ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Yasin Aktay, parti genel merkezinde, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Toplantının gündemine ilişkin bilgi veren Aktay, referandum sürecinin toplantıda görüşüldüğünü, sürecin TBMM aşamasının önemli olduğunu belirterek, iki partinin Türkiye siyasi tarihinde örnek olacak uzlaşmasıyla bu sürecin yürüdüğünü anlattı.
CHP'nin de sürecin içerisinde olmasını arzu ettiklerini ifade eden Aktay, "Cumhuriyet Halk Partisinin bu sürecin içerisinde olması ve katkıları varsa ki, bugün çokça eleştiriler yaparak, dışarıdan gazeller okuyarak yapmakta olduğu eleştirileri daha sürecin içerisinde, sürecin bir parçası olarak yapma şansı, imkanı vardı ancak bu şansı kullanmadı." diye konuştu.
Aktay, CHP'nin TBMM'deki anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında demokratik hakkını sonuna kadar kullandığını ifade ederek, "Bu süreci engellemek için elinden geleni yaptı, aslında hukukun, demokrasinin çok da tanımadığı başka engelleme ve direniş imkanlarını da kullanmaya çalıştı. Kürsü işgalinden kabin işgaline kadar giden parlamentodaki süreci engellemek için herkesin, bütün milletimizin huzurunda bütün imkanları kullanmaya çalıştı." dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamaları da değerlendiren Aktay, "(Meclis'e dayatma ile anayasa olmaz) yani bu sürecin adını bu şekilde koyuyor olması, yani Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmiş, TBMM'nin yeter sayıda yani 339 milletvekilinin oluruyla neticede kabul edilmiş olan bir anayasa değişikliği tasarısını ve netice itibarıyla halkın önüne gelmekte olan bir anayasa değişiklik sürecini bir dayatma olarak niteliyor olması, aslında demokrasi anlayışımızın hangi seviyede olduğunu gösteren ibretlik bir durum." ifadelerini kullandı.
'Kılıçdaroğlu'nun yaklaşımı 'apartman yönetimi' seviyesinde'
Daha önce 21 Ekim 2007'de gerçekleştirilen referandumla halkın doğrudan cumhurbaşkanını seçmesinin önünü açan sürecin başladığını anımsatan Aktay, "Kabul edelim ki eksik kalmış bir değişiklikti. Zaten eksik kalmış olduğu için bugünkü sistem bir noktaya geliyor, birtakım krizler üretmeye aday olabiliyor. Bizi bu değişikliğe götüren tam da bu iki başlılık üreten, üretme potansiyeli çok yüksek olan aynı zamanda istikrarsızlıklar üretme potansiyeli çok yüksek olan bu sistemi tamamına erdirmek." diye konuştu.
Aktay, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu konuya yaklaşımı ne yazık ki hala bir 'apartman yönetimi' seviyesinde. Aslında iyi bir apartman verip, onun yönetimine getirsek hepimiz rahatlarız. Doğrusu bir apartman yönetiminden getirdiği örneklerle bugünkü cumhurbaşkanlığı sistemini, yani halkın oyuna sunulmuş olan bu cumhurbaşkanlığı sistemini değerlendirmeye çalışıyor." dedi.
'Hiçbiri de tarafsız olmamıştır'
Aktay, "Cumhurbaşkanının tarafsızlığı yok olacak" iddialarına yönelik olarak da şunları kaydetti:
"Bizim getirdiğimiz 'partili cumhurbaşkanlığı sistemi.' Partili cumhurbaşkanlığının aslında fiilen şimdiye kadar uygulanmış bir sistem olduğunu hatırlatmak, buna dikkat çekmek isteriz. 'Şimdiye kadar Allah aşkına hangi cumhurbaşkanı tarafsız olmuş?' sorusuna dürüstçe cevap verelim. Bu soruyla dürüstçe yüzleşelim. Şu ana kadar isterseniz tek tek Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ten başlayarak İsmet İnönü'ye, oradan Celal Bayar'a oradan Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren, rahmetli Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer. Bu cumhurbaşkanlarının hangi birisi tarafsız olmuş Allah aşkına? Her birisi bir partinin içerisinden seçilip gelmiş, bir şekilde o partinin ya zihniyetinin veya tarafgirliğini en katı bir biçimde yapmıştır üstelik adına 'tarafsız' diyerek yapmıştır. Hiçbiri de tarafsız olmamıştır."
