Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ey Kılıçdaroğlu; dürüstsen, haysiyet sahibiysen, örtülü darbe girişimi ile ilgili elinde hangi belge varsa açıkla. Zerre kadar vatanseversen açıkla ve yargıya yardımcı ol. Bizlerde gereğini yapalım" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Fırat Kalkanı Harekatında, birinci etap diye nitelendirilen kısmın bittiğini belirten Erdoğan, "Bundan sonra tabii ki bu bir yol haritası. Bu yol haritasının söylenmeyen ikinci üçüncü etapları olacak. Olay sadece Suriye boyutunda giden bir harekat değil. Bu olayın Irak boyutu var. Irak'ta Telafer, Sincar olayı var. Orada soydaşlarımız var. Musul'da aynı şekilde soydaşlarımız var. Bir diğer taraftan, orada şu an da bir üs olarak çalışmalarını yürüten askerimiz var. Bu askerimiz, DEAŞ ile Musul'da özellikle çok ciddi onlara karşı darbeler indirdi. Şuanda bu üssümüzde, özellikle Ninova Muhafızları dediğimiz bu muhafızların yetiştirme görevi devam ediyor. Musul'un bundan önceki valisi Esil Nuceyfi'ydi. Şu an da Ninova muhafızlarının komutanıdır. Musul, ağırlıklı Arap kardeşlerimizden oluşan bir yer. Orada bizim 700'e yakın timimiz var. Onlar bu Ninova muhafızlarını yetiştirme çalışmalarını devam ettiriyor. Şuana kadar ciddi manada orada eğitim yaptılar. Bu eğitim ile beraber zaman geldi peşmergelere yönelikte eğitimler yaptırıldı. Bu süreç içerisinde DEAŞ orada ciddi darbeler aldı. Bir diğer konu da, Haşdi Sabi meselesidir. İran'ın da burada ne yazık ki Haşdi Şabi adıyla müsemma bir terör örgütü var. Bu terör örgütü Irak meclisinden terör örgütü olmadığı şeklindeki oylamayla geçti. Biz "Haşdi Şabiyi eğer bu bölgede aktif olarak kullanmaya devam edecek olursanız bu sıkıntı yaratır" diye uyarılar yaptık. Bu orada aslında bir istila hareketinin alında kuvvetleri olacak. Telafer'de bizim 400 bin Türkmen var. Bunlar Sünni'dir, Şia'dır, olabilir. Öbür tarafta Sincar var ki onun durumu çok daha berbat. Sincar'da aslında ikinci bir Kandil oluşturma gayretleri var ve ikinci bir Kandil oluşturma gayretlerinde 2 bin 500 kadar PKK'lı var. Irak'ta aslında mezhebe dayalı bir pers milliyetçiliğine yönelik İran'a destek oluşturuluyor. Yayılmacılık hareketi pers milliyetçiliği perspektifinde ama dayanağı neresi, o da mezhebi. Bir mezhep anlayışı ile bunu yayıyorlar. Bunu yayarken pers milliyetçiliğine dayanarak yayıyorlar. İran'da bugün Azeriler "de var. Ama pers ağırlıkta. Burada olayı değerlendirdiğimiz zaman, uluslararası camiada bu işin çok daha farklı yerlere kaydığını göreceğiz. Suriye'ye geldiğimizde olayı yine mezhebi olarak ele aldığımız zaman mezhebi tutarlılığı olsa da olmasa da diyemeyiz. Bugün Suriye'nin başında bulunan kişi aslında Şia değildir. Orada Şia olan Hizbullah var. Ama bunlar Esed ile aynı değil. Merkezi yönetim, kimin zemin kaybettiğine bakmıyor. Ben ne kazanıyoruma bakıyor" diye konuştu.
