Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOBB'a "Diyorum ki; gelin şu yüzde 100 yerli üretim olan otomobilimizi TOBB camiası içerisinden çıkartalım" çağrısında bulundu. Çağrıya olumlu yanıt geldi.
TOBB Genel Kurulunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek faiz konusuna değinerek, yüksek faizin bir sömürü aracı olarak kullanıldığını söyledi. Erdoğan, mevzuat sorunlarına da değinerek, bürokratik oligarşi ile 15 yıldır savaş verdiğini kaydetti. İş dünyasının emeği ve desteği olmadan belirlenen hedeflere ulaşmanın mümkün olmadığının altını çizen Erdoğan, "Temsil ettiği geniş iş, fikir ve dünya görüşü yelpazesiyle bu salon aslında Türkiye'nin yelpazesidir. İş dünyamızın lokomotifliği, emeği ve desteği olmadan hedefimize ulaşmamız mümkün değildir. Üreten, istihdam oluşturan, ihracat yapan, daha iyisine ulaşmak için gayret gösteren sizlerin azmi, enerjisi bizim için en büyük güç kaynağıdır. Geçmiş dönemin muhasebesinin yapılmasının yanı sıra geleceğe ilişkin beklentilerin tartışıldığı genel kurulunuzun 2019 ve 2023'e kadarki projeksiyonlarımıza ciddi katkılar sağlayacağına inanıyorum. Ülkemizde bizim kadar iş dünyası ile esnaf ve sanatkarlarımızla, toplumun her kesimi ile yakın iş birliği içinde olan bir başka siyasi hareketin olduğunu sanmıyorum. Her sabah ekmek teknesini besmele ile açıp, nafakasını çıkartmak için ter döken esnaf ve sanatkarımızın daima yanında yer aldık. Ulusal ve uluslararası düzeyde projelere imza atan büyük yatırımcılarımıza hep destek olduk. Şehirlerimize yaptığımız ziyaretlerde iş dünyamızla mutlaka bir araya gelmeye çalıştık. Yurt dışı seyahatlerimizde mümkün olan her yere iş adamlarımızla birlikte gittik, onların meselelerinin takipçisi olduk. Mevzuat veya bürokrasi engeli varsa kaldırmak için birlikte çalıştık. Mevzuat amcadan hala kurtulmuş değiliz. Bürokratik oligarşi 14-15 yıldır kavgasını, savaşını verdiğim en önemli konu. Fakat bu bürokratik oligarşi dünyanın her yerinde sorun olmaya devam ediyor. Kredi imkanlarının genişletilmesine ihtiyaç varsa, teşvik gerekiyorsa mücadelesini birlikte verdik" diye konuştu.
"YÜKSEK FAİZİ BEN BİR SÖMÜRÜ ARACI OLARAK GÖRÜYORUM"
Kredi faizleri noktasında her yerde yüksek faizden şikayet olduğunu belirten Erdoğan, "Bunu dillendiren bir Cumhurbaşkanı olarak hep gündemimde tuttum, hala da gündemimde, gündemimde olmaya da devam edecek. Çünkü faizi ben ülkede, çok açık net söylüyorum, yüksek faizi ben bir sömürü aracı olarak görüyorum. Burada kar amaçlı bir faiz mantığı yok, sömürü aracı olarak bir faiz mantığı var. "Ben bu kredi faizini uygun şartlarda veriyim de ülkem de kazansın, ben de kazanayım" anlayışı yok. Bakıyorsunuz karınca yazısıyla sözleşmeler var ya, o krediye mahkum olan girişimci geliyor altına imza atıyor, içinde ne var ne yok bundan haberi yok. Geri çağırma olduğu zaman eli mahkum, elinde ne var ne yok vermek durumunda kalıyor. Bu anlayış adil bir anlayış değil. Bunun da çözülmesi şart, Allah'ın izni ile bunu da çözeceğiz. Her şey bir anda olmuyor ama çözeceğiz, kararlılığımız var en azından. Tek derdi üretmek olan, kendisi ile ülkesini büyütmek olan herkesin yanında yer almaya devam edeceğiz. Ülkemizde çalışmak, üretmek, kazanmak isteyen kimseye engel olmadığımız gibi tam tersine her türlü desteği sağladık. İş dünyamızın temsilcileri ile sürekli istişarede bulunduk. Şu bir gerçektir, TOBB asli görevlerine ne kadar odaklanırsa o kadar başarılı olmuştur. Ahilik sistemimizin önümüzdeki ve günümüzdeki mümessilleri olan oda ve borsalarımızın kendi üyeleri arasında tesis ettiği dayanışma güçlendikçe bu kurumlarımızın itibarı da artmıştır. Ahilik deyince ülkesine ve milletine sahip çıkma, gerektiğinde bu uğurda her türlü fedakarlığı yapma anlayışı da devreye giriyor. Son yıllarda yaşadığımız tüm sıkıntılarda, özellikle 15 Temmuz'da ortaya koyduğunuz güçlü duruşla ahilik sıfatını hak ettiğinizi ortaya koydunuz. Bunun için her birinize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Zira o çağrıya anında cevap vermek suretiyle meydanlara dökülen milletimin alnı öpülesidir. Bu milletin bir evladı olmaktan iftihar ediyorum. TOBB, ülkemizin geleceği için ekonomi ile demokrasinin aynı bütünün ayrılmaz parçaları olduğunu kabul etmiş bir kurumumuzdur. Birliğimizin üretim ve istihdam seferberliğine verdiği katkılar yanında hak ve özgürlüklerin korunması konusundaki hassasiyeti ile milletimizin gönlündeki yerini güçlendirmeyi sürdüreceğine inanıyorum" şeklinde konuştu.
