Başbakan Binali Yıldırım, İspanya ziyareti dönüşünde, uçakta medya temsilcilerinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
CHP'li 15 milletvekilinin İYİ Parti'ye geçtiği hatırlatılarak, "11. Cumhurbaşkanı Gül'ün adaylığı konusunda sizin bir düşünceniz var mı, sizce girecek mi" sorusuna Yıldırım, "Seçim takvimi belli oldu. Seçim havasına girilince tabi trafik yoğunluğu artar. Herkes, ben de buradayım, beni de unutmayın mesajını veriyor. Bunu yadırgamamak lazım. Seçim öncesi bu tip şeyler olabilir." karşılığını verdi.
Diğer partilerin ne yaptığının kendileri açısından gerekli olmadığını, kendi işlerine baktıklarını dile getiren Yıldırım, seçime en iyi şekilde hazırlanacaklarını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bütün yönleriyle uygulamaya gireceği 24 Haziran'daki seçimi başarıyla kazanacaklarına inandığını söyleyen Yıldırım, bunun için gayret edeceklerini vurguladı.
Seçimin birçok yeniliği beraberinde getirdiğini, aynı gün milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimleri yapılacağını hatırlatan Yıldırım, "Yürütmenin ve yasamanın doğrudan millet tarafından belirleneceği önemli bir seçim olacak. Ümit ederim Türkiye'de bu seçimle birlikte sürekli güçlü iktidar ve devamlı istikrar dönemi başlamış olur ve ülkemiz zamanı daha iyi değerlendirir. Geleceğe yönelik, 2023 ve ilerisine yönelik hedeflerimizi, projelerimizi gerçekleştirir, milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmüş oluruz." diye konuştu.
"Zorlamayla siyaset inşa edilemez"
Kimin aday olacağı veya olmayacağının bir-iki gün içinde netlik kazanacağına işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti:
"Hep beraber olayları izliyoruz. CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin ortak bir aday arayışı içinde çok yoğun temasları var. Gördüğümüz kadarıyla buradan bir sonuç çıkacağa benzemiyor. Çünkü bir yandan CHP, diğer yandan İYİ Parti bu yönde açıklamalar yaptılar, yapıyorlar. Hal böyleyken geriye ne kalıyor? En rahat parti biziz. Bizde aday tartışması yok. MHP'de de yok. Adayımız belli, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Hatta seçim kararı verilmeden önce de belliydi. Dolayısıyla partilerin çatı aday denemesi yeni değil. İlk cumhurbaşkanlığı seçiminde de oldu, sonuçları görüldü. Maalesef çatının sağlam çatılmadığı, çöktüğü ortaya çıktı. Zorlamayla siyaset inşa edilemez."
"İtibar çok zor elde edilir ama tüketilmesi kolaydır"
Başbakan Yıldırım, "Sayın Bahçeli'nin, Sayın Gül'ün adaylık ihtimaliyle ilgili oldukça sert bir açıklaması oldu, 'Kardeşlik ne ara karanlığa gömüldü.' diye. Hep Sayın Erdoğan, Sayın Gül'den kardeşim diye bahsederdi. Cumhurbaşkanı adaylığı açıklanırken de yine bu ifade kullanılmıştı. Hakikaten o kardeşlik karanlığa mı gömüldü? Siz de yıllardır birlikte siyaset yapıyorsunuz, bu girişimler sizi şaşırttı mı" sorusunu yanıtladı.
Gelişmelerin, milletin gözü önünde cereyan ettiğini belirten Yıldırım, şöyle konuştu:
"Uzun yıllar içerisinde bulunduğunuz, önemli görevler üstlendiğiniz bir siyasi hareketten ayrıldığınızda ne eski yerinize ne de yeni yerinize yaranamazsınız. Tecrübeler bunu göstermiştir. O bakımdan, yani ne anlatacaksınız? 'Ben geldim ama işte orada şöyle oldu, böyle oldu.' demezler mi? 'Sen orada bu makamlarda bulunurken bunları niye söylemedin, bunları düzeltecek işleri niye yapmadın?' O yüzden bizim halkımızın feraseti çok engindir, bu tip savrulmaları, evrilmeleri hoş karşılamaz. İnsanlar biriktirdikleri itibarı korumalıdır, tüketmemelidir. İtibar çok zor elde edilir ama tüketilmesi kolaydır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, partisinin grup toplantısındaki "Garip bir senaryo devrede." sözünün hatırlatılması üzerine Yıldırım, "Yaşananlara bakınca, biz içindeyiz, dışında değiliz ama dışarıdan bakanlar da gariplikler olduğunu görüyor yani. Bir partinin milletvekilleri diğer partiye hızlı bir şekilde yolcu ediliyor, ondan sonra partiler arasında trafik birdenbire hızlanıyor." dedi.
