Siyasi partilerin gurup toplantısı bir yana, ilk kez bir siyasi partinin il başkanlar toplantısına katılınca, izlenimleri, düşünceleri yazmak farz oldu.
Siyasi güzergahına, rotasına ve duruşuna her zaman saygı duyduğum Türkiye Partisi Genel Başkanı Doç.Dr.Abdüllatif Şener ile röportaj yapmak, düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmak umuduyla soluğu Ankara’da, partinin Çankaya-Yıldız’daki genel merkezinde aldık.
19 senelik siyasi yaşamında hakkında suç dosyası bulunmayan müstesna lider olarak anılan Abdüllatif Şener, çok farklı, ilginç bir lider. “Şimdi yeni şeyler söylemek gerek” diyen Şener, insan merkezli yeni siyaset anlayışını kabullenmiş. Bunu, toplumsal uzlaşma için, çoğulcu ve katılımcı demokrasi için istiyor.
O gün, 81 il başkanının da hazır bulunduğu toplantıda bulunmak, bir kere büyük bir keyif. Daha önce AK Parti, MHP ve CHP’nin gurup toplantılarına katıldık, genel başkanlarını dinledik ama, il başkanları toplantısını izlemek ilkti.
Salon tıklım tıklım. Ulusal ve yerel medya toplantıya büyük ilgi gösteriyor. Herkes, yeni bir siyasi tarzı inşa etmeye niyetlenen Şener’in ağzından çıkacak cümleleri bekliyor sabırla. Biz de, toplantı sonunda baş-başa kalıp, özel röportaj hayali içindeyiz.
Kısa sürede Türkiye’nin her yerinde, “ben de varım!” diyen bir Türkiye Partisinin gücünü sergiliyor önce. Örgütlenmelerin tamamlandığını, ilk seçimlere iddialı hazırlandıklarını, iktidarı elde etmek azmi ile çalıştıklarını, bunu da herkesin bilmesi gerektiğini söylüyor.
MAKAMINDA BAŞ-BAŞA…
İl başkanları toplantısı bitiyor, makamına geldiğinde, beraberimizde partinin avukatı ve aynı zamanda da kurucuları arasında yer alan, Kahramanmaraşlılar Eğitim Vakfı eski başkanı Av.Tahsin Türkçapar ve Kahramanmaraş İl Başkanı İsmail Şeref Alkış olduğu halde odasında baş-başayız.
7 Mart’ta yapılacak olup, Yüksek Seçim Kurulunca Karacasu ve Kavlaklı beldesindeki seçimlerini iptaline ilişkin sorumuzun cevabını öğrenmek istiyoruz önce ama, konu taze olduğu için, henüz bilgisi bulunmadığından, bu soruya cevap alamıyoruz.
O’nda Türkiye’nin geleceğini inşa etme çabasını görünce, munis yaklaşımından cesaret alarak sorularımızı patlatıyoruz peş-peşe. Şener, ne soracağımızı biliyormuş gibi;
“Mevcut iktidar sürekli sorun üretiyor, başka işi yok. Siyaset sorun çözme yeridir, ağlama duvarı değil. Vatandaşın aş ve iş derdi varken siz de siyasetçi olarak bunlara çözüm bulmak yerine günü birlik siyasetle uğraşırsanız, bu memlekete, bu insanlara yazık edersiniz” derken gözlerimin içine bakıyor. “Nasıl cevap ama…” der gibi…
YARGI, MEDYA VE ASKER İLE KAVGALILAR
Gündemde askeri operasyonlar var. Yargıya müdahale, savcılar savaşı…
“Maalesef gelinen nokta bu. Ne bulurlarsa, kim ellerine geçerse kavga ediyorlar. Toplumu germekten başka bir işe yaramıyor bu. Siyaset üzerinden kavga edilmez. Kini ve nefreti kendinizden, siyasi kimliğinizden, portföyünüzden uzak tutacaksınız. Ülke iyi yönetilmiyor, iyiye gitmiyor. Bunun ceremesini de vatandaş çekiyor”
Bunu söylerken gözlerini hemen karşıda duran Av.Tahsin Türkçapar ile İl Başkanı İsmail Ş.Alkış’a çeviriyor. Sözleri onay alıyor. Devam ediyor; “Hakaretleri, kavgaları sözlü olmaktan çıktı, eyleme geçti. Artık mecliste yumruklar konuşuyor. Bu siyaset, ülkenin ihtiyacı olan siyaset tarzı değil. Ülkenin dağ kadar sorunları var, her geçen günde birikiyor, siz kavgayı seçiyorsunuz. Özellikle iktidar partisi gönüllü kavga timi sanki. Diğerleri de bu kavga ortamına refakat ediyorlar. Birbirlerini tamamlıyorlar yani.”
