CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bütün partilerin genel başkanlarına sesleniyorum sağlıkta şiddete son vermek istiyorsak bu konuda el birliği yapalım" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, "Suriye'ye girme oraya silah gönderme dedik. yanlış yapıyorsun, Müslümanı Müslümana kırdırma dedik. Akan kan Müslüman kanı dedik. Bizi dinlemedi. Ben bildiğimi okurum dedi. Şimdi 4 milyon Suriyeli burada ve biz hep beraber ne olacak bu memleketin hali diye düşünüyoruz. Özellikle AK Parti'ye oy veren bütün vatandaşlarım Suriyelilerden memnunsanız başımın üstüne. Memnun değilsiniz niçin bunlar geldiler diye şikayet ediyorsanız onlara da Suriye'de iyi yer yapıp, onları Suriye'ye gönderecek olan parti CHP'dir. Bir yarayı saracağız. Kimsenin burnunu kanatmadan bir yarayı saracağız" ifadelerini kullandı.
"BÜTÜN PARTİLERİN GENEL BAŞKANLARINA SESLENİYORUM SAĞLIKTA ŞİDDETE SON VERMEK İSTİYORSAK BU KONUDA EL BİRLİĞİ YAPALIM"
Bugün geldiğimiz noktada sağlıkta şiddetin giderek arttığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "83 yıllık Cumhuriyet döneminde bir hekim şiddet nedeniyle hayatını kaybetti. Ama 16 yıllık AK Parti iktidarı döneminde şiddet nedeniyle 11 hekim hayatını kaybetti. Bu konu parlamentonun gündemine de gelmiş 2013'te parlamento sağlıkta şiddet konusunda bir araştırma komisyonu kurmuş. Aradan geçiyor 5 yıl tek bir şey dahi yapılmış değil. Milletvekili arkadaşlarım önerge verdiler. Biz bu konuyu tekrar parlamento gündemine getireceğiz. Ama Türk Tabipler Birliğinin istediği kanun tekliğini getirerek. Kanun teklifi ile özel düzenlemeler yapmak gerekiyor. Bütün partilerin genel başkanlarına sesleniyorum sağlıkta şiddete son vermek istiyorsak bu konuda el birliği yapalım. Bunun partisi falan olmaz" şeklinde konuştu.
"BİR BELGE ÖNÜME GELDİĞİNDE HEMEN O BELGEYE SARILMAM"
Yalanın bütün inançlarda günah olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Devleti yönetme mevkinde olan insanların dinlemesi lazım. Eğer bir belge gösteriyorsak o belgeye ulaşması ve bakması lazım. Gerçekten burada böyle bir şey var mı yok mu diye araştırması lazım, sorması lazım. Muhalefetten bir lider diyor ki "haksızlıklar var tedaviler aksıyor gerçek mi değil mi" diye sorması lazım. Çünkü burada Gazi Hastanesinin bir belgesini göstermiştim. "Hayati öneme haiz olan işlemlere devam edin ama hayati önem yoksa durdurun." Bir belge önüme geldiğinde hemen o belgeye sarılmam. O belge doğru mudur yanlış mıdır onu da araştırırım ondan sonra milletin karşısına çıkarım. Gazi Üniversitesini örnek vermiştim belgesini göstermiştim. Ordu Devlet Hastanesi belgesi burada. Diyor ki "Aciliyet arz eden vakalar hariç kalp kapak ameliyatlarını yapmayın." Karadeniz Teknik Üniversitesi onun da yazısı burada. Kim yalan söylüyor ben AK Parti'ye oy veren saygıdeğer vatandaşlarıma seslenmek istiyorum, kim yalan söylüyor. Eğer bu belgeler yalansa bu belgelerin altına imza atanları görevden alın. Tamamı doğru. Devleti yöneten kişilerin ahlaklı olması lazım. Devlet yönetiminde her zaman ciddiyet gerekir. Devleti yönetmenin kuralları vardır. Bir devletin çağdaş olup olmadığının kuralları vardır."
ENFLASYONLA MÜCADELE PROGRAMI
Enflasyonla mücadele programına değinen Kılıçdaroğlu, "Önce enflasyon rakamlarını açıklayan bürokratı görevden aldılar, yerine başka bir bürokratı koydular. Diyor ki girdi maliyetlerini düşüreceğiz. Doğalgaz, petrol, elektrik, ilaç, gübre fiyatları indi mi? Yok. Neyi açıklayacaksınız. Kesin pinpon topunda yüzde 50 indirim yapmışlardır.. Herkes pinpon topu alıyor çünkü. Ne indirimi yaptın sen kardeşim? Enflasyonla mücadele Merkez Bankası'nın konusudur. Şimdi bakan açıklıyor. Hani Merkez Bankası bağımsızdı. Enflasyonla toptan mücadele dendi. Normalde bu tür uygulamalar yapılırken önce bakanın veya MB'nin yaptığı açıklamalar dinlenir, sonra görüş beyan edilir" değerlendirmesinde bulundu.
"BİR GAZETECİ SENİN ÜLKENDE NASIL ÖLDÜRÜLÜR?"
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye öyle bir hale geldi ki 3. dünya ülkelerinin bile operasyon yaptığı bir ülke haline döndü. Bir gazeteci Suudi Arabistan konsolosluğunda öyle anlaşılıyor ki öldürüldü. Suudi Kralı ile telefonda konuşacak. Ne konuşacaksın, niye gereğini yapmıyorsun. Bir gazeteci senin ülkende nasıl öldürülür? Onun can ve mal güvenliği sana emanet değil mi? Görüntüler, ses kayıtları var deniyor ama ortada bir şey yok. Bunları hep Batı'dan öğreniyoruz, Batı Türkiye'den öğreniyor. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bilmesi yasak."