Delilerin gözünden topluma ayna tutmak ve toplumla olan bağlarını güçlendirmek amacıyla, yaşadıkları toplumda renkli kişilikleriyle öne çıkan 81 delinin öyküsü, belgesel oluyor.
Deliler... Kimi zaman bir sokağın köşe başında, kimi zaman bir caddede, kimi zaman bir köy kahvesinde... Toplumun bir kesimi tarafından göz ucuyla bakılan, bir kesimi tarafından ise sevgiyle kucaklanan deliler, farklı bir bakış açısıyla Alfa7 Prodüksiyon tarafından çekimlerine başlanan "46" belgeseliyle gündeme gelmeye hazırlanıyor.
Yönetmen koltuğunda Furkan Daşbilek'in oturduğu "46", Türkiye'nin 81 ilinde renkli kişilikleriyle toplumda yer edinen delilerin hayat hikayesini konu alıyor.
Belgeselin çekimlerine, Muğla'nın Milas ilçesindeki Bekir'in eğlenceli ve duygusal hayat hikayesiyle başlandı. Belgeselin 120 dakikadan oluşan her bölümünde 9-10 farklı karakterin öyküsü yer alacak. Karakterlerin yanı sıra alanında uzman sosyolog ve psikologların görüşlerinin de yer alacağı belgeselin 10 bölüm olması planlanıyor.
Uzman sosyolog ve psikologların, "Deli kimdir?", "İnsanlar neden delirir?", "Toplumun delilere bakış açısı nasıl?" sorularını yanıtlayacağı belgeselin bu alanda bir arşiv niteliği kazanması hedefleniyor.
Belgesel destek bekliyor
Prodüktör Nasuh Yalçıntaş, uzun zamandır bu projeyi hataya geçirmeyi planladıklarını çünkü bu konuyla ilgili geniş kapsamlı bir çalışmanın yapılmadığını, genellikle tek bir karakterin ele alındığını söyledi.
Delileri çok ilginç bulduğunu, toplumun en ilginç karakterlerinin de deliler olduğunu ifade eden Yalçıntaş, bu nedenle çekim ve hazırlık çalışmalarını sürdürdükleri "46" belgeseliyle, yeni bir serüvene başladıklarını dile getirdi.
Hedeflerinin ilk etapta 9 farklı ildeki karakteri, 120 dakikalık belgeselde bir araya getirmek olduğunu belirten Yalçıntaş, ancak işin içine girdikçe çok fazla orijinal karakter olduğunu gördüklerini ve bu projenin 120 dakika ile sınırlandırılamayacağını anladıklarını anlattı.
"Projeyi 81 ile yaymak istiyoruz"
Bu projeye, Türkiye'nin tüm illerini dahil etmek için çalışmaya devam ettiklerini aktaran Yalçıntaş, karakter belirleme çalışmalarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Karakterler aslında kendilerini, kendileri belirliyorlar. Bir şehre gidip araştırma yaptığınızda, o şehrin en ünlü karakterini herkes size söylüyor. Dolayısıyla ekstra bir karakter aramamıza gerek kalmıyor.
Belgeseli kendi imkanlarımızla çekmeye başladık. Kısıtlı imkanlarla bu işi bir noktaya kadar vardırabilecek durumdayız. Özellikle devletin ilgili kurumlarından gerekli desteği alabilirsek, projeyi 81 ile yaymak, 10 bölümlük belgesel olarak tamamlamak istiyoruz. Gerekli desteği bulamazsak biz 9-10 karakterden oluşan 120 dakikalık bir belgeseli 3-4 ay sonra bitirmeyi hedefliyoruz."
Yalçıntaş, belgeselde, izleyicinin ilginç bir şekilde her karakterde kendisini göreceğini düşündüğünü ifade ederek, "Çünkü belgeselde 'deli' dediğimiz karakterlere benzer karakterler zaten günlük hayatında kendi etrafında olduğu için bir aşinalık olacaktır. Çektiğimiz ilk belgeselde hem karakterin hem de etrafındaki insanların ortak söylediği bir söz var; 'aslında herkes biraz deli'... Dolayısıyla herkes kendisini bir miktar deli gördüğü için bu belgeseldeki karakterleri biraz da kendisiyle bağdaştıracaktır." diye konuştu.
Belgesel, Milaslı Bekir'in hikayesiyle başladı
Belgeselin yönetmeni Furkan Daşbilek de belgeselin çekimlerine Muğla'nın Milas ilçesinde yaşayan ve kendisini şarkıcı zanneden Bekir'in hikayesiyle başladıklarını söyledi.
Bekir'in her gittiği yerde insanlara şarkı söylediğini, onlara "hayranlarım" diye hitap ettiğini belirten Daşbilek, aynı zamanda kendisi de Ferdi Tayfur hayranı olan Bekir'in neşeli ve yelpazesi geniş olan bir karakter olduğunu gördüklerini, çekim sırasında kendilerine büyük bir alan sağladığını ifade etti.
Bekir'le çekimlerinin yaklaşık 3 gün sürdüğünü anlatan Daşbilek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk gün nelerle karşılaşabileceğimizi gördük. Çünkü deli konusu derin bir kuyu, sonunu göremediğiniz bir konu. Çünkü bu karakter, normal bir insan değil. Oturup konuştuğunuzda, soru sorduğunuzda nelerle karşılaşacağınızı tahmin edemiyorsunuz. Bekir'in halkla iç içe oluşu, halkın onu terapi edişi bizi büyüledi. Bu durum, çekime de görsellere de yansıdı."
Daşbilek, "Bekir'in çevresindeki insanlarla konuştukça herkesin söylediği şey şu; 'Devletimiz sahip çıktıkça, biz de sahip çıkıyoruz bu insanlara.' Halkın içine girdikçe Bekir gibi insanlara olan desteği gördük." diye konuştu.
"Amacımız, delilerden topluma bir ayna yansıtmak"
Amaçlarının delilerden topluma bir ayna yansıtmak olduğunu vurgulayan Daşbilek, "Bunu da karakterlerin üzerine gizli kamera yerleştirerek, teknik olarak değerlendirmek istedik. Bu da orijinal bir fikir oldu." değerlendirmesini yaptı.
Hemen hemen her mahallede, her köşe başında bir delinin olduğunu ama toplumun çoğu zaman göz ucuyla baktığını ifade eden Daşbilek, "Bizim amacımız delilere göz ucuyla bakmak değil, kafayı tamamen çevirip o insanların hayatına bir ışık tutmak." dedi.
Daşbilek, çekimlere bundan sonra Malatya, Sivas, Hatay, Konya, Yozgat ile devam edeceklerini sözlerine ekledi.