"Çatı aday bulunması noktasında Saadet Partisi bu konuda çok önde, çok atak, çok istekli. İYİ Parti buna yanaşmıyor. CHP'de muhtelif açıklamalar var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Niye bu kadar ısrar, gayret" sorusuna Yıldırım, "Hırsların aklın önüne geçmemesi lazım. Memleketin meseleleri de kişisel ikballerin önüne geçmemeli." yanıtını verdi.
"Mühendislik projesi elde patladı"
Yıldırım, "11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, çatı aday meselesine olumlu bakacağına inanıyor musunuz" sorusu üzerine, "Bu kadar gayretin arkasında belli ki bir mühendislik projesi vardı ama proje gözüktüğü kadarıyla akamete uğradı, patladı, elde kaldı. Proje başarısız." ifadelerini kullandı.
"Bunda 24 Haziran kararının etkisi var mı" sorusuna üzerine Yıldırım, "Her halükarda seçim açıklanmasa bu çalışmalar bu kadar hız kazanmaz, alenileşmez. Mutlaka etkisi var. Benim Abdullah Bey adına değerlendirme yapmam yanlış olur ama Abdullah Bey aday da olabilir, olmayabilir. Şu anda bizim meselemiz bu değil . Bizim hiç kimseye adaylık konusunda aman olun, olmayın, yapmayın, etmeyin diyecek halimiz yok. Biz adayımızı belirledik, kararımızı verdik, programımızı yaptık. Vatandaşlarımızla artık kucaklaşmanın özlemi içindeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
"Seçimler ilk turda biter mi ve bir seçim tahmini alabilir miyiz" sorusuna, "Hedefimiz o. Tahmini ben vermem. Tahmin vermek vatandaşın iradesine saygısızlık olur." karşılığını verdi.
"Ben partimin bir neferiyim"
"AK Parti'de 24 Haziran seçimlerinde adaylık süreci başladı. Siz de aday olacak mısınız" sorusu üzerine Yıldırım, şunları söyledi:
"Ben partimin bir neferiyim. Başbakanlık görevi zaten onurlu bir görevdir. Bu görevi iki yıl süre içinde dolu dolu yaşadık. Türkiye'nin belki 50 yılda karşılaşmayacağı konularla karşılaştık. Türkiye'nin gündeminde olup da bir türlü yapılamayan işleri yaptık. Darbesi, referandumu, sistem değişikliği, Fırat Kalkanı, Afrin Harekatı, ekonomiyle ilgili gelişmeler... Yani birçok konuyu iki seneye sığdırdık. Çalıştık, çabaladık. İyi niyetle gayret ettik, bugünlere geldik. Bu onur bize yeter. Bundan sonra kader çizgimizde ne varsa onu yaşayacağız."
