Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Türkiye'nin terörle mücadele konusunda normalleşme süreci şu an için ancak OHAL'in sağladığı imkanlarla sağlanabilir. OHAL süreci elbette sona erecektir. Bunun devamı olacağını söylemek akılla, mantıkla izah edilemez." dedi.
Gül, TBMM Genel Kurulunda OHAL'in 3 ay uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresinin görüşmelerinde hükümet adına söz aldı. Dün Isparta'da yaşanan uçak kazasını anımsatarak, şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, ailesine sabırlar diledi.
Tüm dünyanın, 15 Temmuz 2016 gecesi tarihin en büyük ihanetlerinden birine ve milletin eşsiz, destansı direnişine şahit olduğunu dile getiren Gül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde girişime karşı canları pahasına direnen milletin ihanetin en karanlık gecesini, aydınlık sabaha dönüştürdüğünü söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminin açık bir şekilde devletin anayasal kurumlarına, milletin iradesine, devletin, milletin varlığına, birlik ve bütünlüğüne yönelik bir saldırı olduğuna işaret eden Gül, saldırı sonrası gereken tedbirler alındığını ve her alanda kararlı mücadelenin yürütüldüğünü kaydetti. Mücadelenin amacının FETÖ ve diğer terör örgütlerinin kökünün kazınması olduğunu söyleyen Gül, mücadelenin milletin güvenliğini korumak, devletin bekasını sağlamak ekseninde sürdürülmesinin hukuk yoluyla olduğunu belirtti.
"Milleti arkasına alan diktatör değildir"
15 Temmuz sonrasında hem FETÖ ile mücadelenin hızlı ve etkin bir şekilde sürdürülmesinde hem de benzer terör örgütleriyle mücadeleye ilişkin kararlar alınmasında olağanüstü hal kararının çok büyük bir etkisi olduğuna vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"15 Temmuz günü ortaya konan bu kararlılık, milletimizin sergilemiş olduğu demokrasinin, vatanımızın, devletimizin yanında durma kararlığı dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazılmıştır. Sonrasında buna bir tiyatro diyen, sonrasında Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası için yapılan bu mücadeleye bir saray rejimi, diktatör eleştirisi yapanların bu milletin iradesinden ne kadar uzak olduğunu bütün milletimiz görmektedir. Diktatör dediğiniz tankıyla, topuyla millete savaş açan kişidir ama 15 Temmuz gecesi de göstermiştir ki tanka karşı, F16'lara karşı, savaş uçaklarına karşı milleti arkasına alan, 'Milletin iradesinden başka hiçbir güç tanımam' diyen kişi diktatör değildir, milletin kahramanıdır, demokrasi kahramanıdır."
Diktatör eleştirilerini yapanların anlayışına göre milletin seçtiği, milletin oy verdiği kişinin demokrasi ya da milletin iradesini temsil etmediğini, sandığa, millet iradesine inanmayanların böyle bir yaklaşım içerisine girdiğini ifade eden Gül, bu anlayışın faşizan anlayış olduğunu söyledi. Gül, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir hukuk devleti olduğuna işaret etti.
