Kamuoyunun senelerdir peşinden koştuğu alışkanlıklar vardır. Hele hele seçim döneminde, oyunu da gönül verdiği partiye verdiyse, istiyor ve bekliyor ki, meclise giden milletvekili kendisinin her türlü problemi ile yakından ilgilensin, derdine derman olsun!
Oğluna – kızına iş bulsun! Hasta eşine veya kendisine hastanede doktor, birkaç gece kalmak için bir misafirhane ayarlasın, öğle yemeğini yedirsin, parası varsa da yol harçlığını temin etsin!
Alıştırılmışlar açıkçası. Sistem böyle gelmiş, böyle gitmiş bugüne kadar. Vekiller “hayır, olamaz!” diyememişler, öğrenememişler. Vatandaş ne dediyse, ne istediyse, “peki, hay hay!” demişler, göndermişler.
Şimdi devir o devir değil. En azından, bu zinciri, bu yaklaşımı kıran AK Parti Gurup Başkanvekili ve Kahramanmaraş milletvekili Mahir Ünal, (ki kendisi Elbistanlıdır ve eski bir eğitimcidir) kökleşen ve yerleşen harekete “dur!” dercesine, şahsi meselelere, atama ve tayinlere, iş isteyenlere nazikçe “hayır!” diyebiliyor. Özel ve geçerli bir durum varsa, mesele yok. Örneğin; “Tayin ve atamalara bakmıyorum, ilgilenmiyorum!” dese de, Van depreminde mağdur olan bir öğretmenin tayin talebine hak veriyor, sıcak bakıyor. İlgileniyor, not alıyor.
Makamına girdiğimizde, her zamanki doluluk yine var. Herhalde o gün Kahramanmaraşlı hemşerilerini kabul gönüydü ki, gelenlerin çoğu kendi seçim bölgesindendi. Odası dolup taşıyor her daim. Herhalde sayın Ünal için mesai kavramı diye bir şey yok. Hemşerilerini ayakta karşılıyor, ikramlarda bulunuyor, onları dinliyor, notlar alıyor, bilgilendiriyor ve gönderiyor. O gün genel kurul olduğu için, diğer vekillerle görüşme şansı bulamadık, Sıtkı Güvenç dışında. Maşallah onun da odası arı kovanı gibi, dolup boşalıyor.
BENİM İŞİMİ SİZ ÇÖZERSİNİZ!
Vekillerin odalarına girdiğiniz zaman, birinin yanında gördüğünüz şahsı diğerlerinin de yanında görmeniz mümkün. Aynı talebini, aynı şikâyetini ses getirsin, herkesin bilgisi olsun düşüncesiyle, tüm vekillerle paylaşan kimseler de var. Bunları kanıksadık artık! “Valla benim oğlana-kıza bir iş, ne olursa senden olur, bu işi ancak siz halledersiniz!” esas duruşu ve saygıda kusur göstermesiyle mağdur-mazlum pozisyonundakiler için zaten vekiller ilgilenmemezlik yapmıyorlar.
MAHİR ÜNAL’A ULAŞMAK NİYE ZOR!
Zor, çünkü Ünal sadece Kahramanmaraş’ın değil, Türkiye’nin milletvekili. Partide ciddi ve önemli bir görevi var. Yükü ağır, sorumluluğu çok. Başbakan sayın Erdoğan’ın gözbebeği. O bakımdan, büyük çoğunluk, “Ne varsa Ünal’da var, sözü geçen adam, işimizi yaparsa ancak o yapar!” düşüncesi de insanların beynine nakış-nakış işlenince, haliyle odası her daim ana baba günü.
Ulaşmak zor, çünkü randevu defteri kabarık. İnsanlar ancak bir ay, onbeş gün, bir hafta öncesinden randevu alabildiklerinde görüşme fırsatı bulabiliyorlar. Herkes bizim gibi, dün randevu alıp da ertesi günü makamda olamıyor. Sekreteri Hatice hanım bile, “Mehmet bey, rekor sizde. Dün randevu, bugün görüşme. Helal olsun!” deyince, eh azıcık da şişinmedik desek yalan olur. Sadece Kahramanmaraş değil, Türkiye siyasetine yen veren bu değerli ismin makamına girdiğimizde, Göksun Belediye Başkanı Ramazan Hurç ve çevre belde belediye başkanları ve Göksün teşkilat başkanı vardı. Bizi ayakta karşıladı, nezaket gösterdi, tebessümle; “Mehmet abimizi karşılamazsak, bize kızar!” diyerek bir de espri patlattı.
