CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 19 Mayıs ile ilgili, toplumu tahrik edici ve kamu düzenini bozan gazete ilanı ve diğer eylemleri nedeniyle Beşiktaş Belediye Başkanlığı hakkında soruşturma açılmasına tepki gösterdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada 19 Mayıs'ta törenlerin yapıldığını anlatarak, "19 Mayıs sabahı uyandığımızda baktık ki Sözcü Gazetesine de operasyon yapılmaya başlanmış. Herkesi FETÖ ile ilgili suçlarsın da Sözcü Gazetesini suçlamak aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir şey değil. Üstelik bunu 19 Mayıs'ta yapıyorsun. Sözcü gazetesi halkın sözcüsüdür. Halk adına yayın yapar. Halkın sesi, gözü ve kulağıdır. Sözcü gazetesi Atatürkçülük'ten, demokrasiden, uygarlıktan ödün vermeyen bir gazetedir. Sözcü gazetesinin yazarları kalemini satmayan, dik duran onurlu yazarlardır. Sözcü gazetesinin sürekli denetlendiğini biliyoruz. Ama açığını bulamazlar. İhale peşinde koşmaz Sözcü gazetesi. İktidara, hükümete biraz yalakalık yapalım da biraz malı götürelim kimliği ve kişiliği de yok. Kamu bankaları bütün uyduruk gazetelere ilan verirler ama Sözcü ve Cumhuriyet gazetesine ilan vermezler. Türk Hava Yolları okunamayan ne kadar gazete varsa tomar tomar alır onlar okunmaz ama Sözcü ve Cumhuriyet gazetesini THY'ye bile sokmazlar. Bu adalet midir, ahlak mıdır? Ne Cumhuriyet gazetesini susturabilirsiniz ne de Sözcü'yü susturabilirsiniz. Cumhuriyet gazetesi için bir FETÖ'cü savcı buldular davayı ona açtırdılar. Sözcü içinde sürekli savcı değiştirdiler. Fakat dosya boş savcı açamıyor, neyi açacak. Sonunda bir savcı buldular, getirdiler. Savcı davayı açtı ve gözaltı kararlarını verdi. O savcıya seslenmek isterim, savcı kardeşim, sen sarayın savcısısın. Sen cumhuriyet savcısı değilsin. Cumhuriyet savcısı dik durur, yasalara bakar. Savcı iktidarın maşası olmaz. Cumhuriyetin savcısı medya, düşünce özgürlüğünden yanadır. Cumhuriyet savcısı insan haklarından yanadır. Cumhuriyet savcısı iradesini iktidara teslim etmişse o cumhuriyetin değil, sarayın savcısıdır. FETÖ'cü arıyorlar. Savcı kardeşim sen FETÖ'cü arıyorsan Bakanlar Kurulu'na bakacaksın. AK Parti grubuna bakacaksın, saraya bakacaksın sen" şeklinde konuştu.
BEŞİKTAŞ BELEDİYESİNE SORUŞTURMA
Kılıçdaroğlu, 19 Mayıs ile ilgili, toplumu tahrik edici ve kamu düzenini bozan gazete ilanı ve diğer eylemleri nedeniyle Beşiktaş Belediye Başkanlığı hakkında soruşturma açılmasına tepki göstererek, "Beşiktaş Belediyemiz de tüm belediyelerimizde olduğu gibi bu çerçevede kutlamak istedi, valilikten izin istedi. Valilik, izin vermedi. Bunun üzerine Belediye Başkanımız bütün gazetelere tam sayfa ilan verdi, yaptıkları hazırlıkları anlattı, izin verilmediği için iptal edildiğini söyledi. Sonra toplumu tahrik edici, kamu düzenini bozan ilan verdiği için belediye başkanımız hakkında soruşturma açıldı. Sanıyorlar ki soruşturma açılınca geri adım atacağız. Sen kim oluyorsun Vali Bey de bizim geri adım atacağımızı düşünüyorsun. Asıl toplumun huzurunu bozan sensin" dedi.
"NE HİKMETSE SİYASETÇİYİ BULAMIYORLAR"
"Dürüst, yürekli bir cumhuriyet savcısı arıyoruz" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra, bunun da ipliğini çıkaracağız yakında herkes tanık olacak buna. Binlerce mağdur oluşturdular. FETÖ'cü diye baklavacı buldular, çikolatacı buldular, esnaf, sanayici, er, erbaş, subay buldular, hakim buldular, savcı, vali buldular herkesi buldular ama ne hikmetse siyasetçiyi bulamıyorlar. Bu memleketi kimler yönetecekti? Nerede bu darbenin siyasi ayağı? Siyasi ayağını gizliyorlar. Hani komisyon kurulmuştu TBMM'de. Neden o komisyona darbeye bizzat tanıklık eden insanlar ifade, bilgi vermiyorlar. Kontrollü darbe açığa çıkmasın diye. Bugün ağır ağır ipuçları ortaya çıkıyor. Kimin ne yaptığını gayet iyi biliyoruz. 15 Temmuz karşı darbe girişimidir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti bir karşı darbe girişimi ile karşı karşıyadır. Binali Bey "FETÖ'nün siyasi ayağı yok" diyor. Sanıyor bizde buna inanacağız. Siyasi ayağı var kardeşim; Saraydan başlayarak AKP grubuna kadar gelirsin. Orada göreceksin bütün siyasi ayak orada. FETÖ'yü beslediler, büyüttüler. "Aynı menzile birlikte yürüyoruz" dediler. Şimdi soruyorlar Sözcü'de, Cumhuriyet'te FETÖ'cü var mı? Sensin FETÖ'cü. Senden daha iyi bu işi bilen mi var?" açıklamasında bulundu.
