Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "16 Nisan'dan sonra sürprizlerle karşılaşabilirsiniz, Avrupa da karşılaşabilir. Türkiye yapılanları kabullenecek bir ülke değil. Olursa olur olmazsa olmaz. Sorun bizden değil, Avrupa Birliği ülkelerinin bir kısmından kaynaklanıyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tatıldığı bir televizyon programında anayasa değişikliğine ilişkin açıklamalarda bulundu. "Sadece vatana ihanetten suçlanabilen cumhurbaşkanına artık yaptığı tüm işlerden dolayı soruşturma açılma ve yüce divanda yargılanma süreci açılıyor" ifadelerini kullanan Erdoğan, halen Bakanlar Kurulunda olan OHAL yetkisinin cumhurbaşkanına verildiğini, sıkıyı yönetim uygulamasının kaldırıldığını kaydetti.
Askeri mahkemelerin de kaldırıldığını belirten Erdoğan, HSYK'nın üye sayısının 22'den 13'e düşürüldüğünü belirtti. Üyelerin görev süresinin 4 yıl olarak belirlendiğini, kurulun 4 üyesini cumhurbaşkanının, 7 tanesini parlamentonun belirlediğini kaydetti. Erdoğan "Cumhurbaşkanı kanun yapma yetkisine sahip değil, bütçenin dışında böyle bir yetkisi yok. Bütçeyi Meclis onaylamazsa ülkeyi krize sürüklememek için önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranı ile yürürlüğe girer" diye konuştu.
Başbakanlık, Bakanlar Kurulu, sıkıyönetim, askeri mahkeme gibi ifadelerin ortadan kalktığını, yerine yeni sisteme uygun ifadelerin geldiğini belirten Erdoğan, askeri yargı temsilciliği çıktığı için AYM üye sayısının 17'den 15'e indiğini kaydetti.
Hollanda ile yaşanan krizden Türkiye'de bulunan Hollandalı yatırımcıların nasıl etkilendiği konusuna ilişkin konuşan Erdoğan "Bizim ülkemizde yatırım yapan tüm yatırımcılarla hukukumuz ayrıdır, ama o ülkenin yöneticileri ile hukukumuz ayrıdır. Türkiye şuanda futbol oynayan Snajder Hollandalılar gibi düşünmüyor, "ben burada eşimle beraber gayet iyi bir konumdayım" diyor" şeklinde konuştu.
"GÖRDÜĞÜMÜZ DURUM, TESPİT, "EVET" OYLARININ ÖNDE VE HER GEÇEN GÜN YÜKSELEREK DEVAM ETTİĞİDİR"
Anketlerle ilgili sorulan bir soruya cevap veren Erdoğan, "Buralarda rakamları vermek doğru olmaz ancak yoğun bir kampanya sürecinin içindeyiz. Kalan 24 günü en ideal şekli ile değerlendireceğiz. Gördüğümüz durum, tespit, "evet" oylarının önde ve her geçen gün yükselerek devam ettiğidir. Yükselen "evet" oylarının çok daha yükselmesi, faraza yüzde 52 ile benim milletim cumhurbaşkanı seçti, diyoruz ki şimdi milletim MHP'nin yaklaşımı, AK Parti'nin yaklaşımı ortada, BBP'nin yaklaşımı, Saadet Partisinin yaklaşımı her ne kadar yönetici kadro hayır diyorsa da tabanında "evet" oylarının olduğuna inanıyorum. Oralarda değerler noktasında beraber olduğumuz çok kardeşlerimiz var. CHP'ye gönül vermiş olan vatandaşlarımda Kandil'dekilerle beraber olmayacaktır. Kandil "hayır" diyor. CHP'ye gönül vermiş olan vatandaşlarımın da "bu ülkenin bayrağına saygı duymayan, vatanı bölmek isteyenler "hayır" dediğine göre biz "hayır" diyemeyiz" diye bir yaklaşım olacağına inanıyorum. Yüzde 52'nin çok çok üstünde bekliyorum" ifadelerini kullandı.
Doğu ve Güneydoğu'dan gelen kamuoyu araştırmalarının çok iyi durumda olduğunu belirten Erdoğan, Başbakan Yıldırım ile birlikte mitingleri olacağını kaydetti. Erdoğan "Biz "evet'i yüzde 60'ların üzerinde taçlandıralım. Bunu bu şekilde taçlandırdığımız zaman parlamentodaki gücü yeni yönetim sisteminde yakalamak suretiyle Türk tipi başkanlık sistemini dünyaya örnek olarak sunma fırsatını yakalarız" dedi.