'Bu siyasi hurafeyi yıkmanın artık zamanı gelmiştir'
ABD'de de bir başkanın seçilmesi durumunda partisi ile birlikte "başkan" olduğunu belirten Aktay, "Bir insan başkandır diye, bütün ülkeyi temsil ediyor diye bir partiyle ilgisi olmaması gerektiği düşüncesi tam bir siyasi hurafedir. Bu hurafeye inanan çok. Bu siyasi hurafeyi artık yıkmanın zamanı gelmiştir. Bunun çok daha dürüst, etkili bir yönetime bizi ulaştıracağını söylemek isteriz." değerlendirmesinde bulundu.
'Bugün, yarın herhalde gider'
Aktay, "Anayasa değişikliğinin TBMM'den ne zaman Cumhurbaşkanlığına gönderileceği" sorusuna da "Bugün, yarın herhalde gider." karşılığını verdi.
Kabine değişikliği iddiaları
"Kulislerde kabine revizyonu iddiası bulunduğu ve MHP'nin hükümete gireceğinin söylendiği" belirtilerek, "AK Parti'nin gündeminde bir kabine değişikliği olup olmadığı" sorulan Aktay, "Emin olun yok. Hiç yok yani öyle bir konu ne konuşuldu ne de gündeme öyle bir konu gelmiş bulunuyor. Dışarıdan bu tür söylentileri biz de ilgiyle izliyoruz." dedi.
'Gereğini elbette ki yapacağız'ABD'nin Suriye Demokratik Güçlerine zırhlı araç vermesi konusuna da değinen Aktay, "ABD'nin, sözüm ona Suriye Demokratik Güçleri denilen, aslında büyük ölçüde terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan terör örgütü unsurlarına çıtayı biraz daha yükselterek zırhlı araçlar, daha nitelikli silahlar vermeye başlamış olması da bu açıdan endişeyle izlediğimiz bir husus. Sadece izlemekle de tabii ki kalmayacağız, bunun da gereğini elbette ki yapacağız." dedi.'Büyük bir insan hakkı ihlalidir'
ABD Başkanı Donald Trump'ın kararlarının tartışıldığı ifade edilerek, son olarak 7 Müslüman ülkeye getirdiği vize kısıtlaması ve Müslümanlara dönük söylemleri konusunda ne söyleyeceğinin sorulması üzerine de Aktay, "Büyük bir kaygıyla izliyoruz." dedi.
Daha önceki birtakım şikayetlerin ve eleştirilerinin yeni yönetim zamanında düzeltilmesini beklediklerini ancak düzeltilmek bir yana, çok daha kötü gelişmelerin söz konusu olduğunu anlatan Aktay, bazı başka ülke vatandaşlarının ABD'ye alınmaması yönündeki kararın hiçbir şekilde izah edilemeyeceğini söyledi. Aktay, "Bu, insan haklarına tamamen aykırı, büyük bir insan hakkı ihlalidir. Ben, her şeyden önce Amerika'nın geleceği için kaygılanmaya başladım." diye konuştu.
Yasin Aktay, "Neticede ismi zikredilen ve listeye eklenmiş olan ülkelerin hepsi kendi ülkelerinde kriz bölgeleri, kendi ülkelerinde insan hakkı ihlallerini bırakın, sistematik insan kıyımları, katliamların, vahşetlerin olduğu ülkeler. Bu ülkelerden insanların kaçmak zorunda kalması ve sığınacak bir yer aradığı ortamda siz kendi ülkenizi bu şekilde, üstelik yeşil kartı olanlara bile kapatma noktasına geliyorsanız eğer bunun tek adı vardır, bu ırkçılıktır. ABD'nin şu anda insan hakları noktasında dibe vurduğu bir dönem yaşıyoruz. Tabii ki Amerikan toplumu içerisinde bu uygulamalara karşı yükselen sesi de ayrıca ilgiyle ve sevinçle izliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: Enes Kaplan, Burcu Çalık,Ertuğrul Subaşı