OHAL sürecinde vatandaşların hayatlarında olumsuz bir etki bulunmadığına dikkati çeken Gül, "OHAL kararının alınmasının gerekçesi açıktır. Bu gerekçe FETÖ'nün darbe girişimi sonrası bu örgütle etkin bir mücadelenin yapılması iradesidir. Başta FETÖ olmak üzere diğer terör örgütleriyle mücadelede etkin ve dinamik bir imkanı sağlayan OHAL uygulamasının vatandaşlarımızın günlük hayatlarının etkilenmesi söz konusu olmamıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Aksine ekonomi başta olmak üzere birçok meselede önemli gelişmeler yaşandığını aktaran Gül, kriz beklentilerinin boşa çıktığını, 2016-2017 yıllarında Türkiye'de büyüme istikrarının devam ettiğini söyledi. Küresel kriz havasına rağmen Türkiye'nin, bir önceki yılı dünyanın 17'nci, Avrupa'nın 6'ncı büyük ekonomisi olarak kapattığını anlatan Gül, şunları söyledi:
"Kriz tacirliği yapanların elleri boş kalacaktır. OHAL istisnai ama meşru bir yönetim biçimidir. Bizim icat ettiğimiz bir durum değildir. Anayasal bir müessesedir ve uygulamadır. OHAL'in hangi şartlarda ve durumda ilan edileceği Anayasanın 119,120 ve 121. maddelerinde gayet açık ve net bir şekilde belirlenmiştir. Anayasadaki bu imkan devletin varlığına ve bekasına yönelen tehlikelerin bertaraf edilmesidir. Bu amaca uygun gerekli ve zorunlu tedbirlerin alınması için kabul edilmiştir. Üstelik anayasa hükmü vatandaşlarımızın huzurunu, güvenliğini ve özgürlüğünü koruma yanında demokrasimizi ve cumhuriyetimizi de saldırılara karşı muhafazayı amaçlamaktadır."
Bu süreçte kamuda FETÖ ve diğer terör örgütleriyle ayrılma sürecinin hız kesmeden devam ettiğini dile getiren Gül, vatandaşların asılsız, soyut ihbarlarla mağdur edilmelerinin engellenmesinin amaçlandığını kaydetti.
İhraçların OHAL İnceleme Komisyonunca bir denetime tabi tutulduğunu belirten Gül, komisyonun verdiği kararlar için de yargı yolunun açık olduğuna dikkati çekti.
Alınan tedbirler kapsamında FETÖ ve diğer terör örgütlerinin insan ve mali kaynak devşirdiği kurum ve kuruluşların kapandığını, propaganda kanal ve araçlarının da kesildiğini anlatan Gül, bunların halkın güvenliği ve günlük yaşamını kolaylaştırmak için yapıldığını söyledi.
"OHAL tüm terör örgütlerine yönelik bir uygulamadır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında OHAL'in 6. kez uzatma kararı alındığına işaret eden Gül, bu kararın da uygulanması için meclisin huzurunda olduklarını belirtti.
Yaşanılan saldırının büyüklüğü ve çapı düşünüldüğünde bu örgütle mücadelede tüm hukuk yollarının kullanılması gerektiğini vurgulayan Gül, şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye'nin terörle mücadele konusunda normalleşme süreci şu an için ancak OHAL'in sağladığı imkanlarla sağlanabilir. OHAL süreci elbette sona erecektir. Bunun devamı olacağını söylemek akılla, mantıkla izah edilemez. İktidarımız sürecinde defalarca farklı vesayet odaklarının saldırısına maruz kaldık. Bu odaklarla savaşa savaşa demokrasimizi güçlendirdik. Her ne olursa olsun ne özgürlükleri güvenliğe, ne de güvenliğimizi özgürlüklere feda edemeyiz. OHAL Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük vesayet odağı ve hain yapısını merkeze alan mücadelenin bugünkü en önemli enstrümanlarından biridir. Bu ülke için her birimiz canımız pahasına üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Bölgesel güçler bizim iç güvenliğimize yönelik tehdit risklerini artırıyor. Bu nedenle OHAL sadece FETÖ'ye yönelik değil, PKK, DEAŞ ve diğer tüm terör örgütlerine yönelik bir uygulama içermektedir. Terör örgütlerinin kovanına çomak sokuyoruz, sokmaya da devam edeceğiz. Suriye'deki sınırımızdaki gelişmeler Türkiye'nin daha aktif olması gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır."
"Terör yapılanmasına izin veremeyiz"
Gül, yaşanan terör olaylarının sadece Türkiye'yi değil tüm dünya üzerindeki toplum düzenini sarsmaya başladığını söyledi.
