Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokom rahatsızlığının, fazla belirti vermeyen sinsi bir hastalık olduğu ve teşhiste geç kalınması halinde körlüğe neden olabildiği belirtildi.
Konuyla ilgili bilgiler veren Medicalpark Karadeniz Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Durmuş, halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen Glokom rahatsızlığının, fazla belirti vermeyen sinsi bir hastalık olduğunu ve teşhiste geç kalınması halinde körlüğe neden olduğunu söyledi. Glokom rahatsızlığında erken teşhisin çok önemli olduğunu ve görme kaybına engel olduğunu açıklayan Durmuş, "Göz tansiyonu fazla belirti vermeyen sinsi bir hastalıktır. Maalesef hastaların yarısından çoğu hastalığından habersiz olarak yaşamak taktadır. Bu nedenle 40 yaş üzeri risk faktörü olan kişilere yılda bir kez diğer kişilere ise 2-3 yılda bir göz tansiyonlarını ölçtürmelerini öneriyorum" dedi.
"40 YAŞ ÜZERİNDEKİLER TEHDİT ALTINDA"
"Göz tansiyonu yüksekliği ve görme siniri hasarı ile seyreden kronik, ilerleyici ve geri dönüşümsüz görme kaybına neden olabilen bir hastalıktır" diyen Durmuş "Göz tansiyonunun normal değeri kornea kalınlığına göre kişiden kişiye değişmekle birlikte 21 mm Hg üstü değerler yüksek göz tansiyonu olarak kabul edilmektedir. Tüm dünyada yaklaşık 70 milyon insanda göz tansiyonu bulunmakta olup bununda yaklaşık onda birinin bu hastalık nedeniyle kör olduğu tahmin edilmektedir. Katarakttan sonra dünyada en önemli ikinci körlük sebebi olup, geri dönüşümü olmayan körlük sebepleri içinde ise ilk sıradadır. Yine Glokom her yaşta görülebilmekle birlikte 40 yaş üzerinde daha fazla görülüp, sıklığı ilerleyen yaşla daha da artmaktadır. Genellikle Glokom hastalarında belirti olmamakla birlikte bazı hastalarda ara ara bulanık görme, göz ve baş ağrıları, geceleri ışıklar etrafında halka görmeler ve karanlıkta televizyon izlerken oluşan göz ağrıları görülebilmektedir. Glokom hastalığı sıklıkla belirti vermediği için maalesef hastaların yarısından çoğu hastalığından habersiz olarak yaşamak taktadır. Özellikle hastalığın başlangıç döneminde genelde hasta şikâyeti olmadığından doktora başvurulmadığı için hastalığın tanı konulması gecikerek görme sinirinde geri dönüşümsüz hasar meydana gelmektedir " şeklinde konuştu.
RİSK FAKTÖRLERİ VE TEDAVİSİ
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Durmuş, hastalığın risk faktörleri ve tedavisi ile ilgili olarak şu bilgileri paylaştı:
"Risk faktörleri arasında ailede glokom öyküsü, diyabet, hiper-hipotansiyon, yüksek hipermetropi-miyopi, guatr, migren, kalp- damar hastalıkları, geçirilmiş göz yaralanma arı ve cerrahileri, romatizmal hastalıklar, uzun süreli kortizonlu ilaç kullanımları yer almakla birlikte bu hastalarda normal insanlara göre glokom riski artmış olduğu için düzenli göz muayeneleri yaptırmaları önerilmektedir. Glokom tedavisinde en önemli aşama erken tanı olup erken tedavi ile göz tansiyonu düşürülerek göz siniri hasarı durdurulmakta ve görme kaybının ilerlemesi önlenmektedir. Tedavide Glokomun tipine ve evresine göre göz tansiyonu düşürücü damla ya da damlalar ilk aşamada kullanılarak göz tansiyonu o kişi için planlanan normal değerine düşürülmesi sağlanmaktadır. Tedaviye yanıt vermeyen hastalarda lazer ve cerrahi tedaviler gerekmektedir. Buna ek olarak geç dönemde tanı konulan ya da sürekli ilaç kullanımının uygun olmadığı olgularda doğrudan lazer girişimleri ya da cerrahi yöntemlere de başvurulabilmektedir."