Kapısını çaldığınızda bu gün işim var demeyen nadir yazarlardan bir tanesi, üstüne Kahramanmaraş’ta roman yazarlığını da ayağa kaldıran isim Mehmet Işık ile son kitabı ‘’Son Türkmen – Yavuz Sultan Selim’in Sırdaşı’’ üzerine konuştuk.
Bu özel söyleşiyi okuduktan kitabı mutlaka okumak isteyeceksiniz. Çünkü bir kitabı okumak için yazarın ruhunuzda cümleleri ile yer edinmesi gerekir. Kitabı siz okurken, yazar anlatıyormuş gibi okumanın hazzına varıyorsanız başarılı bir kitaptır.
Yazdığı romanları ile tarihi romanlara yeni bir bakış açısı kazandıran Mehmet Işık ile de daha önce de söyleşiler yapmış olmamıza rağmen her yeni söyleşimizde farklı kutupları bir araya getirmeyi başarıyoruz. Kulak’tan dolma bilgiler ile tarihin katledildiğini söyleyen Mehmet Işık, ‘’Tarih sorumluluktur.’’ diyor.
Kahramanmaraşlı bir yazarak olarak, kulaktan dolma tarihi unutturup, yazdığı kitaplar ile Kahramanmaraş tarihinde yanlış bilinenleri düzeltmeyi hedefliyor.
İşte bu hedefi üzerine sordum ve cevapladı. Bazen güldüm bazen yadırgadım. Çünkü bildiğimi sandığım o kadar çok yanlışımı düzeltmeme de vesile oldu bu söyleşi…
Söyleşimiz ilk başta dediğim üzere son kitabı üzerine de olsa Kahramanmaraş’ın tarihine çağlayan Tarihçi Yazar Mehmet Işık, ‘’Amacım yarınlara, bizden sonra ki nesillere atalarını unutturmayacak eserler bırakmak. Bıraktığımız izler kadar var olduğumuz anlayışı ile Kahramanmaraş tarihini yarınlara taşımaya çalışıyorum.’’ diyor.
Ve ilk sorumuz klasik olacak ama klasik sorular ile söyleşimize başlıyoruz…
Son kitabınızın içeriği ile ana başlıklar nedir?
-Son Türkmen/ Yavuz Sultan Selim’in Sırdaşı adlı kitabımız, Dulkadiroğlu Beyliğinin son dönemini, Osmanlı’ya bağlanış aşamasını ve bu dönemde yaşanan olayları ele almaktadır. Allaüddevle Bozkurt Bey ile Yavuz Sultan Selim arasındaki mücadelede az bilinen Şehsuvaroğlu Ali Bey’i ve hayatını anlatıyor. Çaldıran, Turnadağ, Mercidabık ve Ridaniye gibi Osmanlı Tarihi’nin en önemli savaşlarının perde arkasını ele alıyor. Diğer taraftan Anadolu’daki Celali İsyanları, Canberdi Gazali İsyanı gibi önemli olaylara değiniyor. Bu önemli olayların yanında bir Türkmen Beyi’nin Şehsuvaroğlu Ali Bey’in hazin hayat hikayesini anlatmaktadır.
Kitabınız Kahramanmaraş Tarihine ne gibi açıklıklar katıyor?
-16. asır Maraş tarihi ve kültürü üzerine çok kıymetli bilgiler içeriyor. Dulkadiroğlu Hanedanına tırnak içerisinde söylüyorum yapıştırılmaya çalışılan “Hain, din düşmanlarıyla ortak hareket ettiler” gibi yaftalara ispatıyla cevap veriyor. Göksun, Elbistan, Eshab-ı Kehf ve Maraş tarihi ile ilgili ilginç bilgiler yer alıyor. Daha fazlasını okurlarımız kitabı okuduklarında göreceklerdir diye ümit ediyorum.