"GÖNLÜMDEN GÜZEL ŞEYLER GEÇİYOR"
Devlet Bahçeli'nin başkan yardımcılığı konusuna ilişkin konuşan Erdoğan "Biz kendisi ile bir araya geldiğimizde bazı şeyleri görüşme fırsatımız oldu ama bunlar için henüz çok erken. Hedef 2019. Ortada bir hükümet var 2019'a kadar. Mevcut hükümetimizin tasarrufunda olan birçok şey var. 2019'dan sonra yapılacak bir seçimde diyelim ki şahsım aday gösterilirse ayrı bir konu, gösterilmezse ayrı bir konu. Gösterilip çıkacak netice birçok şeyin önünü açacaktır. Onun için şuanda erken olur. Fakat 16 Nisan birçok şeyin belirlenmesine vesile olacaktır. Gönlümden güzel şeyler geçiyor" ifadelerini kullandı.
"BELKİ BENİMDE GÖRÜŞMEM GEREKEN BAZI ARKADAŞLARIM OLABİLİR"
Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve diğer eski yol arkadaşlarının bir desteğinin olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, "Bu tür şeyleri Sayın Başbakan takip ediyor. Bazıları ile görüşebildi. Belki benimde görüşmem gereken bazı arkadaşlarım olabilir. Temennim şudur, bütün bu yol arkadaşlarımızın, gönüldaşlarımızın, "bu süreç içinde bana da burada bir görev düşüyor." Çünkü burada geçmişteki milletvekili arkadaşlarımla bir akşam yemeği yedim, kendilerine mesajlarımı verdim. Bazı arkadaşlarımız sağolsun geldiler, o arkadaşlarımızı şuanda partimizin genel merkezi onlara görevlendirmeler yapmışlar. Fakat bana da şuanda verilen görev, benim çalışma arkadaşlarımın çizdiği program Sayın Başbakan ve Sayın Bahçeli ile çatışmasın diye hepsinin programını öğreniyorlar. Ona göre bizde yürütüyoruz. Yarın Denizli'de vatandaşlarımızla bir arada olacağız. Muhteşem bir miting olacağına inanıyorum. Akşam milli maça gideceğim. Finlandiya ile milli maçımız var. Cumartesi günü Antalya'da olacağım ve Antalya'da o gün Memur-Sen bir toplantısına katılacağı. Akşam da Tatlı Dil Forumu var. Orada da İngiltere-Türkiye Tatlı Dil Forumudur bu. İngiltere'nin Dışişleri Bakanı geliyor. Bizde buraya katılıp mesajlarımızı vereceğiz. İngiltere'deki terör eyleminde ölenlere rahmet diliyorum, Bugün Sayın May ile görüştük, başsağlığı dileklerimi ilettim" açıklamasında bulundu.
"ERDOĞAN'A "DİKTATÖR" DEME ÖZGÜRLÜĞÜNÜZ VAR, ERDOĞAN'IN SİZE "FAŞİST" YA DA "NAZİ" DEME ÖZGÜRLÜĞÜ YOK, KUSURA BAKMASINLAR"
Daha önceden yaptığı bir konuşmada "Siz böyle yaparsanız yarın dünyanın hiçbir yerinde Batılılar güvenle adım atamaz" sözünün hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Bunlar kendilerine ait bir düşünce kirliliği içinde dolaşıyorlar. Siz eğer kendi vatandaşınızı, bizim de soydaşımız ve vatandaşımız olanları eğer bu şekilde AB üyesi olup AB müktesebatına göre değil de kendi duygusal veya faşizan baskılarla o insanların üzerine giderseniz, bunlar değişik ülkelerde değişik şekilde algılanacaktır. Oradaki o insanlar Hollanda vatandaşı. Bu güne kadar Hollanda'da çok büyük hizmetleri olmuş insanlar. Siz onlara orada zulm ediyorsunuz. Aynı şey Almanya için de geçerli. Orada terör örgütlerine müsaade ediyorsunuz ama elinde bayrağı dışında başka bir unsur olmayanlara karşı böyle bir hakkı vermiyorsunuz. Sizin dostunuz, AB'de müzakereci ve ortağınız konumunda olan Türkiye'nin Cumhurbaşkanına böyle bir yaklaşımda bulunuyorsunuz. O çok övündüğünüz ve övdüğünüz gazetelerinizle ikide bir "diktatör" diyorsunuz. Erdoğan'a "diktatör" deme özgürlüğünüz var, Erdoğan'ın size "faşist" ya da "Nazi" deme özgürlüğü yok, kusura bakmasınlar. Erdoğan'a bunlar "diktatör" demeye devam ettikleri sürece bende bunlara aynen bu kavramlarla ifade etmeye devam edeceğim. Benim ülkemde bunların yöneticilerine hangi gazete bu şekilde başlıklar atıyor. Böyle bir şey yok. Oralardan gelenler ülkemizde huzur içinde geziyorlar" dedi.