"RAKAM 1 MİLYON 170 BİNE ULAŞTI"
15 yıldır yapılan hizmetlerden kısa örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tüm alanlarda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini yaşayarak hiç unutmamalıyız. Geleceğimizi planlarken gücümüzü ve motivasyonumuzu işte bu yaptıklarımızdan alıyoruz. Sürekli ecdada atıfta bulunmamızın, sizlerle sohbet ederken söze ahilikten başlamamızın sebebi budur. Geçmişini bilmeyen gelecekte nereye yürüyeceğini kestiremez. Bunun için yakın uzak tüm geçmişimizle irtibatımızı sıkı tutmalıyız. Türkiye'nin 2023 hedeflerini 2011 seçimlerinin ardından ilan ettik ve bu doğrultuda ilerliyoruz. 2053 ve 2071 vizyonlarımızı bizden sonraki nesillere emanet ettik. Bu arada boş durmuyor, 2023 hedeflerimizi bir adım daha ileriye taşıyacak ve 2053'e hazırlık olacak mahiyette çalışmalar yürütüyoruz. İnşallah yıl sonuna kadar bütün bakan arkadaşlarımıza, özellikle şunu kendilerinden isteyeceğim, "yol haritanızı 6 aylık olarak hazırlayın getirin" diyeceğim. Biz 2019'un hazırlıklarını yoğun bir şekilde yürüteceğiz. Çünkü 2023 Türkiye'nin adeta bir dönüm noktası olacak. 100. yıl Türkiye'de sıçramanın ispat edildiği bir dönüm noktası olacaktır, bunun için hazırlıklarımızı kararlılıkla yapmamız gerekiyor. Dünyanın içinden geçtiği değişim ve dönüşüm süreci bizi kendimizi sürekli yenilemeye mecbur kılıyor. Teknolojik ve ekonomik gelişmeler siyasi dönüşümlerle tahkim edilmediği sürece tek başına bir anlam taşımıyor. Bu salon bunu tahkim edecek, inşa edecek, ihya edecek olan salondur. Bence bu konuda herkes "benimde burada sırtlanacağım bir yük var" bilincinde olacaktır. Bunun için biz hedeflerimizi her alandaki gelişmeleri gözeterek, her biri diğerini destekleyecek şekilde belirliyoruz. Dünyanın, bölgemizin ve ülkemizin karşı karşıya olduğu her meydan okumayı aynı zamanda bir fırsat olarak görüyoruz" diye konuştu.
"Türkiye 2035 yılında 90 milyona aşacak olan nüfusu ile dünyanın ilk 20 ülkesinden birisi olarak gücünü devam ettirecektir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Asıl önemli olanı ise dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi haline gelerek bu büyük nüfusumuzu en etkin şekilde değerlendirecek olmamızdır. Genç, eğitimli ve dinamik nüfus yapımızı ekonomik büyümemizin itici gücü haline getirmekte kararlıyız. Eğitim seviyesindeki, iş gücü kalitesindeki artış sayesinde rekabet gücümüz de her geçen yıl yükselecektir. Kişi başına milli gelirimizi artık 25 bin dolar hedefinin üzerine çıkarttıktan sonra dünyanın müreffeh milletleri arasındaki yerimizi de alacağız. 2035 yılında ulaşacağımız insani gelişmişlik seviyesini, farklı kesimler ve bölgeler arasındaki gelir eşitsizliğini en aza indirerek ülke geneline yayacağız. Çalışma, istek ve kabiliyetine sahip herkesin kendine yer bulabileceği üretken bir istihdam politikasıyla tüm vatandaşlarımızın geleceğini güvence altına alacağız. İşte malum, 7 Şubat'taki TOBB'da yaptığımız davet. Bu davete iş dünyamız sağolsun gayet net bir cevap verdi. Rakam 1 milyon 170 bine ulaştı. Demek ki benim girişimcim istediği zaman bunu yapabiliyor. Bundan sonraki süreçte de bunu yapabileceğine inanıyorum. Bütün bunlar bu ülkede bir dayanışma ruhunu getirecek. Bu dayanışma ruhu birbirine inanma, kenetlenme, birlik, beraberlik bizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine taşıyacaktır. Bunu beraber yaptığımız zaman bu milleti Allah'ın izni ile tutan olamayacak. Çok daha hızla ülkemizi diğer gelişmiş ülkelerle yarışın içinde, ilk 10'un içinde göreceğiz" ifadelerini kullandı.
