağ olsunlar tamamladılar. Orada tüm sanatsal etkinlikleri yapıyoruz, toplantıları yapıyoruz ve o malum yerden böyle güzel bir eser meydana geldi. Ama bir taraftan da bir şey yaptık o da şu; Biz Haliç'ten Alibeyköy'e 2,5 milyon metreküp çamur taşıdık. 9,5 kilometre bir boru hattı kurduk ve oradan pompaj sistemi ile çamuru Alibeyköy'deki o taş ocağına pompaladık ve orada süzmesini yaptık. Süzdürdük ve çamuru çökertildi su ise tekrar Haliç'e pompaj sistemi ile pompalandı. Şimdi o 650 bin metrekarelik taş ocağının olduğu yerde şimdi çocuklar için oyun parkı kuruldu. Böyle bir belediyecilik anlayışı var orada İstanbul halkı gidiyor eğleniyor. Öbür tarafta bir Haliç Kongre Merkezi var orada her türlü etkinlikler yapılıyor. Bir diğer tarafta bakıyorsunuz artık rahatlıkla Haliç'te balık avlanabiliyor. Bununla da biz kalmadık daha ileriye gittik Boğaz'ın suyunu biz Haliç'e bağladık. Neden? Çünkü Haliç'e biz eğer o dağları delerek Boğaz'ın suyunu aktarmasaydık şu andaki Haliç'i yakalayamazdık. Çünkü o durgun su ne olacaktı yine eski haline dönecekti. Ama şimdi adeta devir daim gibi yukarıdan geliyor ve aşağıdan Marmaray ile bütünleşiyor ve artık kirli su gibi bir şey söz konusu değil. Böylece orada balık avlayabilir hale geldik. Bunu AK Parti iktidarı olarak biz yaptık" ifadelerini kullandı.
Yatay mimarinin önemine değinen Erdoğan, "Onun için de tüm belediye başkan adaylarımıza şunu söylüyorum; biz şunu bileceğiz, insanoğlu topraktan uzak olmamalı. Toprağa yakın olmalı ve şu anda böyle 50 kat 70 kat bir mimari aslında bizim medeniyet ruhumuza da uygun bir mimari değildir. Bakın şimdi soruşturun inanın o dikey mimaride oturanlar birbirini tanımaz. Ama ben doğduğum büyüdüğüm mahallede o zaman diyelim ki bizim komşularımız Suat abla, Müşerref abla bırakın bizi tanımayı onlar bizi çamurlandığımız zaman alıp yıkarlardı. Annem rahmetli onların çocuklarını aynı şekilde yıkardı. Bu muhabbet şimdi yok kayboldu. O yatay mimaride yani okulu ile camisi ile bütün oradaki adeta ailelerin bir araya geldiği kıraathaneleri ile onları merkeze almak suretiyle bir yapılanma bir şehircilik anlayışı çok çok önemli. Biz şimdi yeni dönemde daha önce de buna başladık. Kısmen TOKİ ile buna doğru bir yöneliş bunu başaracağız. Yani yaptıkları var onlar da yanlışlarını anladılar ama bunun yanında yatay mimari ile yaptıkları da bu konuda da ben kendilerine şunu söylüyorum zemin artı 4 bazı yerlerde arazi sorunları var bundan dolayı orada sıkıntı yaşanıyor tabi ki. Oralarda bile zemin artı 4 bilemediniz zemin artı 5 olmalı daha fazla olmamalı. Fakat arsamız var arazi imkan veriyorsa orada bu işi daha da düşürmemiz lazım mesela zemin artı 3 olsun. Seyrek olsun hava sirkülasyonu konusunda sıkıntı olmasın ve okulumuz mabedimiz tüm Millet Kıraathanesi hepsi orada olsun ve bir de hepsinden öncelikli olarak Millet Bahçesi olsun. Bu şunu getiriyor bütün orada oturan komşular hep beraber o Millet Bahçesi'nde icabında pikniklerini yaparlar. Çocuklar orada gelir yatar koşar yuvarlanırlar ve bu çok daha farklı bir kaynaşmayı sevgiyi artıracaktır. Birbirinin derdi ile dertlenmeyi artıracaktır. Bu tarihin yeniden inşallah bir dirilişi geri dönüşü olacaktır. Bunu başarmamız gerekir diye düşünüyorum. O komşuluk ilişkilerini artırma noktasında bize ayrı bir heyecan kazandıracaktır. Onun için 94 ruhu özellikle bunu diyor ve bunu savunuyorum" dedi.
PAZARA KADAR OLMAZ MEZARA KADAR OLUR
Erdoğan, "CHP'nin, HDP ile azami müştereği olabilir ama ne İYİ Parti'yle ne Saadet'le böyle bir birlikteliğinin olabileceğine ben ihtimal vermiyorum. Ama çıkar hesapları onları bir araya getirmiştir” dedi.
Cumhur İttifakı'na değinen Erdoğan, “Temennim ve duam odur ki inşallah pazara kadar olmaz, mezara kadar olur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP, PKK ve YPG/PYD'nin aynı olduğunu vurgulayarak, “HDP eşittir PKK, eşittir YPG/PYD. Hiç sağa sola bunu saptırmanın anlamı yok. Gerçek ortada. Bunu zaten başlarındaki kişiler söylüyorlar" şeklinde konuştu.