Batılı toplumların güvenlik kaygısı üzerinden konsolide olduğunu, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda da ezberlerinin bozulduğuna dikkati çeken Gül, "Jeopolitik konumuyla küresel gerilimin merkezinde olan Türkiye'nin FETÖ organizasyonundaki bir kalkışmayla karşı karşıya gelmesi, öncesinde ve sonrasında PKK, DEAŞ ve DHKP/C gibi örgütlerin sistemli saldırılarına muhatap olması şaşırtıcı değildir. PKK ve uzantısı örgütlerden oluşan bir ordu kurma düşüncesi hem bölgeye zarar verecek bir girişimdir hem de milli güvenliğimize tehdit oluşturan bir oluşumdur. Asla böyle bir terör yapılanmasına izin veremeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin sınır ötesi tehditlerine karşı meşru müdafaa hakkının bulunduğunu anlatan Gül, terör örgütleriyle samimi şekilde mücadele yürüten belki de tek ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı.
Türkiye'yi sosyal ve siyasal ameliyat alanına çevirmek isteyenleri hüsrana uğratacak tarihe kadar mücadelenin aksamadan, kararlı şekilde devam edeceğinin altını çizen Gül, "Milletimize ve ülkemize türlü senaryo ve oyunlar kuranların tezgahlarını bozmaya devam edeceğiz. Terörün kanlı ve kirli yöntemleriyle devletimizin bağımsızlığını kıskaca almaya, milletimizin istikbalini biçimlendirmeye yeltenenler, geçmişte başarıya ulaşamamıştır, bugün ve gelecekte de asla ulaşamayacaktır." ifadelerini kullandı.
"Düğüne gider gibi ölüme koşanların ülkesidir Türkiye"
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, OHAL uygulamaları nedeniyle vatandaşlarda bir rahatsızlık bulunmadığını, milletin olan ve bitenin farkında olduğunu söyledi.
Herkesin "kurda merhamet kuzuya zulümdür." sözünü bildiğini anlatan Bakan Gül, terörle mücadelede asla bir zafiyete izin vermeyeceklerini dile getirdi.
Zafiyete müsaade edilmesi halinde canını ortaya koyan millete hesap veremeyeceklerini vurgulayan Gül, şöyle devam etti:
"Terörle mücadelede zafiyete müsaade edemeyiz. 251 şehidimiz, binlerce gazimiz, canını ortaya koyan milletimiz adına bu hainlerden hesap sormaya devam edeceğiz. Hain darbe girişiminin seyrini değiştiren, hainleri ölmek pahasına etkisiz hale getiren Ömer Halis Demir'ler adına bu hesap sorulacaktır. Düğüne gider gibi ölüme koşanların ülkesidir Türkiye. Vatan sevgisi imandandır inancı bizim pusulamızdır. Al bayrağımızın gölgesi o kadar geniştir ki tüm dünya mazlumlarını da bu gölgeye sığdırmaktadır. Ay yıldızlı bayrağımız 80 milyonu ve mazlumları gölgesinde barındırmaya devam edecektir. Hükümetimizin de duruşu bu noktadadır."
Bakan Gül, OHAL'in uzatılmasını kimi Avrupa ülkelerinde olduğu gibi münferit bir olay için değil, vesayetin karşısında cansiperane duran milletin güvenliği için istediklerini söyledi.
Avrupa'nın hiçbir ülkesinde 15 Temmuz ve benzeri bir girişim olmadığını, o ülkenin şehirlerinde, meclisi üzerinde savaş uçaklarının uçmadığını, cadde ve sokaklarında tankların yürümediğini, insanlarının üzerine uçak ve helikopterlerden ateş edilmediğini belirten Gül, "Hiçbir Avrupa ülkesi devlet kurumlarının tümünün lağvedilmesine yönelik bir saldırı görmedi. Hiçbirinde ülke sathında yaygın bir terör eylemi olmadı." dedi.