"5 GÜNLÜK ASKERİN NESİ DARBE YAPACAK"
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"5 günlük askerin nesi darbe yapacak? Harp Okulu'nda okuyan öğrencilerin anneleri burada. Ne günahı var bu öğrencilerin. Komutan diyor dışarı çıkıyorlar. Almışsınız hapse atmışsınız, niçin? Karşı darbe yapmak için. Hiç merak etmeyin o öğrencilerin hakları verilinceye kadar onların yanında olacağız. Bunlar sadece terör örgütlerine sıcak davranmadılar, bazen onları beslediler. Bunlardan birisi de IŞİD terör örgütü. 18 Mayıs 2017'de AK Parti'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyine katılır ve bir konuşma yapar. Yaptığı konuşma da bir bölüm çok önemlidir; "İşte Suriye, biz Gaziantep'teki DEAŞ saldırısı olana kadar hep sabrettik. Orada 53 vatandaşımız kadın, çocuk onlar öldürüldükten sonra artık daha duramayız dedik." Terör örgütünü biliyorsun, eylemlerini biliyorsun, sabrediyoruz diyorsun. Bir terör örgütüne sabır gösterilir mi?"
"ÇIKARDIKLARI KARARNAMELERLE DEMOKRASİYİ FALAN TAMAMEN ASKIYA ALDILAR"
OHAL'le bütün istediklerini gerçekleştirmeye çalıştıklarını savunan Kılıçdaroğlu, "Çıkardıkları kararnamelerle demokrasiyi falan tamamen askıya aldılar. Bu süre içinde 15 Temmuz darbe girişiminin getirdiği atmosferden yararlanarak anayasayı değiştirdiler. Bu anayasa mühürsüz bir anayasadır. Bu anayasanın Cumhurbaşkanı yemini bölümünü bir daha okumak isterim: "Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine and içerim." Tarafsızlık gidip bir partiye üye olduğunuz anda biter. Bir partiye genel başkan olduktan sonra biter. Bu namus ve şerefi nerede bıraktınız siz" diye konuştu.
"BUGÜN HAPİSHANELERDE 221 BİN 607 VAR"
Bugün hapishanelerde 221 bin 607 kişi olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, "Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. Bırakın vatandaşları üniversiteler dahi konuşamamaktadır. Hangi demokrasi. "Toplumları ve devletleri tahrip eden yozlaşma, yolsuzluk, usulsüzlük, iltimas, eşitsizlik, ırkçılık, partizanlık, despotluk gibi olumsuzluklar partimizin en yoğun mücadele alanlarıdır" gülüyorsunuz değil mi? Yolsuzlukla mücadele edecekler. Artık yolsuzluklar sıradanlaştı. AK Parti deyince, dünyanın herkesin aklına yolsuzluk geliyor. Şuanda Türkiye Avrupa'nın en büyük kara para aklayıcı merkezi konumundadır. Yolsuzluk,rüşvet, uyuşturucu, fuhuş paraları. İstediğiniz zaman Türkiye'ye getirin, istediğiniz zaman aklayabilirsiniz. Nedir bu dolarların adı; net hata ve noksan. 12 milyar dolar para gelecek nereden geldiği belli olmayacak. Kanun çıkardın, getirdin, rüşveti aklıyorsun, yolsuzlukları aklıyorsun ve Türkiye Avrupa'nın en büyük kara para aklayıcı ülkelerinden birisi" dedi.
"ADIM GİBİ EMİNİN İBN-İ HULDUN'DAN TEK SATIR DAHİ OKUMAMIŞTIR"
"AK Parti'de parti içi demokrasi var mı?" diye soran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Parti demek bir kişi. Hangi demokrasiden söz ediyorlar. Davutoğlu yüzde 49.5 oy aldı. 4 Mayıs 2016 darbesiyle kapının önüne koyuldu. Davutoğlu'nun hakkını yemeyelim dedi ki Davutoğlu, "Ben siyasi etik kanunu çıkaracağım." AK Parti'nin Genel Başkanı "Buna gerek yok büyük sorunlar yaratır" dedi. Yolsuzluk yaptığını Mısır'daki sağır sultanın bile duyduğu kişileri Anayasa Mahkemesi'nden kaçırdılar. Bugün kuvvetlerin birliğinden söz ediliyor. Kuvvetler ayrılığı ilkesi yok. Demokrasi de şu anda oksijen çadırında. Bir parti düşünün, 2001'de kurulsun, kendi programında demokrasiden, şeffaflıktan söz etsin, ahlaktan söz etsin, kuvvetler ayrılığı ilkesinden söz etsin ve bugün 16. yılın sonunda tam bir dikta yönetimi olarak ortaya çıksın. Demokrasinin, bir siyasal partinin nereden nereye savrulduğunu herkesin bilmesi lazım. Bunlar zulümden hoşlanırlar, adaletten değil, ahlaksızlıktan hoşlanırlar, ahlaktan değil. AK Parti'nin Genel Başkanı İbn-i Haldun'dan bahsediyor, adım gibi eminin İbn-i Huldun'dan tek satır dahi okumamıştır. Okusa İbn-i Haldun'u zaten yasaklar."