YERLİ OTOMOBİL İÇİN SÖZ ALDI
Yerli otomobil konusunda bir teklifte bulunan Erdoğan, "Gelin şu yerli yüzde yüz üretimi olan otomobilimizi TOBB camiası içerisinden çıkartalım. TOBB, kendi çatısı altından yüzde yüz yerli otomobilini Made in Turkey olarak çıkartsın. Şu anda ekranları başında bizi tüm Türkiye izliyor. Biz her an her daim böyle bir konuda yanınızdayız ve önce ülkemize, ardından da tüm dünyaya Türkiye markasını gönderelim. Bu çalışmalarımızın tamamını sürdürebilirlik esasına göre yürütmeden 2035 hedeflerine ulaşamayız. Demokratik ve ekonomik standartları yüksek Türkiye için hep birlikte çalışmalıyız. 15 senedir bu işi yapanlara hep teklif ettim. Gelin kendi otomobilimizi üretelim. Ne yapıyor. Montaj, montaj, montaj. Montajcılık bu millete yakışmıyor. Artık bu millet kendisi bunu üretebilecek beyne de sahip, ürüne de sahip. Bunu yaparız. Şimdi ben inanıyorum ki artık sözü burada aldık ve inşallah TOBB çatısı altında bu işi başaracağız. Bizde üzerimize düşeni yapacağız" ifadelerini kullandı.
"CESUR DÖNÜŞÜM PROJELERİNİ HAYATA GEÇİRMELİYİZ"
Türkiye'nin 2035 hedeflerine ulaşması için üretim gücünü küresel değer zincirinin üst seviyelerine çıkartmak mecburiyetinde olduğunu kaydeden Erdoğan, "Türkiye, net ticaret fazlası ve cari fazla veren ülke haline gelmeden ülke haline ulaşamaz. Bunun için 2035 yılında üretim gücümüzü küresel değer zincirinin üst seviyelerine çıkarmak mecburiyetindeyiz. Endüstri 4.0 adıyla ifade edilen teknoloji yoğun üretim yapısına geçerken insanlarımızı yeni ihtiyaçlarımıza uygun alanlarda hizmet vermek üzere hazırlamalıyız. Bu da geleceğin istihdam alanları için şimdiden hazırlık yapmamızı gerektiriyor. Kadınlarımızın halen yüzde 33 düzeyine yaklaşan iş gücüne katılma oranlarını yüzde 50'ye, toplam iş gücüne katılım oranını ise yüzde 50'nin üzerine yükselterek sosyal politikalarımızı destekleyeceğiz. Tüm bu çalışmalarla amacımız Türkiye'yi bölgesel bir güç olmanın yanında küresel düzeyde bilgiye dayalı bir güce kavuşturmaktır. Gelecek bilgi temelli ekonomi üzerine kurulacaktır. Dijital dönüşümü kurumsal kaliteyi, nitelikli iş gücünü yakalamış bir altyapıyı süratle tesis etmeliyiz. Ekonomik atılımlarımızı yeni yatırım fırsatları ile birleştirerek bilişim, enerji, ulaştırma, lojistik ve ticaret alanlarında ülkemizi küresel cazibe merkezi haline getirmeliyiz. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere şehirlerimizi yenilik ve verimlilik temelinde yeniden ele almalı, cesur dönüşüm projelerini hayata geçirmeliyiz" diye konuştu.
"Kendimizle birlikte dünyanın tüm mazlumları, mağdurları, kalbini ve gözünü bize yöneltmiş tüm dostlarımız için bizler bütün bu başarıları yakalamak durumundayız" diyerek konuşmasına devam eden Erdoğan, "Bütün bunları sizlerle birlikte yapacağız. Bizim işimiz kendisi, ülkesi ve milleti için bir şey yapmak isteyen herkesin yönünü açmaktır. Az önce mevzuat dendi. Her şeyiyle katılıyorum. Bunu da beraber başaracağız. Buna prim vermeyeceğiz. Bir yerde bir şey tıkanıyor mu? Bakan arkadaşlarımızı aynı anda sizler de sıkıştıracaksınız ki bürokrasiyi hep birlikte yıkalım. Birçok şeyler vardır ki bunu bakan da başbakan da Cumhurbaşkanı da bilmeyebilir. Bu iletişimi bizlerle kararlı bir şekilde sürdürürseniz buradaki oligarşik yapıyı ciddi anlamda çökertiriz. Türk milleti tarihin her döneminde verdiği mücadele ve elde ettiği başarılarla dünyanın kalanını şaşırtmış bir millettir. Bürokratik oligarşide de bu işi başaracağız" açıklamasında bulundu.