"BUNLAR NAZİZM'İN AYAK SESLERİ"
Alman istihbarat örgütü başkanının FETÖ üyelerinin darbe girişiminden sorumlu tutulmalarından şüpheli oldukları yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine Erdoğan "Bir istihbarat örgütünün başı böyle bir açıklama yapamaz. Bu bir siyasi açıklama niteliği taşıyor. Bu açıklama "ben söylemedim sen söyle" diyen bir yönetimin açıklamasıdır. Merkel "ben bunu söylemedim, benim bakanım bunu söyletmedi" diyemez. Çıksın bunun hesabını sorsun. Sen bana kalkıp da ülkendeki FETÖ'cü yapılanma ile ilgili cevap vermiyorsun, PKK ile ilgili yapılanmadan dolayı cevap vermiyorsun, senin istihbaratının başındaki zat nasıl böyle bir açıklamayı müstakil olarak yapabilir. Sizin MİT'in başındaki Hakan Bey'in ülkeyi bağlayacak böyle bir açıklama yaptığını duydunuz mu? Bu Alman yönetiminin nereye oturduğunu gösteriyor. Bunun karanını verebilecek tek yer var, Türkiye. Bunlar orada Diyanet'in cami imamlarını ajan olarak toplayan bir anlayış. Gama işaretlerini bizim camilerin duvarlarına işaretleyenler kimler? Bunlar Almanya'da, Hollanda'da, Avusturya'da oldu. Bunlar Nazizm'in ayak sesleri. Eğer siz bizim mabetlerimize bunu yapıyorsanız bizden başka bir tanım beklemeyin. Biz hiçbir kilisenin ne kapısına ne camına böyle bir şey yapılmasına müsaade etmedik, etmeyiz. Biz inanç özgürlüğünü savunuyoruz" diye konuştu.
"BİZİM MAYIS AYINDA YÜZ YÜZE YAPACAĞIMIZ GÖRÜŞME ÖNEM ARZ EDECEKTİR"
ABD'nin yeni yönetimi ile bir görüşme olup olmayacağı yönündeki soruya cevap veren Erdoğan, "Şu anda görüşmeler yapılıyor. Son olarak Dışişleri Bakanımızın bir Amerika seyahati oldu, Adalet Bakanı ile görüşme yaptılar. Temenni ederim ki, 16 Nisan'dan sonra bize verilmesi planlanan randevularını verirler ve o randevuda bu konuları görüşme imkanı bulacağız. Aldığımız mesajlardan şu çıkıyor, bizim Mayıs ayında yüz yüze yapacağımız görüşme önem arz edecektir. Sadece FETÖ meselesi değil, bölgenin sorunların noktasında önemli almamız gereken kararlar var. Son günlerde Suriye'de Mümbiç, Rakka meselesi, Musul meselesi önem arzediyor" şeklinde konuştu.
