CHP Sözcüsü Haluk Koç, Sezgin Tanrıkulu'nun bir kısım akademisyenlerin bildirisine parti olarak destek verdikleri yönündeki açıklamasını yalanlayarak, "Hayır efendim, parti olarak biz bu bildirgenin arkasında değiliz" dedi.
CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye'nin dün acı bir olayla daha karşılaştığını belirten Koç, "Daha doğrusu birbiri ardı sıra tekrar eden bu acı olayların bir yenisi ile daha karşı karşıya kaldı. Devletin iki tane temel görevi var. Bunlardan bir tanesi temel hak ve özgürlükleri korumak. İkincisi kamu düzenini korumak. Bugün Türkiye'de temel hak ve özgürlüklere yönelik en büyük tehdit bizzat hükümetin kendisinden kaynaklanan bir tehdit" açıklamasında bulundu.
"ZATEN TÜRKİYE'DE NE KADAR ADALETSİZ DÖNEM VARSA O DÖNEMLERİN ADALET BAKANI OLARAK ÜN YAPTINIZ"
CHP Sözcüsü Koç, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yüzü "kösele'yi andıran bakan. Ajansın yetkililerini karşısına almış bir çanak toplantı nasıl yapılır, çanak sorular nasıl sorulur, bu çanak sorulara da yüzü kızarmadan milletin huzurunda nasıl cevap verilerek toplumun önüne çıkılırın örneğini ortaya koydu. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır. Manzara bu. Hükümet sensin, Suriye'nin içine bulaşan sensin, Ortadoğu'yu Türkiye'ye naklen taşıyan sensin. PKK boyutu ayrı, IŞİD boyutu ayrı. Bunların hepsiyle gününde aşne fişne olmuşsun. Oslo'da sarmaş dolaş olmuşsunuz. İmralı'da, Kandil'de kucaklaşmışsınız. Doğu'da, Güneydoğu'da bazı iller silah deposuna çevrilirken, cephane yığılırken gözünüzü kapatmışsınız. Mülki amirlere görmeyin, operasyon talimatı vermeyin emrini vermişsiniz, terör örgütünün liderine methiyeler düzmüşsünüz. Ondan sonra günün birinde film sizin istediğiniz gibi gitmediği zaman dönüp bunlar hiç yaşanmamış gibi utanmadan çıkıp kendisini gazeteci olarak tarif eden çanak soru sorucularının önünde CHP'yi suçlamayı kendine hak görüyorsun. Olmadı Bekir Bey. Zaten Türkiye'de ne kadar adaletsiz dönem varsa o dönemlerin Adalet Bakanı olarak ün yaptınız."
Türkiye'nin her tarafında kendine canlı bomba deyip ortada dolaşan insanların işlediği katliamlar olduğunu ifade eden Koç, "Dün de Sultanahmet'te hepsi turist olan birçok insan hayatını kaybetti. Çok acı bir saldırı. Bu saldırı nasıl oluyor? Bu soruyu sorduğun an vatan hainisin" şeklinde konuştu.
"SEN CHP İLE UĞRAŞACAĞINA KAMU GÜVENLİĞİNİ SAĞLA"
"Kaç milyon mülteci var bugün?" diye soran Koç, "Kaçı IŞİD'in gizli uyuyan hücresi durumunda. Bekir Efendi sen CHP ile uğraşacağına kamu güvenliğini sağla. İnsanların toplu yerlerde dolaşırken can güvenliği içinde olmalarını sağla. Utanmıyor musun devletin ajansını karşına alıp çanak soru sordurmaya. İzan, arlanma yok, pişkinlik diz boyu. CHP adına soruyorum. Bu IŞİD'liler için birkaç öfkeli Sünni genç değerlendirmesi yapan senin hükümetinin başkanı değil miydi? Siz bunları tedavi etmediniz mi?" dedi.
Mehmet Akif Ersoy'un "Haya sıyrılmış, inmiş öyle yüzsüzlük ki her yerde ne çirkin yüzleri örtermiş meğer o incecik perde" dizelerini okuyan Koç, "Bunu rahmetli Akif AK Parti'nin bugünkü yöneticileri için, Bekir Efendiler için yazmış. Diyarbakır Suruç, Ankara'yı seyreden dün de Sultanahmet'te patlayan canlı bombayı mülteci olarak kabul eden, ikamet izni veren, biometrik tanınması için bütün verilerini alan, parmak ve retina dahil ikametgahında üç kişi ile dört kişi ile kalmasını seyreden, patlayana kadar gönül rahatlığıyla bunları oturup seyreden siz değil misiniz? Sorular bu kadar açık. Sen bırak CHP'yi suçlamayı sen şunlara cevap ver. Bak Bekir Efendi CHP bu ülkede barışın ve huzurun yanındadır. CHP bu ülkede en önemli toplumsal sorun olan Kürt sorununu meşru zeminde geniş bir toplumsal mutabakatla çözülmesinden yanadır. Meşru zeminde TBMM'de bu sorunun tüm taraflar tarafından ele alınmasından yanadır. Hala PKK, CHP diyor. Bekir Efendi sen unutmuş olabilirsin, daha düne kadar Oslo'da başlayıp İmralı'ya, Kandil'e kadar gizli kapaklı istişare mekanizmasını kuran sizsiniz. Boy sıranıza göre en tepenizdekinden senin boyuna gelene kadar sen dahil PKK'ya övgüler düzenler sizsiniz. Bazı yerleşim yerlerinin cephaneliğe döndürülmesine, tüneller kazılmasına, yol denetimlerinin yapılmasına, haraç alınmasına ses çıkartmayan, alçakça teslimiyetin sergilenmesinin siyasi sorumluları sizlersiniz. Hukuk devleti, demokrasi ve meşru zeminde toplumsal mutabakatla çözüm ve barışın aranmasını savunan CHP'ye karşı bunlar barışa, çözüme karşı birbirine katanlar sizdiniz. Şimdi bugün yaşadıklarımız karşısında hiçbir sorumlulukları yok bu arkadaşların. CHP'yi'suçluyorlar, suçlayacaklar, akıl alacak bir şey değil. Mahkemede suçunu inkar eden suçludur."