BASIN ÖZGÜRDÜR, TABİ Kİ ELEŞTİRECEK!
“Güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğu” bir Türkiye sevdasını güden Şener, basına getiriyor sözü. Dokunulmazlıkların kalktığı, suç işleyenin hesap verdiği Türkiye için basına büyük önem verdiğini söylüyor. “Tabi ki siyasetçiler de eleştirilecek. Özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi özümsediyseniz, eleştiriye tahammüllü olacaksınız.” diyor. Doğru bulmaya katkı sağladığında, tüm eleştirilerin yeri geldiğinde dozunun da artabileceğine dikkat çekiyor Türkiye Partisi Genel Başkanı.
Siyasi iktidarın eski kredisini kullanmaya devam ettiğini, her geçen gün irtifa kaybedilmesi karşısında basının susamayacağını ifadeye çalışıyor Şener. “2007 öncesi kredileri kullanıyorlar, peki 2007 sonrası ne yaptılar?” diye bize soruyor. Soruyor ama, cevabını da kendi veriyor: “İktidarlar hesap vermeli, verebilmeli. İyi şeyler yaptık diyebileceğiniz ne var, söyler misiniz? 3 yıldır umutsuzluk, işsizlik, kaygı, kavga, kin ve nefret tohumları ektiniz, şimdi meyvesini yiyorsunuz!”
DOĞRULARI, İYİLERİ ALKIŞLAR, TEBRİK ETMESİNİ BİLİRİZ!
“Sayın genel başkanım, siz de eleştirdiğiniz partide siyaset yaptınız. Hiçi mi iyi yanları, icraatları olmadı?” deyince gülümsedi, Kendi yönetim dönemini değil, milletin geleceğini dikkate alan yönetim anlayışını benimsedikleri sürece, icraatlarını, başarılarını, yaptıkları iyi şeyleri alkışlayacaklarını, tebrik edeceklerini söyledi. “Bizde eğriye eğri, doğruya doğru… Tabi ki doğru olan şeyleri alkışlarız.”
Onca toplanan vergilere rağmen dış borcun ikiye katlanışına bir anlam veremiyor. Borç stokunun hesabını soruyor iktidardan. Devam ediyor; “İşsizliği artırdılar, sanayici ve çiftçiyi bitirdiler, esnaf kan ağlarken, tabi ki bunun hesabını verecekler. İyiye giden bir şey yok!”
TÜRKİYE PARTİSİ, MAĞDUR İNSANLARIN SAHİBİ OLACAK
“Peki…” diyorum. “Siz bu ülke için, bu insanlar için ne düşünüyorsunuz? Sizin siyaset anlayışınız hangisi? Bunun bir açılımını yapar mısınız? dediğimde, özgüven duygusu içinde, şöyle bir arkaya yaslanıyor, Alkış’ı süzüyor göz ucuyla, Türkçapar’a bakıyor gözlüğünün üzerinden, anlatmaya başlıyor; “Türkiye Partisi, mağdur insanların sahibi. İnsan merkezli yeni siyaset anlayışı hâkim kılınacak. Ülke çıkarlarını koruyan ve kollayan bir siyasi yönetim anlayışı bu. İçinde; şeffaf kamu yönetimi, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele, rantın ve yandaş olmanın değil, çalışmanın, liyakat ve başarının prim yaptığı yapısal dönüşüm mevcut. Bir de, kamu kaynaklarının oy avcılığı için değil, üretim ve topyekün kalkınma için kullanılması… Çalışana, memura, emekliye, işçiye, esnafa, tüccara, çiftçiye, sanayiciye hak ettiği hayatın sağlanması…”
Söyledikleri, düşünceleri ilginç olduğu kadar dürüstlük ve samimiyet kokuyor. O bunları anlatırken, ben bakışlarımı hemşehrilerime çeviriyorum, gülümsemekle iktifa ediyorlar.
