Yurt genelinde olduğu gibi, ilimizde de; iş güvenliğinin tam olarak sağlanması, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi ya da asgariye indirilmesi amacıyla çıkarılan yasaların, yetersiz kaldığı belirtildi.
İş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı çalışanları korumayı amaçlayan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan yönetmeliklerle, iş güvenliği hizmeti sağlanırken, uygulamada birçok sorunla da karşılaşılıyor.
Sorunların çözülmesine odaklanılmamasının, sahada iş güvenliği hizmeti yapmayı da zorlaştırdığını dile getiren A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Ramazan Aydın; yasaların yaptırım gücünün yanı sıra, iş güvenliğini bir kültür olarak benimsemenin de, iş cinayetlerini azaltacağını söyledi.
Kahramanmaraş’ta iş güvenliği hizmetini sunarken karşılaşılan sorunların; bakanlığın yaptırımıyla çözüme kavuşabileceğini vurgulayan iş güvenliği uzmanı Ramazan Aydın, şunları söyledi:
“Yasadan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar, hizmet kalitesinin yükselmesini engellemektedir. İş kazalarına yol açan en önemli nedenin; insan faktörü olduğu göz önüne alındığında, iş sağlığı ve güvenliği eğitiminin ne denli önemli olduğu anlaşılmaktadır. İşyerlerinde, eğitimin verilebilmesi için fiziki şartların işveren tarafından sağlanması gerekir.
Ayrıca; ortak sağlık ve güvenlik birimleri (OSGB)’nin çalışma alanları, bulundukları ve komşu oldukları illerle sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırma; her ne kadar OSGB’lerin, uzak bölgelere hizmet vermesinde doğabilecek sıkıntıları ve verimsizlikleri önlemeye yönelikse de, uygulamada ister istemez, bazen çok uzak yerlere hizmet vermek mümkünken, yakın yerlere hizmet etmenin önünü kapatmaktadır.
Örneğin; Kahramanmaraş’ta faaliyet gösteren bir OSGB olarak, bize uzaklığı yaklaşık 300 km olan (komşu il olmamız nedeniyle) Adana’nın Pozantı ilçesine hizmet verebilirken, aramızdaki mesafe sadece 137 km olan Şanlıurfa’nın Birecik ilçesine hizmet vermemiz imkânsız durumda. Hizmet edilecek alan kriterlerini, faaliyette bulunulan il ve komşu il sınırları şeklinde değil de, kilometre hesabına dayalı hale getirmek daha isabetli ve faydalı olur düşüncesindeyim.
Bunun yanı sıra; iş sağlığı ve güvenliği hizmet bedelinin bir fonda biriktirilmesi daha isabetli olacaktır. İster bireysel olarak, ister OSGB vasıtasıyla verilen hizmette; uzman ya da OSGB yetkilisi, doğrudan firmadan tahsilat için efor harcamak zorunda bırakılmamalı. İş güvenliği hizmet bedelinin doğrudan işverenden alınması; uzmanın objektif rapor verme kabiliyetini/hızını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Sahada çalışan iş güvenliği uzmanları olarak şöyle bir sorunla da karşılaşmaktayız: İş kazaları meydana geldiğinde, bilirkişi heyeti ya da görevli savcı, kaza mahalline vardığında, olay yeri incelemesinden hemen sonra, firma yetkililerinden, iş güvenliği hizmeti alınıp alınmadığını sormakta, alınıyorsa, bununla ilgili, belgeleri istemektedir. Böyle durumlarda, işveren/vekili, olayı olduğu gibi sunmaktan uzak hareket ederek, iş güvenliği uzmanını zora sokacak şekilde belgeleri eksik ibraz edebilmektedir. Oysa; uzman ya da işyeri hekimine ulaşılması durumunda, iş güvenliğine dair gerekli bütün belgeler eksiksiz olarak sunulabilmektedir.
Bireysel veya OSGB’ler vasıtasıyla hizmet veren iş güvenliği uzmanının ve işyeri hekiminin, izinli ya da raporlu oldukları zaman aralığında da, firmalara yapılmış olan atamaları durmaya ve bütün sorumluluk taşınmaya devam ediyor. Bu durum; uzmanın veya hekimin, izinli ve raporlu dönemlerinde de çalışması anlamına geliyor. Kullanılan iznin ya da rahatsızlığından dolayı almış olduğu raporun bir fonksiyonu ve anlamı kalmamış oluyor. İş kazası meydana geldiğinde, kısmi çalışanı olarak görev yapıyorsa dahi; raporlu, izinli ya da hastanede olduğuna bakılmaksızın, iş güvenliği uzmanları kaza mahalline ya da kolluk görevlileri tarafından ifadeleri alınmaya çağrılıyorlar.
Bakanlık denetimlerinde, sık sık olmazsa da, bazen iş müfettişlerince; işverenlerin, görev ve yükümlülüklerini yerine getirmemelerinden kaynaklanan bazı durumlarda, iş güvenliği uzmanları, ihtar puanlarıyla cezalandırılmaktadır. Yönetmeliklere aykırı olan bazı uygulamalar, iş güvenliği uzmanından talep edilebilmektedir. (Tespit ve Öneri defterine yazılanların işverene imzalattırılmasının istenmesi gibi)
Bu tür sorunların çözümsüz kalmaya devam etmesi, en çok sahada aktif olarak görev yapan iş güvenliği uzmanlarını zor durumda bırakmaktadır. Bakanlığın; çalışma hayatının en önemli bir parçası olan iş güvenliğini ivedilikle mercek altına alması, iş cinayetlerini önlemenin ilk basamağı olacaktır.”
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Ramazan Aydın; saha koordinatörlüğü uygulaması şeklindeki bir çalışmayla, saha ile bakanlık arasında, sorunların iletilmesi bakımından köprü vazifesi görecek bir çalışmanın, somut sonuçların elde edilmesini sağlayabileceğini de sözlerine ekledi.