"DÜŞÜNCE HÜRRİYETİ, İFADE HÜRRİYETİ DEMOKRASİDE TEMEL OLAN ALANLARDAN BİR TANESİDİR"
Bazı akademisyenlerin kendi görüşlerini ifade eden bir açıklama yapmalarının ardından fırtına koptuğunu söyleyen Koç, "CHP olarak bildirinin içeriğinden bağımsız yapıyorum bu değerlendirmeleri. Bildirinin içeriği ayrı, ben o içerikten ayrı yapıyorum bu değerlendirmeyi. Düşünce hürriyeti, ifade hürriyeti demokraside temel olan alanlardan bir tanesidir. Bu çerçevede bakmak lazım. Şiddet önermeyen, şiddete çağrı yapmayan, terörü teşvik etmeyen düşünceler ifade edilebilir. Bu CHP olarak bunu onaylıyor musunuz onaylamıyor musunuz sorusu değil, içeriğinden bağımsız düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde bu değerlendirmeler. Peki aynı kişiler ne idüğü belirsiz gizli kapaklı barış süreci, çözüm süreci diye bir süreç çalıştırdığınız dönem sizi alkışladıkları zaman onlar çok iyi akademisyenlerdi öyle mi? Şimdi vatan haini karanlık insanlar değerlendiriliyor. Varsa karşı görüşün karşı görüşünü ifade edersin. TCK içerisinde şiddete teşvik, terörü özendirme varsa ilgili maddeler çerçevesinde kovuşturma açılır. Bütün düşünce bu. Düşünce hürriyeti, ifade hürriyeti bizim baktığımız nokta budur. Yoksa içeriği konusunda bizim de eleştirilerimiz var. Olay tek yanlı çözümü değil, devlet tabi ki güvenlik için terörle mücadele her şeyi yapacaktır. Bunu yaparken ulusal ve uluslararası hukuka, insan haklarına bağlı kalmak devlet tarifinde olan bir olaydır. Hiç orada düzenin kimler tarafından yeşertildiğini tekrar etmiyoruz. Oraya girersek Bekir Efendiler ve onun sınıfındakiler sorumluluk almış olurlar. Üçüncü sınıf mafya babaları bundan vazife çıkartıyorlar, hemen balıklama atlıyorlar. Tehditlerin bini bin para. Ortada dolaşmaya başlıyor. Bugün basında var. Türk Ceza Kanunu'nun 106. maddesi çok açık. Eğer kendileri harekete geçmeyeceklerse bu ifadeler karşısında ben burada açık çağrı yapıyorum. TCK'nın 106. maddesi çok açık cumhuriyet savcılarının burada üçüncü sınıf mafya babaları için harekete geçmesi gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Sorunun çözümü mutlaka toplumsal mutabakatla meşru zeminde meşru siyasi aktörler tarafında taşınacak" diyen Koç," Sorumlularla halledilir. TBMM'de de önerilerimiz açık. Hem hata yapıyorlar, hata yaptıkları dönemde kutsanmak istiyorlar. Barış zamanında da ben haklıyım. Barışı ararken de kendi yöntemime göre ben haklıyım, masayı deviririm, gerekirse savaş yaparım, savaş yaparken de ben haklıyım. İkisinde de haklı değilsin" ifadelerini kullandı.
"PARTİ OLARAK BİZ BU BİLDİRGENİN ARKASINDA DEĞİLİZ"
Akademisyenlerin barış bildirgesiyle ilgili CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun CHP olarak bildirgeye destek verdikleri yönündeki açıklamasına Koç, "Hayır efendim parti olarak biz bu bildirgenin arkasında değiliz. Ben partinin sözcüsüyüm. Düşünce ve ifade hürriyeti çerçevesinde herkes düşüncesinin ifadesini yapar. Bu hürriyetten yararlanır, teröre davetiye çıkartmadan, şiddeti teşvik etmeden, bu çerçevede düşüncesini ifade eder. Bunu hainlikle itham edenlerin kendi düşüncelerini ortaya koyması lazım" karşılığını verdi.
(İHA