Göksun Belediye Başkanı Hurç anlatıyor, Ünal dinliyor. Taleplerin başında yol ve çalıştay gündeme geliyor. Ünal zeki, kendinden çokşey beklendiğine emin bir siyasetçi, ikna yeteneği müthiş, “Merak etmeyin, tüm sorunlar çözülecek, biz bunun için buradayız. Başkanım, Kahramanmaraş’ta çalıştay gerçekleşti. İlerleyen günlerde, ilçelerde de çalıştay gerçekleşecek, sizlerin sorunları orada da gündeme gelecek, çözüm önerileri sunulacak!” dedi.
Diğer belde belediye başkanlarının da bölgesel sorunlarını dinledi, notlarını aldı. Misafirler memnun ve mutlu…
A.İHSAN KABAKÇI’YI DİNLİYOR
Kahramanmaraş bürokrasisinin önemli ismi, başarılı ve yetenekli Gençlik ve Spor İl Müdürü A.İhsan Kabakçı’yı dinliyor dikkatle. Plan ve proje adamı, sporda hamleleriyle tanınan Kabakçı anlatıyor, 12 Şubat Stadyumunun iyileştirilmesi için nakde ihtiyacı olduğunu söylüyor, dosya sunuyor, Ünal da notlarını alıyor, ilgileneceğini, destek olacağını söylüyor.
30 SENE ÖNCEKİ OKUL RESMİ
Makamında bir bey var, ortalık sakinleşince, Ünal okul arkadaşı olduğunu söylediği Orhan Bülbül’ü bizlerle tanıştırıyor. Resim, çerçeve içinde, Şubat 1982 senesinde çekilmiş. Elbistan Mükremin Halil Lisesinde öğrenci iken çekilen resmi, arkadaşı Bülbül, Ünal’a hediye ederken duygulanıyor, bir “Vay be!” çekiyor. Resmine bakıp geçmişe uzanıyor, bu anlamlı hediyesi için arkadaşı Bülbül’e teşekkür ediyor.
ANAYASA, SİHİRLİ DEYNEK DEĞİL!
Röportaj için hazırlıklı geldiğimizi biliyor, zaten söylüyoruz. “Kusura bakma Mehmet abi, şimdiye kadar kimseye röportaj vermedim, boş ver, sohbet ederiz” diyerek gönlümüzü alıyor, biz de bu düşüncesine saygı duyuyoruz.
Ancak sohbet ediyoruz, konuşulanları dikkatle dinliyor, not alıyoruz. Çünkü, Ünal’ın söyledikleri bizim için, şehrimiz için, ülke için önemli notlar.
Satırbaşlarıyla verecek olursak;
Türkiye’nin artık sorunlarını çözdüğünü, karşılıklı diyaloglarla çok çalışarak, özgürlük dolu, halkı zenginleştirme düşüncesiyle çalıştıklarını, milletvekili arkadaşları arasında uyum olduğunu, yakında hazırlanacak olan anayasa’nın sihirli bir deynek olmadığını, temel ihtiyaçlara cevap verecek yeni anayasa’nın herkesi kucaklayacağını, herkesin bir nüfus cüzdanı varsa, toplumların nüfus cüzdanının da anayasa olduğunu, artık darbe anayasalarının geride kaldığını, Türkiye’nin ertelenmiş birçok sorunu olduğunu, 80 yıllık sorunları kucaklarında bulduklarını, devletin birbiriyle bağlantılı, entegre çalışama içinde olduğunu, Türkiye’nin artık kabuk değiştirdiğini söyledi.
Her zamanki nezaketi ve güler yüzlülüğüyle bizleri kapıya kadar uğurluyor, büyüklüğünü gösteriyor.