"TEMENNİM ODUR Kİ BİRAN ÖNCE BU YANLIŞTAN VAZGEÇİLİR"
Bazı ülkelerin İstanbul kalkışlı uçuşlarda kabinlerde cep telefonundan büyük elektronik eşya taşınmaması konusunda alınan karara ilişkin Erdoğan, "Bu Körfez ülkeleri ile bizi kapsıyor. Sayın May ile yaptığımız görüşmede, British Airways'de de aynı uygulamayı yaptıklarını belirtti. Ben de "bizim yetkililerimizle sizin yetkililerinizin oturup konuşması lazım, bu işin hem ekonomik noktada hem güvenlik noktasında birbirimize karşı itimadımızı zedeliyor" dedim. Aynı şekilde Dışişleri Bakanımızın da Amerika ziyaretinde konuyu yetkililerle görüştü. Dedi ki "burada çok acele yeni bir karar almak gerekiyor. Zira bizim THY'nin güvenlik noktasında olsun, uluslararası konumu itibariyle olsun bir marka, dolayısıyla biz bunu artık farklı anlamaya başlıyoruz" gibi. Sayın May "bu görüşmeyi yetkililerimizin yapmasına bende katılıyorum, THY'nin ne kadar güçlü olduğunu biliyorum" dedi. Benzer bir yaklaşımı Amerika'da Mevlüt Bey yapmak suretiyle "tekrar gözden geçirelim" şeklinde bana durumu bildirdi. Temennim odur ki biran önce bu yanlıştan vazgeçilir. Güvenliktir, üzerinde durulabilir, doğrudur, bu abartılı bir hale gelmemesi gerekir. Diğerleri için de bu haksızlık. Temenni ederim ki, bu ülkeler, başta Amerika ve İngiltere olmak üzere bir önce bundan vazgeçilir" ifadelerini kullandı.
16 Nisan referandumundan sonra pek çok sürprizin yaşabileceğine işaret eden Erdoğan, "Şu anda Almanya ziyareti gündemde yok. 16 Nisan'dan sonra sürprizlerle karşılaşabilirsiniz, Avrupa da karşılaşabilir. Ben 15 ülkeyi dolaştım. Tüm gayretimi koydum ortaya, onlardan aynı samimiyeti görmedik. O atağımızdan sonra "Bu bir sessiz devrimdir" dediler. Liderler zirvesinden kenara attılar. Biz uzaktan seyretmeye başladık. Türkiye bunları kabullenecek bir ülke değil. Olursa olur olmazsa olmaz. Sorun bizden değil, Avrupa Birliği ülkelerinin bir kısmından kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.
"ALMANYA CUMHURBAŞKANI STEİNMEİER'İN AÇIKLAMALARINDAN DOLAYI TEESSÜF EDİYORUM"
Avrupa Birliği yetkililerinin Türk halkının referandumda vereceği karara müdahale etmeye hakkının olmadığını kaydeden Erdoğan, "Avrupa Birliğinin komiserleri, kimsenin Türk halkının demokratik yetkilerini belirleme hakkı yok. Avrupa'da Fransa Yarı Başkanlıkla idare ediliyor. İtalya bir anayasa değişikliği yaptı. Türkiye Avrupa Birliği'nde müzakere masasında. 1963'ten bu yana oyalayan bir yapı var. Vize, mültecilerle ilgili meseleler hepsi bir oyalama taktiğiydi. Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanına "diktatör" diyecek kadar bu tür özgürlüklerden yoksun olanların bunları söyleme hakkı yoktur. Gerek Almanya Hollanda, aynı şekilde İsviçre Danimarka neler söylüyorlar. "Seçimi atlatalım ondan sonra gelin" ne demek. Seçim öncesi İngiltere'de propaganda yapabiliyorsun. İsveç'in eski başbakanı "Almanya'da kampanya yaparsam içeri mi atılacağım" diye bir açıklama yaptı. "Hayır" kampanyası yapanlara kapını açıyorsun, Almanya'nın parlamentosunda milletvekilleri "hayır" kampanyası yapıyor. Türk, bakanların önünü kesiyorlar. Bunlar Avrupa Birliği müktesebatını çiğniyorlar. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier bir açıklama yaptı. Bu açıklamadan dolayı teessüf ediyorum. Ben Almanya'daki faşizan yaklaşımları söylüyorsam, nazi benzetmesini yapıyorsam bu tanım içinde söylüyorum. Hollanda için de geçerli. Benim kadın bakanımı arabada hapsedeceksin, kendi toprağımıza sokmayacaksın, atlarını itlerini benim vatandaşıma salacaksın, Trabzonlu Hüseyin'imi köpeklerine ısırtacaksın" ifadelerini kullandı.
