Radyoloji uzmanları, çocuklarda iyonize edici radyasyon içeren röntgen ve bilgisayarlı tomografi (BT) yerine mümkünse ultrasonografi ve magnetik rezonans görüntüleme tetkiklerinin tercih edilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Türk Radyoloji Derneği üyesi Prof. Dr. Orhan Oyar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, radyasyonun, dalga ya da parçacıklar biçiminde yayılabilen ve aktarılabilen, duyu organlarıyla hissedilemeyen tehlike yaratabilecek bir enerji olduğunu söyledi.
Oyar, radyasyonun güneşten, topraktan, taştan, içerisinde bulunulan yapılardan ve buralarda kullanılan elemanlardan salınan gazlarlardan doğal yollarla ortaya çıkabildiği gibi yapay üretimle tıbbi ve endüstriyel alanlarda kullanılabildiğini ifade etti. Oyar, "elektromanyetik radyasyon"un bir tarafta zararlı X-ışınları, diğer tarafta radyo, televizyon ve hatta cep telefonlarının yaydığı dalgalara kadar uzanan geniş bir yelpazede değerlendirildiğini anlattı.
Evlerde kullanılan mikrodalga fırınlar, saç kurutma makineleri, ultraviyole ısıtıcılar ve hatta güneş ışınlarının bile elektromanyetik birer radyasyon yayıcısı olarak sınıflandırıldığını anımsatan Oyar, iyonizan radyasyonların canlılar üzerinde zararlı etkilere neden olabildiğini vurguladı.
Oyar, "İyonlaştırıcı etkiye sahip olmayan tarafta yer alan, içlerinde baz istasyonları, cep telefonlarının da bulunduğu non-iyonizan elektromanyetik radyasyonun da son zamanlarda yapılan çalışmalarla canlılar üzerinde zararlı etkiler yaratabileceği belirtilmekte ve kontrollü olarak kullanılmaları tavsiye edilmektedir." bilgisini verdi.
Prof. Dr. Oyar, iyonlaştırıcı ışınlarla çalışan radyolojik cihazlardan görüntü elde ederken tüm hastalar için dikkat gösterildiğine ancak çocuklarda bu konuda çok daha hassas davranılması gerektiğine vurgu yaparak, şunları söyledi:
"Çocukların hücreleri daha hızlı bölünüp çoğalıyor, organları daha az farklılaştığından radyasyona erişkinlerden daha duyarlı oluyor. Çocuklar, erişkinlere verilen dozlarla yapılan çekimlerde erişkinlere göre daha yüksek organ dozlarına maruz kalıyor. Çocukların, önlerinde uzun bir yaşam süresi bulunduğundan, hayatları boyunca iyonizan radyasyona bağlı kanser gelişim riski 2 ila 5 kez daha yüksektir. Bu nedenlerle çocukları tetkik ederken iyonlaştırıcı radyasyon içermeyen ultrasonografi veya manyetik rezonans görüntüleme gibi radyolojik görüntüleme yöntemleri tercih edilmeli. Bilinmeli ki en az doz hiç verilmeyen dozdur."