"BU HEDEFLERE ULAŞMAK ASLA ZOR DEĞİL"
Türkiye'nin önümüzdeki dönemde yapacağı atılımlarla dünyayı bir kez daha şaşırtacağına inandığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Birileri bizim bu hedeflerimize dudak bükerek bakıyor olabilir. 1990'lar Türkiye'sine bakan hiç kimsenin bugünkü Türkiye'yi tasavvur edebilmesi mümkün değildi. Gelin şimdi hep birlikte 2023'ün, 2035'in Türkiye'sini inşa ederek bize hala hasta adam nazarıyla bakanlara, bu şekilde muamele etmeye çalışanlara derslerini verelim. Bu millet yapar mı yapar. Siz yatırım yapmak için, yüksek teknolojiye dayalı üretim için, ihracat için, istihdam için ne gerekiyorsa söyleyeceksiniz biz de bunları hayata geçirmenin yollarını arayacağız. Yaptığınız çalışmaların neticelerini görmeye başladıkça bizde sizin önünüzdeki kapıları ardına kadar açmak için çok daha şevkle çalışırız. Marifet iltifata tabidir. İltifat içinde ortada marifetin emarelerinin görülmesi gerekir. Aksi takdirde kendimiz söyler kendimiz dinleriz. Sizin attığınız he adıma, devletin mukabil birkaç adımla cevap vereceğinden emin olun. 16 Nisan halk oylaması kampanyası boyunca, gittiğim her yerde "güçlü Türkiye, büyük Türkiye, müreffeh Türkiye" dedim. Bunlar sadece sözden, slogandan ibaret ifadeler değildir. Bunlar birlikte ulaşmamız gereken hedefleri ifade ediyor. Biz eserlerimizle konuşuyoruz. Eğitimde yaptıklarımız ortada. Şu ana kadar 250 bin civarında derslik yaptık. Artık ilçelerde hastanelerimiz var. Şimdi şehir hastanelerimize başladık. Mersin, Balıkesir, Yozgat, Isparta şehir hastanelerinin dünyada eşi benzeri yok. Eksiğimiz şimdi doktor. Böylece benim vatandaşım hastanenin bir kapısından girdiği zaman içeride gördüğü imkanlar şifanın yolunu göstermiş olacak. Güçlü olmak için demokrasi ve ekonomide belirlediğimiz hedeflere mutlaka ulaşmalıyız. Büyük olmak için bu şekilde elde ettiğimiz imkanları içeride ve dışarıda en doğru şekilde kullanmalıyız. Refahımızı sürekli kılmak içinde milletimizin tamamının bu imkanlardan faydalanabilmesini sağlamalıyız. O zaman Türkiye'nin önünde kimse duramaz. Bugün bizi terör örgütleri eliyle tedip etmeye çalışanlar o zaman ülkemizle daha fazla iş birliği yapmak ve daha yakın olabilmek için sıraya girecekler. Başkalarına uygulamadıkları şartları, kriterleri bize dayatanlar yarın oyunu bizim kurallarımızla oynamak zorunda kalacaklar. O zamana kadar durmak, dinlenmek, gerilemek yok. Çalışacağız. Önümüze konan engellerin ya üstünden aşacağız, ya kenarından dolanacağız ya da onları yıkıp geçeceğiz. Bu hedeflere ulaşmak asla zor değildir. Yeter ki bir olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Bunu başardığımızda diğer hedeflere ulaşmak kolay."
CİZRE VE YÜKSEKOVA İL OLUYOR
Şırnak'ın Cizre'ye, Hakkari'nin de Yüksekova'ya dönüşeceğini kaydeden Erdoğan, "Şehircilik benim işim. Çünkü belediyecilikten geldim. Neresi şehir olur neresi olmaz onu iyi bilirim. Cizre ile Şırnak'ı yan yana getirdiğiniz zaman ya Allah aşkına Şırnak'ı nasıl şehir yapmışlar diye şaşarsınız. Hakkari ile Yüksekova'yı yan yana getirdiğiniz zaman da Hakkari'yi nasıl şehir yapmışlar diye şaşırırsınız. Buraları defalarca gezmiş görmüş biri olarak konuşuyorum. Bir kalkınma hamlesi yapacaksanız önce buna şehircilikten başlayacaksınız. Eğer şehircilikte bu işi başaramamışsanız zaten yatırımlarda da bu işi başaramazsınız. Onun için sen merak etme. Zaman çok yakın" dedi.