Almanya ve Hollanda ile yaşanan siyasi gerilimlerin ardından dile getirilen "faşizm" ve "nazizim" söylemlerine açıklık getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"O dönemde iki şey vardı. İtalya faşizm, Almanya nazizim, bunlar ırkçılıkla alakalı olarak öne sürüldü. Bunlar bir zulmün tezahürü şu anda yapılan da bu. Almanya'da yapılan da Müslüman Tük olduğu zaman ayrı muamele, PKK olduğu zaman ayrı muamele. PKK başının posteriyle yürüyüş yapabiliyorlar. Onların Kandildeki başı video konferansla konuşabiliyor. Türkiye Cumhuriyet'inin Cumhurbaşkanı video konferansla konuşamıyor. Buna evrensel hukukta ne denir, bunu açıklasınlar. Benim de söyleyeceklerim var elbette. İngiltere referanduma gitti ilk adımını attı. İngiltere'nin duruşunu takdir ediyorum. Para konusunda bir tavır koymuştu. Ekonomik ilişkileri devam ettirebiliriz. Siyasi ilişkileri gözden geçirmeye ihtiyacımız olabilir. Kendi ülkesine dışişleri balkanımı sokmayan AB'nin anlayışını biz kabullenemeyiz. Bunlara karşı tavrımız olmayacak mı? Genişlemeden sorumlu zat bize "Küstah" diyor. Bizden aynen cevabını bulurlar. Müzakere masasında olacaksın, bir taraftan bunu yapacaksın."
Erdoğan, AK Parti hükümetleri boyunca eğitim, sağlık, adalet alanında atılan adımları anlattığı konuşmasında, "Biz yola çıkarken dört temel direk üzerinde yola çıktık. Eğitim, sağlık, adalet ve emniyettir dedik. Biz bu alanlarda çok ciddi adımlar attık. Ülkemizin belli bir kısmında üniversite yok. 81 ilimize de üniversite kuracağımızı söyledik. Adımı attık. Göreve geldiğimizde 75 üniversitemiz vardı ama şu anda 181 üniversite var. 250 bini aşkın derslik yaptık. Cumhuriyet tarihinde yapılan sayıya denk bir oran. Ben çok güzel bir okulda okudum ama yetmez onun dışında öğretmen açığı var. Bütçemizin yarısı öğretmen açığına yatırdığımız halde açığımız var. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Okullar açılırken sıraların üzerinde kitaplarımız hazır oluyor. Mali imkan sağladık, hiçbir ülkede olmayan bursları verdik. Buradan sağlıkta bir reforma gittik. İllerde değil ilçelerde hastanelerimiz var. Mersin'de, Yozgat'ta şehir hastanesi açtık. Bu yılsonuna kadar hastaneler açacağız ama asıl hedefimiz 30 ile bunları açmak. Burada dünyaya da bir mesaj var. Beyin göçünü de buraya çekmeye çalışıyoruz" açıklamasında bulundu.
"BİZ YARGININ BAĞIMSIZ OLDUĞUNA İNANIYORSAK, ONLARIN VERECEĞİ KARARA DA HERKES SAYGI DUYACAK"
Adalet sistemine getirilen eleştirileri cevaplayan Erdoğan, "Dünyanın hiçbir yerinde adalet sorun olmaktan çıkmaz. Amerika'da, Avrupa'da adaletten şikayet etmeyen var mı? Bu ülkede devleti yıkma eğilimine giren FETÖ'nün tüm evraklarını göndermemize rağmen alamıyoruz. Almanya'ya sadece 4 bin 500 dosya verildiği halde PKK'lıları Türkiye'ye vermiyorlar. Biz yargının bağımsız olduğuna inanıyorsak, onların vereceği karara da herkes saygı duyacak. Onlar tarafsız ve bağımsız yargı tarafından yargılanacaklarını bildikleri için şuanda Almanya'da yaşıyor. Biz şimdi sadece ülkemizi görüyoruz" diye konuştu.
Ulaşım alanında devrime imza attıklarının altını çizen Erdoğan, "Türkiye'nin temel sorunlarından biri ulaşımdı. Biz bunun üzerine 14-15 senede 19 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Yetmez dedik, havayolunu halkın yolu haline getirelim dedik. Göreve geldiğimizde 25 havaalanımız vardı, şimdi 59 oldu. Şuanda yapılmakta olanlar da var. En önemli yapılan Mersin ve Adananın kullanacağı Çukurova, Rize ve Artvin'e hitap edecek havaalanları yapılıyor. Yüksek hızlı trene iktidarımızda geçtik. Otoyollar otobanlar üzerinde duruyoruz. Yavuz Sultan Selim Köprüsünü yaptık, Marmaray'ı yaptık şu ana kadar 200 milyon insan geçti. Osmangazi Köprüsüyle de İstanbul'u İzmir'e bağladık. İstanbul gibi, Bursa gibi belediyeler raylı bir devrim yaşıyor" dedi.