Kaynakça olarak belki de en az bilginin bulunduğu konuyu kitap haline getirmekte yaşadığınız sıkıntılar. ( Olayların yaşandığı yerlerin tasviri, gidip görülen yerler, kaynakçaların azlığı gibi.)
-Şehsuvaroğlu Ali Bey hakkında ciddi manada kaynak ve bilgi eksikliği var. Biz hem Osmanlı kroniklerinden hem de devri işlemiş olan kaynaklardan araştırmalar yaptık. Bazen karşımıza bir paragraf, bazen bir cümle bazen ise 3-4 sözcükten ibaret olan bilgilerle karşılaştık. Neticede hangi kaynakta Şehsuvaroğlu Ali Bey ile ilgili bilgi geçiyorsa peşine düştük, okuduk, harmanladık ve bunları Belgesel-Roman tarzında kaleme aldığımız için kitabın sonuna kaynakça oluşturarak yerleştirdik. Diğer taraftan Dulkadiroğlu ailesinden olan kişilerle görüşmeler yapıldı. Kıymetli hocam Yaşar Alparslan Bey’in kaynak bilgisi, rehberliği ve gayretiyle çalışmayı yayına hazırladık. Dulkadiroğlu ailesinin büyüklerinden Fatih Mehmet Zulkadiroğlu Bey ile Yaşar Alparslan Hocam kitabın yerel baskısını “Şehsuvaroğlu Ali Bey/Babü’zZüvelye’de İntikam” adıyla yayımladılar. Tabi sizde biliyorsunuz ki, bizim yayınlarımız ulusal olarak yayımlanıyor. Bu kıymetli çalışmanın, özellikle 16. Asır Maraş tarihi ve kültürünün daha fazla insanın okumasına ve istifade etmesine katkı sağlamak için “Son Türkmen” adıyla ve yeni kapak ile yayımladık.
Bizim için oldukça yorucu ancak şehrimiz tarihi adına olması hasebiyle mutluluk verici bir çalışma oldu.
Son Türkmen Beyi olarak neyi vurgulamak istediniz. Son Türkmen Bey’i Dulkadiroğlu’nda mı oldu. Başka Türkmen beyi olmadı mı?
-Elbette başka Türkmen beyleri olmuştur. Lakin Şehsuvaroğlu Ali Bey’in yerini dolduracak yiğitlikte, kahramanına rastlanılmamıştır. Anadolu’daki Türkmenler arasında Osmanlı’ya bağlanan son beylik Dulkadiroğulları, bey olarak da Şehsuvaroğlu Ali Bey’dir. Anadolu’daki Türkmenler, onu son beyleri olarak kabul etmişlerdir. Onlarca Türkmen aşiretinin son beyidir. Halkın beyidir, AlevisiyleSünnisiyle Anadolu Türkmenlerinin lideridir. Onun Ferhat Paşa gibi bir devşirme tarafından katledilmesi Anadolu Türkmenleri tarafından hiç unutulmamış, Osmanlı’ya özellikle devşirmelere karşı küskünlük başlamıştır. 16. Asrın ilk çeyreğinden son anına kadar Anadolu Türkmenleri Osmanlı’ya uzak kalmış, küsmüş, yeri geldiğinde “Ferman Padişahınsa Dağlar Bizimdir.” demiştir. Pek bilinmez bir örnek daha vereyim, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile Sultan II. Mahmut arasında yaşanan olaylar neticesinde savaş durumu ortaya çıkmıştı. Mehmet Ali Paşa oğlu İbrahim Paşa’ya ordusuyla Anadolu’ya gönderdiğinde İbrahim Paşa Maraş’a gelir. Her ne kadar Osmanlı memurları Halifeye bağlılık deseler de Maraş halkı, Şehsuvaroğlu Ali Bey’e yapılmış 3 asır önceki ihaneti unutmamış, padişahın yanında yer almak yerine İbrahim Paşa tarafını tutarak atalarına yapılanı unutmadığını göstermiştir. Dolayısıyla Şehsuvaroğlu Ali Bey, büyük bir beydir, asırlar sonrasında bile adı hatırlanan, yiğit, kahraman, Yavuz’a da büyük hizmetleri dokunmuş rehber bir kişidir. Buna yapılan hain plan ve neticesini Maraşlılar ve Türkmen aşiretleri unutmamıştır. Bu yüzden büyük son Türkmen beyi olarak kabul edilmektedir.