"MÜNBİÇ'İN GERÇEK SAHİPLERİ YÜZDE 85-90 ARAPLARDIR"
Münbiç'te, DEAŞ diye bir şeyin kalmadığına dikkat çeken Erdoğan, "Oraya bazı güçler zorla PYD ve YPG'yi sokmaya çalışıyor. Son dönemde insani yardım adıyla Rusya, Amerika ve Türkiye olarak bizde girdik. Oradaki bazı mahalleleri bizlerde almış durumundayız. Derdimiz bizim orada bayrak sallamak değil. Münbiç'in gerçek sahipleri yüzde 85-90 Araplardır. Gelsin oraya Münbiçli yerleşsin. Biz bunu Putin'e de söyledik Amerikalı yetkililere de söyledik. Gel gör ki şuanda müttefik diyebileceğimiz ülkelerden bu konuda hatırı sayılır bir görüntü verilmiyor. Rakka'yı konuşuyorlar. Önce Münbiç sorununun halledelim daha sonra Rakka ile ilgili ne yapacağız, kimlerle yapacağız. Eğer PYD YPG ile beraber bunu yapma gibi planınız varsa, Türkiye olarak bu planın içinde olmayız. Çünkü bu örgütler terör örgütüdür. Türkiye'nin terör örgütleri ile hiçbir dayanışması olamaz. Biz isteriz ki; Amerika ve Rusya'nın da bunlarla bir dayanışması olmasın. Bizim burada DEAŞ denen terör örgütünü buralardan atmaya, yok etmeye gücümüz yetmiyor mu ki kalkacağız PYD ve YPG'yi yanımıza alacağız. Koalisyon güçlerine baktığınız zaman, başta ABD olmak üzere Almanya, İngiltere, Fransa hepsi bu güçlerin içinde. Bunu beraber halledebiliriz. Bunlar hala Genelkurmay Başkanlarımız nezdinde konuşuluyor. Nihai bir karar henüz yok ama görüşmeler devam ediyor. Bugün Putin'le benim görüşmem vardı. Bu konuları da konuştuk. Buralardaki ortak çalışmalarımızı, ilgili arkadaşlarımızın gerek Genelkurmay Başkanları olarak gerekse istihbarat teşkilatlarımızın sağlıklı bir şekilde sürdürmelerinin gereğini konuştuk. İlk etapta Cerablus, Rai, Dabık, El Bab buralar bitti. Yaklaşık 2 bin 250 kilometrekarelik bir alan temizlendi. Buradan Münbiç'e doğru bir çalışmanın yapılıyor olması, Münbiç noktasında bir ortak harekat kararı verildiği anda zaten Münbiç'te artık ciddi manada DEAŞ potansiyeli yok. Orada PYD ve YPG var. Onların biz Fırat'ın doğusuna ötelenmesini istiyoruz. Burada onlar bulunmayacak. Buraya Araplar yerleşsin diyoruz. Ondan sonraki hedef Rakka'dır. Rakka, DEAŞ'ın şuan da önemli merkezidir. Burada da onların 2 bin 500, 3 bin diyorlar. Varsın 5 bin olsun. Böyle bir örgütlü gücü olduğu söyleniyor. Bunu ABD, Rusya, Türkiye, koalisyon güçleri beraber hallederiz" ifadelerini kullandı.
"IRAK PARLAMENTOSUNUN ALDIĞI KARARI YERİNDE BULUYORUM"
Kerkük'teki bayrak konusu ve ardından kent konseyinin Irak Kürt Bölgesel Yönetimine ilhak kararı almasına ilişkin Erdoğan, "Tarihi itibariyle baktığımız zaman birileri kabul eder veya etmez, Kerkük tarihi itibariye bir Türkmen şehridir. Bunu tabi çok ciddi değişiklikler oldu. Nüfus değişikliklerine gidildi. Bunlara rağmen Kerkük'te bugün Türkmeniyle, Arabıyla, tabi Kürtler orada ciddi bir değişime gittiler. Şuan da yaptıkları iş bir işgal hareketidir. Çok çirkindir ve Irak parlamentosunun aldığı kararı yerinde buluyorum. Aynı kararı bizlerde paylaşıyoruz. Bugün aynı açıklamayı benzer bir şekilde Zonguldak'ta yaptım. Kuzey Irak yerel yönetimine çağrımı da yaptım. Yanlış yapıyorsunuz. Münasebetlerimizin bu kadar iyi olduğu bir dönemde bunun adı ateşle oynamaktır. Burası bence Irak'ın milli