"Hukuk ve adalet kırmızı çizgimizdir"
Avrupa'da OHAL'i iki yılın üzerinde uygulayan ülkelerin var olduğuna işaret eden Gül, kimi ülkelerin OHAL'i kaldırırken o döneme özgü birçok düzenlemeyi kalıcı hale getirdiğini anlattı.
Acıları kıyaslamadıklarını ancak siyasal yönden bir empati yapılmasını istediklerini dile getiren Gül, şöyle konuştu:
"Paris'teki saldırı sonrasında kol kola yürüyerek terörü telin eden Avrupa liderlerini Türkiye'deki terör saldırılarında ve 15 Temmuz saldırılarında yanımızda görmek isterdik. Günler sonrasında bir takım mırıldanmalar duyduk sadece. 15 Temmuz, Türk yargısının alnının akıyla çıktığı önemli sınavlardan birisidir. Tarihimizde ilk kez Türk yargısı kendisine biçilen rolü reddetmiştir. Yargı 15 Temmuz kalkışmasının en sıcak dakikalarında milli iradenin ve demokrasinin yanında durmuş, bugüne kadar ki süreci de adil ve hızlı bir şekilde sürdürmüştür. Bu mücadelede iki kırmızı çizgimiz vardır; birincisi sürecin sulandırılmasına asla tahammül edemeyiz, ikincisi ise hukuktur, adalettir."
Abdulhamit Gül, her örgütün kendisine özgü bir yapılanma metodunun bulunduğuna, FETÖ yargılamalarını diğer örgüt yargılamalarıyla kıyaslamanın yanlış olacağına dikkati çekti.
40 yıllık örgütün bir anda temizlenmesini beklemenin beyhude olacağını vurgulayan Gül, milletin FETÖ yargılamalarının adil ve hızlı bir biçimde sonuçlanmasını beklediğini savundu.
Bölgedeki ve dünyadaki gelişmelerin Türkiye'yi hızlı ve doğru karar almakta zorunlu kıldığını, OHAL'in bu zaruretler göz önünde bulundurulduğunda bir süre daha devam etmesi gerektiğini belirten Gül, "Milletimizin istikbali için her türlü adımı atmaya kararlıyız. Hayasız ve hain akımlara karşı milletimiz iman dolu göğsünü siper etmişken, bize de sonuna kadar bu mücadeleye destek vermek düşmektedir. Aklından Sevr'i, Mondros'u geçirenlere, onların gönüllü maşalarına, mandacılara karşı milli mücadele azmiyle dur demeye devam edeceğiz." diye konuştu.
"OHAL'in uzatılması olumlu bir karardır"
Görüşmelerde şahsı adına söz alan AK Parti Aydın Milletvekili Abdurrahman Öz ise 15 Temmuz darbe girişiminde Türk milletinin büyük bir felaketin eşiğinden döndüğünü söyledi.
Parti ayrımı yapılmaksızın herkesin birlikte mücadele ettiğini anımsatan Öz, OHAL'in uzatılmasına ilişkin tezkerenin görüşülmesinde yapılan her türlü eleştiriye de açık olduklarını kaydetti.
Devletin menfaatinin tartışmaya mahal verilmeyecek şekilde açık olduğunun altını çizen Öz, "OHAL'in uzatılmamasını kötü bir karar olarak düşünüyorum. Sıradan bir vatandaş için hukuk kuralları işlemeye devam etmektedir. OHAL'in uzatılması devletimiz ve milletimizin geleceği için olumlu bir karar olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Genel Kurul haftaya toplanmayacak
Öte yandan AK Parti, CHP ve MHP'nin Genel Kurulun 23 Ocak Salı, 24 Ocak Çarşamba ve 25 Ocak Perşembe günü toplanmamasına ilişkin ortak önerisi Genel Kurulda kabul edildi.
Tezkerenin de oylanarak kabul edilmesinin ardından Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın, birleşimi 30 Ocak Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.