Binali Yıldırım, AK Parti'nin seçim kampanyasına ilişkin soru üzerine şöyle konuştu:
"Bu seçimin bir özelliği var. Bir cumhurbaşkanı kampanyası var, bir de milletvekillerinin kampanyası var. Yani Meclis grubunun da güçlü olarak gelmesi lazım. Dolayısıyla kampanyayı iki bölümde ele alacağız. Cumhurbaşkanlığı kampanyası başlı başına ama milletvekilleri adaylarımız, partimize bugüne kadar hizmet etmiş, isimleri temayüz etmiş arkadaşlarımız da Türkiye'nin her tarafında milletvekili seçimlerine yönelik, cumhurbaşkanı seçimlerine yönelik kampanya yürütecekler. Dolayısıyla iyi bir kampanya dönemi olacağını düşünüyorum. Biz zaten sürekli milletin içindeyiz, arasındayız. Biliyorsunuz, biz kongrelerimizi yapıyoruz, miting havasında geçiyor. Yani bu kampanyada esas itibarıyla kitle iletişim araçlarını daha yoğun kullanmanın doğru olacağını düşünüyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "daha fazla demokrasi ve özgürlük" vurgusu yaptığının hatırlatılması üzerine Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
"Özgürlükleri alabildiğince geliştirmemiz lazım. Yani burada bir sınırlama söz konusu değil. Bazen içinde bulunduğumuz şartlar dolayısıyla işte yaşadığımız alçak darbe girişimi, terörle mücadele, ülkenin birliği, bütünlüğü, bekası konuları olunca, tabi biraz güvenlik konusuna önem verdik ve bunun da sonuçlarını aldık. Niye yaptık bunu? Daha fazla masum vatandaşımızın canı yanmasın, ülkemizin düşmanları alan kazanmasın diye yaptık. Bu, katiyen özgürlüklerin kısılması adına yapılmış bir şey değildir." .
"OHAL'i biz kendimize ilan ediyoruz"
Seçime OHAL'de girileceği hatırlatılarak, "OHAL daha ne kadar sürecek" sorusuna Yıldırım, "Bakın, biz İspanya'daki iş adamlarıyla, yatırımcılarla da konuştuk, 'OHAL'den bir şikayetiniz var mı?' dedim. 'Yok.' dediler. 'Biz OHAL ile ilgili Türkiye'deki işlerimizde bir olumsuzluk yaşamadık.' diyorlar. Biz de baştan beri dedik ki, OHAL'i biz kendimize ilan ediyoruz. Yani şu FETÖ belası, terör belası, bunların kalıntıları tamamen ortadan kalksın, ülkemiz artık bu meselelerden kurtulsun." karşılığını verdi.
"OHAL'e ilişkin belli bir süre var mı" sorusu üzerine Yıldırım, "Onun tarihini vermem doğru değil. Gelişmeleri izliyoruz, sürecin sonunda otururuz değerlendiririz." dedi.
"Dün Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında 'Dönem, vatanı kurtarma dönemidir.' Nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu Yıldırım, "Vatanı kurtarma mı, kendini kurtarma mı bilemeyiz. Parçayı kurtarma dönemi de olabilir. Vatanın nesini kurtaracağız kardeşim? Vatan, Kurtuluş Savaşı'nda kurtulmuş, Cumhuriyetimiz bütün birikimleriyle bugüne kadar gelmiş." şeklinde yanıtladı.
Erken seçim kararının başta ABD olmak üzere içeride ve dışarı hesapları bozduğunun dile getirilmesi üzerine Yıldırım, "Bazıları hayal kırıklığına uğradı. Bunu da gizlemiyorlar. O zaman doğru bir iş yaptık. Demek ki, doğru bir karar." diye konuştu.
"İmar barışı Türkiye'de 12-13 milyon konutu ilgilendiriyor"
"İki aylık süreçte muhtemelen atılacak yeni adımlar da olacaktır. Ekonomiye ilişkin öngörüleriniz, planlarınız nedir? Mesela imar affı gelebilir mi" sorusu üzerine Yıldırım, şunları kaydetti:
"Onu Meclise verdik ama bu imar affı değil, imar barışı. İmar affı ayrı bir şey. İmar barışı Türkiye'de 12-13 milyon konutu ilgilendiriyor. Büyükşehirler başta olmak üzere yapılmış ama bir türlü yapı kullanım, ruhsat ve imar iznini alamamış. Kimisinin mülkiyet sorunu var, kimisi imar almadan yapı yapmış veya imar almış eklentiler var. İmara uygun yapılmamış. Mera, Hazine, vakıf, şahıs ve orman arazisi üzerine yapılmış falan. Yani burada getirilen şey bir barış, bir uzlaşma. Bu ne getirecek? Bir kere, vatandaşın yapıp yıllarca yaşadığı yeri meşruiyet kazanacak.