bayrağının dalgalandığı bir meclis olarak çalışmasına devam etmelidir. Kardeşçe burada Arabı, Türkmeni, Kürdü birlikte yaşamalısınız.Burası benimdir diye bir adım atarsanız bunun bedeli gelecekte farklı olur" açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe girişimi" iddiası ile ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Bu çok iddialı, çok gayriahlaki bir yaklaşımdır. Her şeyden önce şehitlerimize saygısızlıktır. Bir defa benim Marmaris'ten hareket ettiğim andan önce yaptığım bir açıklama var. Kontrollü darbe girişiminin sinyalini kimden, nasıl, nerede aldığımı bütün bunları bizzat kendisinin ispat etmesi lazım. Bu zat yalanla maruf bir kişidir. Burada örtülü bir darbe girişiminden bahsediyorsa bunu ispat etmesi lazım. Eğer ispat edemiyorsa bu gayriahlaki olmanın ötesinde benim edebimle maalesef ifade edemeyeceğim bir sıkıntıdır. 15 Temmuz'un şehidi de gazisi de bunu lanetleyecektir. Marmaris'ten kaldığım yerden ayrıldığım zaman helikoptere binerken kaptanımla beraber birkaç şey konuştuk ve hareket ettik. Dalaman'a indiğimizde meğerse bizden önce oraya gelmiş ve uçaklarımızı taramışlar. Bizim 3 noktada uçaklarımız vardı. Biz hep havada nereye gideceğimizi belirliyoruz ve Dalaman'a indik. Uçağa bindikten sonra pilot bana "nereye gidiyoruz" diye sordu. Ben sana mesafe yaklaştıkça son anda söyleyeceğim dedim. Bende ekrandan takip ediyorum. "Şuanda İstanbul ve Ankara'nın durumu ne" diye sordum. "İstanbul'da pistler karartılmış durumda" dedi. "Sen bu halinle inebilir misin" dedim. O da "riskli dedi'. Ben dedim hele oraya yönel, önce alçak uçuşla pistin üzerinden geç ve daha sonra tekrar test bir iniş yap. Biz piste gelmeden önce bu arada İstanbul Emniyet Müdürünü aradım. Dedim ki şuan da durum nedir. Kule o anda işgal altındaydı. "Ne kadar zamanda kuleyi boşaltırsın" dedim. "Operasyon hazırlığındayız, hemen hallediyoruz" dedi. Onlar kuleyi hemen anında hallettiler. Oradaki işgalcileri derdest ettiler ve pist aydınlatıldı. Daha sonra piste indik. Piste indiğimizde alanda maşallah herkes aprona çıkmış. Fakat uçaklarda üstümüzde uçuyorlar. Ses duvarını aşacak şekilde uçuyorlar. Ben, eşim, kızım, damadım, torunlar beraberce hemen arabaya bindik ve apronda vatandaşlarımızın arasına karıştığımız anda oradaki tablo farklıydı. Ben orada milletim ile beraber oldum. İsterdim ki, aynı anda orada başkaları da olsaydı. Saat 23.00'te buraya Kılıçdaroğlu indi dediler. Nerede diye sordum. Nerede olduğunu bizde bilmiyoruz dediler. Sonradan öğrendik ki; Bakırköy Belediye Başkanının evine gitmiş. Bütün millet burada darbeye karşı bir gövde gösterisi yapıyor. Sen neredesin? Burada bir örtülü darbe girişimi ise, bunu sana kim söyledi, Belediye Başkanının evine niye gidiyorsun? Sen bir zamanlar diyordun ki; "bir darbe girişimi olsa ilk tanka ben çıkarım'. Niye çıkamadın? Neredesin. Bu iş lafla olmuyor. Bu iş inanç işi. Şu an da her zamanki yalanlarından bir tanesi daha söylüyor. Buradan söylüyorum: Ey Kılıçdaroğlu; dürüstsen, haysiyet sahibiysen, örtülü darbe girişimi ile ilgili elinde hangi belge varsa açıkla. Zerre kadar vatanseversen açıkla ve yargıya yardımcı ol. Bizlerde gereğini yapalım" dedi.
(İlker Turak / İHA)