Yerleşim alanı olarak Türkiye'nin en büyük üçüncü kalesi olma özelliği taşıyan Bayburt Kalesi'nde arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları başlatıldı.
Bayburt Valisi Ali Hamza Pehlivan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bayburt Kalesi'nin kadim Bayburt şehrinin sembol eserlerinden biri olduğunu söyledi.
Kalenin yapım tarihinin tam olarak bilinmediğini belirten Pehlivan, kalenin tarih boyunca Roma, Bizans, Arap medeniyetlerine ve nihayetinde Türk medeniyetine ev sahipliği yaptığını ifade etti.
Pehlivan, bu medeniyetlerin kalenin inşası, ihyası ve imarında değişik rollere sahip olduğunu, kalenin sürekli el değiştirdiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bizim tarihimiz açısından dönüm noktası teşkil eden, Selçuklu Hükümdarı 2. Kılıç Arslan'ın oğlu ve Erzurum Meliki Tuğrul Şah tarafından 13. yüzyılda fethedilmesi. Ondan sonra bir süre Akkoyunlular'ın egemenliğinde kalmış ve nihayet Osmanlı İmparatorluğu döneminde Yavuz Sultan Selim'in komutanlarından Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından 1514 yılında fethedilerek Türk medeniyetinin, Türk milletinin eline geçmiş ve bugüne kadar gelmiş."
"En kalıcı restorasyon 1500'lü yıllarda yapılmış"
Pehlivan, geçmişi binlerce yıl öncesine uzanan Bayburt'un, tarih boyunca stratejik konumda olduğuna işaret ederek, "Bu bağlamda Türk medeniyeti Anadolu'ya yerleştikten sonra burayı özellikle önemsemiş ve çeşitli yıkımlar görmüş olmasına rağmen kalede restorasyonlar yapmış. Nitekim en kalıcı restorasyon 1500'lü yıllarda yapılmış. Daha sonra 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında kalede ciddi yıkımlar oluşmuş. Ondan sonra da değişik müdahaleler olmuş. 1967, 1996-1998 ve 2008 yıllarında kısmi müdahaleler gerçekleştirilmiş." diye konuştu.
Zaman içinde surlarda deformasyon ve yıkımlar olduğu, bu nedenle günümüzde de restorasyon ihtiyacının devam ettiğine dikkati çeken Vali Pehlivan, Kültür ve Turizm Bakanlığınca geliştirilen projeyle kalenin yerleşim alanı içerisinde birtakım sondaj ve kurtarma kazıları yapılacağını anlattı.
Pehlivan, surların önemli bir kısmında restorasyon çalışmaları yapılacağını ifade ederek, kale içerisinde kilise ve sonrasında cami olarak kullanılan yapıda da restorasyon gerçekleştirileceğini söyledi.
Kalenin oturduğu alanın 150 bin metrekarenin üzerinde olduğunu aktaran Pehlivan, "Çevresindeki surlar da 3 kilometre uzunluğunda. Kazı ve restorasyon çalışmalarının yapılmasıyla ziyaretçilere çok daha fazla eser gösterme imkanı olacak. Yine gelen ziyaretçilerin hareket alanı, daha da uygun bir zemin kazanacak." dedi.
Çıkan eserlerin sergileneceği müze inşa edilecek
Pehlivan, kazı ve restorasyon çalışmalarının yanı sıra kaleye yakın bir noktada müze projesi de yürütüldüğüne işaret ederek, "Hem buradan çıkanlar hem de Bayburt'un sahip olduğu diğer eserler, müze sayesinde bütünleşecek. Buraya gelen ziyaretçiler hem müzeyi hem de kaleyi gezecek. Bayburt'un ve burada yaşayan medeniyetlerin izlerini burada yakinen görme imkanları olacak." diye konuştu.
Pehlivan, kale Selçuklular döneminde fethedildikten sonra yapılan restorasyonda sur duvarlarına çinilerin monte edildiği bilgisini vererek, şunları kaydetti:
"Buranın 50 yıl öncesini bilenler kale surları üzerindeki çinilerden bahseder. Zaten kitabesinde de 'Baçin' veya 'Çinimaçin' kalesi olarak geçmesinin sebebi de budur. Biz arzu ediyoruz ki bu çinileri yine kale üzerine monte edelim. Bununla ilgili Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü, Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğü ve Kültür Varlıklarını Koruma Kuruluyla iletişim içerisindeyiz. Şu an onun üzerinde de çalışılıyor. Onların da özgün tasarımları ortaya çıkartılarak kaleyi 'Çinimaçin' veya 'Baçin' olarak nitelendirilen hüviyetine inşallah kavuşturacağız."