Şimdi 'Yerim değil.' diyor, yani devletin kayıtlarında bina gözükmüyor, toprak gözüküyor. Vatandaş sahip, burası benim yerim hissini yaşayamıyor. Elektrik, su, doğal gaz alamıyor, değişiklik yapacak ruhsat alamıyor. Yapı kayıt belgesi verilecek. Böylece bir uzlaşma, bir barışma süreci başlamış olacak. Ondan sonra ne olacak? Vatandaş eğer yerini yıkıp yeniden yapmak istiyorsa bu sefer müracaat edecek belediyelere, uygun imar planı onaylanacak, sonra yapacak. Kentsel dönüşüm teşvik edilecek. Yani bu yapı kayıt belgesiyle kentsel dönüşümün hızlanması da sağlanmış olacak. Bu yönde teşvik maddeleri var. Getirdiğimiz budur. "
Yıldırım, "Türk ekonomisine karşı siyasi süreçlerle de bağlantılı dışarıdan birtakım olumsuz saldırılar gündemde. Yeni bir kaygınız var mı?" sorusuna, şu cevabı verdi:
"Hiçbir kaygım yok. Türk ekonomisi her türlü saldırıya, şoka karşı dirençli bir ekonomidir. Çünkü sanal değil üreten, büyümeyi esas alan, istihdam oluşturan ve ihracat esasına dayalı bir ekonomidir. Bu sene alacağımız kararların da etkisiyle hem büyüme sürdürülebilir şekilde olacak hem de kur ve enflasyon meselesini daha dengeli, sürdürülebilir bir düzeye getireceğiz."
"Ha terör ha sporda şiddet"
Son zamanlarda spor sahalarında yaşanan şiddet ve fanatizme ilişkin soru üzerine Yıldırım, "Ha terör ha sporda şiddet. Buraya da bazı yasal düzenlemeler getireceğiz. Şiddeti en ağır şekilde cezalandırmayı öngörüyoruz. Yani insanlar niye gider maça kardeşim? Başkasının kafasını, gözünü yarmak için mi. Yani bu kabul edilebilir bir şey değil. Burada masum bir iş yok. Zaten araştırmalar yapılıyor, bunun biraz planlı bir iş olduğu şüphesi de göz ardı edilmiyor." mesajını verdi.
Başbakan Yıldırım, İspanya gezisinin içeriğine ilişkin soru üzerine, şöyle konuştu:
"İspanya bizi en doğru anlayan Avrupa Birliği ülkelerinin başında geliyor. Bunu da şuna bağlıyorum. İspanya ta Endülüs'ten bu tarafa farklı kültürlere, medeniyetlere alışık olan, birlikte yaşamayı başarmış bir ülke. Daha önemlisi, onlar da terörden çok büyük bedel ödedi. Ayrılıkçı, bölücü Katalonya ve ETA örgütlerinden çok çektiler. O yüzden de bizi çok iyi anlıyorlar ve bizim gerek FETÖ darbesi, gerek PKK, gerekse Suriye'deki PYD, YPG, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadeleyi takdir ediyorlar ve anlayışla karşılıyorlar. O bakımdan İspanya yatırımcıları Türkiye'de yatırım yapmaya devam ediyor, daha da arttıracaklarını ifade ettiler. Başbakan, Meclis Başkanı, gerek kral, hakikaten çok yakın ilgi gösterdiler."
İkili ve bölgesel konuların yanı sıra Avrupa Birliği, Kıbrıs ve Suriye'deki gelişmeler gibi birçok konuyu açık ve samimi bir ortamda konuştuklarını aktaran Binali Yıldırım, şunları kaydetti:
"Sonuçta ülkemiz adına iyi bir ziyaret olduğunu düşünüyorum. En azında Avrupa Birliği'nde bunu dile getirebilirler. Muhatap oldukları ülkelerde görüşlerimizi ilk ağızdan duyurma fırsatı buluyoruz. Bunlar önemli şeyler. İspanya, Türkiye aleyhindeki yapılanmalara çok alan açmıyor. İşte terör sempatizanlarına, FETÖ sempatizanlarına, ülkemizin bekası, birliği, bütünlüğüne zarar verecek, İspanya-Türkiye dostluğunu baltalayacak faaliyetlere alan açmıyorlar. Bu da ilişkilerimizin gelişmesi için önemli bir gösterge."