ANAYASALAR MUTABAKAT METİNLERİDİR
Gündemde anayasa değişikliğinin olduğunu hatırlattığımda, “Beni sorguya mı çekiyorsun, bunlar ahret sualleri” der gibi yüzüme bakıyor, ama munis yaklaşımı ile sorularımızı cevaplamadan da yapamıyor. O, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin gereği doğrultusunda, sivil ve özgürlükçü bir anayasa ve yargı reformunun gerçekleştirilmesinden yana. Bunu, ülkede adaletin hiçbir şüpheye yer vermeyecek ölçüde tesisi için istiyor ve anayasanın bir mutabakat metni olduğunu, ülkenin bir sivil anayasaya ihtiyacı olduğunu savunuyor. Ve de ülkede yaşayan insanların zihinlerinin bulanık olduğunu iddia ediyor.
“SİZİN SUÇ DOSYANIZ YOK MU?”
Başlıktaki soruyu yöneltiyorum. Bazı Kahramanmaraş milletvekilleri ve hatta başbakan da içinde olmak üzere, meclis çatısı altında siyaset yapan insanların suç dosyasının bulunduğunu, ancak dokunulmazlık zırhına büründüklerinden, yargılanmaları gerektiği halde bir şey yapılmamasını ifadeye çalışıyorum. Önce soruma cevap veriyor; “Hayır, benim suç dosyam yok. 19 yıllık siyaset hayatımda hiç suç dosyam olmadı, olmayacak da. Ve de hiçbir zaman dokunulmazlık kalkanına sığınmadım. Mecliste 550 milletvekili var, ama suç dosya sayısı 608. Yargılanmaları gerekiyor ama meclis hiçbir işleme yapamıyor. Bekletiliyor öylece. Başbakanın bile dosyası var. 8 senedir meclis müsaade etmiyor.” Arkasından da, milletvekillerinin (kürsü masuniyeti dışında) dokunulmazlıkları kaldırılarak, hiçbir yetkilinin yargılanmasının önünde bir engel bırakılmaması görüşünü ileri sürüyor.
AK PARTİ KAPATILMALI MI ERKEN SEÇİM OLUR MU?
Buna kesinlikle “hayır!” diyor Şener. Bunu demokratik bulmadığını söylerken samimi ifadesini dışa vuruyor. “Siyasi partilerin kapatılmasına karşıyız. Çünkü, geçmişte de oldu, Türkiye siyasi parti mezarlığına döndü. Siyasi partiler gelenekselleşir, kurumsallaşır. Diyelim ki gücü elinde tutan, iktidar olan siyasi anlayış diğer partileri kapattı, o vakit tek partili sisteme gidilir ki, bu daha tehlikeli. Seçimle gelen seçimle gitmeli. Vatandaşın önüne sandık konur, tercihi vatandaş yapar.” diyor ama, bir yandan da mevcut iktidarı eleştirmeden yapamıyor; “Sizin siyasi tarzınız, ülkeyi yönetmeye müsait değil. Meclis yapısının bir an önce değişmesi gerekiyor. Halka gitmek, sandığı vatandaşın önüne koymak, siyaseti canlı tutmanın yegâne yolu. Türkiye bir an önce seçime gitmeli ve bu iktidardan kurtulmalıdır.”
BANA 81 TANE KARARLI ADAM LAZIM BUNLARDAN BİRİ DE İSMAİL Ş. ALKIŞ
Röportajın sonuna geliyoruz. Gidecek… Bir yığın programı var. Türkiye Partisi Genel Başkanı olarak neler yapacak, nasıl bir siyasi güzergâh belirleyecek, kimlerle yola çıkacak, gelecek için ne düşünüyor, Kahramanmaraş il başkanı İsmail Ş.Alkış’ı nasıl değerlendiriyor, bu soruların cevabını alıp teybi kapatacağımızı söylüyoruz. “O kadar işimin arasında benden bu röportajı kopardın ya, helal olsun!” diyor önce, sonra da sorumuzun cevabına geliyor: “Bana 81 tane kararlı, inançlı adam gerek. Onlar da burada zaten. Az önce yukarıda gördünüz onları. Onlara güveniyorum. Zihni bulanık vatandaşın umudu, geleceği biziz. Her il başkanı benim için önemli. Bunlardan biri de İsmail Alkış. Onu çok takdir ediyorum. Gayretli, düzeyli, toparlayıcı özelliği olan arkadaşımız. İşte bu insanlarla yola çıktık, Türkiye’nin geleceğini, yeni siyasi yapısını inşa edeceğiz.”
Teşekkür ederek makamı terk ediyoruz. Yolun açık olsun Türkiye Partisi, başarılar sayın Şener, Allah kolaylık versin sayın Alkış.