Kahramanmaraş’ın yol haritasını yeniden gündeme getirdiniz. Şu anda bu yollar halk tarafından bilinmiyor. Bu yollar tekrar hayata kazandırılmalı mıdır? Turizme bir katkı sağlar mı?
-Elbette büyük katkılar sağlar… Maraş tarihi yolları hakkındaki bilgiler Yaşar Alparslan Hocam tarafından hazırlanan Maraş Yolları adlı kitabından öğrendik. Büyük emek harcanmış, kıymetli bir eserdir. Maraş tarihi yeniden kaleme alınmalıdır. Maraş kültürü tanıtılmalı, tarihi mekânlarımız turizme kazandırılmalıdır.
İlginç bir anlatım tarzı olduğunu kabul ediyor musunuz? Okurken ilginç bir anlatım tarzı olduğunu size söylemem gerek.
-Bu konuda benim bir şey söylemem doğru değil. Tarihi olayları elimden geldiğince dilimiz döndüğünce anlatmaya, yazmaya çalışıyorum. Önemli olan okurlarımızın beğenmesidir.
Kitabınızı yazarken yaşadığınız bir anıdan bahseder misiniz? Bildiğimiz kadar ile bu kitapta geçen mekânları gidip bizzat gözlemlediniz.
-Tabi anlattığınız konuyla ilgili yer ve zaman önemlidir. Elbette zamanı geriye saramayız ama mekanları gezebilir, iklimi, coğrafyayı yerinde görüp yaşayabilirsiniz. Maraş’a giren eski yolu bulmak ve şehrin görünüşünü kafama kazımak için Ahır Dağı’na aracımla çıkmıştım. Kafa yoğunluğundan, mesafeleri hesaplamaktan, konuyu bağlamayı düşünmekten arabamın hararet yaptığını fark edemedim. Aracı durdurup Maraş’a doğru yönümü döndüğümde arkada büyük bir fokurtu kopunca yüreğim yerinden çıkacaktı ( Gülüyor…).
Bir başka anım ise Berit Dağı ile ilgili. Göksun’dan Maraş’a geliş yönünde Berit Dağı’nda konakladıkları yerde kalmaya çalıştım, Temmuz ayı olmasına rağmen soğuktan donuyordum az daha. Mont, battaniye derken sabahı zor ettim. Velhasıl yazdığımız yerlerde yaşamak, havayı teneffüs etmek önemli.
Sizce yapılan bu çalışmalar, günümüzde gerekli desteği görüyor mu? Maraş Tarihi ile ilgili kıymetli bir çalışma yaptığınızda takdir görüyor musunuz?
-Kimseden bir takdir beklemiyoruz. Diğer taraftan eğer kastınız siyaset dünyası yahut bürokratlar ise hiçbir şey beklemiyoruz. Bizim derdimiz kültürümüze hizmet etmek, bu gün anlaşılmasa da belki 50 yıl sonra belki birkaç asır sonra değerini görür, anlaşılırız. Okumayan insanlardan duyacağınız övgü sözleri, ayak yalın yürüdüğünüz yoldaki dikenler gibidir. Onlar överken, takdir ederken dahi incitirler, küstürürler. Biz elimizden geleni yapalım gerisini Allah bilir…
İşte söyleşinin sonuna geldik. Aramızda kalsın bu söyleşiyi okuyan dostlara da Mehmet Işık’tan izinsiz sürpriz birkaç yeni kitabın daha çıkacağını paylaşayım. Kendisinin de dediği gibi, bu hayatta bıraktığımız izler kadar yarınlar da olacağız.